Bölüm 7

5.6K 243 214
                                    

KRALİÇENİN TOKASI•

Ne zaman hissetmişti bu duyguyu, ne zaman acıyan göz kapaklarını tatlı uykudan uyandırıp sevinçle açmak istemişti ve ne zaman huzuru iliklerine kadar hissettiği bir gecenin sabahına uyanmıştı? Biliyordu ilk olduğunu ancak bunun güzelliğini asla tahmin edemezdi, ömrü boyunca herhangi bir gecenin bitmemesini isteğini hatırlamıyor, kısacık sürede vücudunu esir alan uyku halinden ise derhal arınmak istiyordu. Üstelik o hemen yanı başında iken sıcaklığına tekrar sokulmak, her dakikası tatlı bir rüya gibi olan anları yine ve yeniden yaşamak için can atıyordu.

Yorgunluktan dolayı bitap düşmüş göz kapaklarına söz geçirdi ağır ağır açtı onları. Yüzüne vuran sabah güneşi başta rahatsız etmişti, mırıldanarak yüzünü yastığına bastırmış hatta belki de Gölge'nin onu ve çocuksu hareketlerini izlediğini sanmıştı.

Ancak gerçek gün gibi ortada yüzüne sert bir tokat gibi çarparken tek yaptığı yatağın boş tarafına öylece bakmak olmuştu. O yoktu!

Saniyeler önce Gölge'nin sıcaklığına karışmayı hayal ederken şimdi tek istediği onun sadece bu evde olduğunu bilmekti. Varlığına kavuşmaktan ziyade gitmemiş, onu bir başına bırakmamış olmasıydı.

Dakikalar birbirini kovalarken bekledi Selin, gelmesini mi yoksa hiç gitmemiş olmasını mı bilmiyordu! Tek yaptığı Cüneyt'in ardında dağınık bir şekilde bıraktığı yatağın boş tarafına bakmak ve düşünmekti. Daha öncede böyle olmuştu, biri daha gitmişti hayatından sorgusuz sualsiz, o zamanlar bu kadar sakin değildi,yakıp yıkmış tabiri caizse ortalığı talan etmişti. Bu defa bekledi, çünkü umudu vardı, geleceğin olacağım demişti adam ona bundan ötesi var mıydı? Bunu ötesini düşünmesi ona haksızlık değil miydi? Onu Levent'le bir tutamazdı, bunu yapmayacaktı!

Yarım saat olmuştu yinede ses seda yoktu, aklından bin bir türlü ihtimal geçmişti;ya mutfakta ona kahvaltı hazırlayıp yatağa getirecekti ya da duş alıyordur en uzak ihtimal belki de markete girmiştir!

Her birini kafasında çürüttüğünde Selin yatakta doğruldu ve yarım saat önce kaçtığı gerçeklere tek tek baktı. Onun kıyafetleri yerde iken Gölge'den geriye kalan tek iz tenine bıraktığı koku ve dağınık yataktı!

Ayaklarını yataktan sarkıttı, çıplaklığına aldırmadan üzerindeki örtünün yere düşmesine izin vererek ayağa kalktı ve daha yeni fark ettiği koyu renk ahşap gardırobun kapağını açtı. Çok az sayılabilecek kadar kıyafet vardı, hepsi ona aitti. Onun tarzı, onun kokusu...

"Kıyafetler gayet düzenli! Uzun zamandır yanlız yaşamaya alışkın."

Diyerek kendince onun yaşam biçimini tahmin etmeye başladı. Aklına Gölge'yi getirerek onun yokluğunu unutmaya,gün gibi ortada olan gerçeği belleğinin en ücra köşesine sıkıştırmaya başladı. Gerçeklerden kaçarak umudunu diri tutuyor da olabilirdi.

Gayet düzgün bir şekilde katlı olan kıyafetlerin aksine dolaba öylece sıkıştırılmış lacivert t-shirtü eline alarak üzerine geçirdi.

"Üzerindeki kırışıklık ve hafif terle karışık kendi kokusuna bakacak olursak bir önceki gece bununla yatmış." Dedi. Odayı incelemeye başladı. Ve her baktığı yerde kendi fikirlerini dile getirdi.

"Kendisine ait ne kadar az eşya var, yerleşik olmayan düzene alışkın gibi."

"Ne kadar çok saat var böyle,zamanı kovalamayı seviyor herhalde!"

GÖLGE | SelCünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin