Saldırı..

1.8K 110 36
                                    

     

                      (Kazuki)

  Görüşünü engelleyen göz yaşlarına küfürler saydırırak elimin tersiyle kurtuldu. Canı yanıyordu içi paramparça olmuş sanki her saniye yere saçılıyordu. Ryuu'yu tanıdığın günden beri hiç onu böyle görmediğini farkettiğinde bedeninin titremesi iyice artış bacakları kendini taşıyamaz olmuştu. Elindeki dürbün artık hiç bir işine yaramıyordu.Gördüklerini hazmedemiyordu. Yere yığılmak ağlamak istemiyordu ama vücudu onu dinlemiyordu sanki. Çaresizce titreyen ellerine ve elinde ki dürbüne baktı sanki ruhu çekiliyordu hiç bir ilaç onu şuan iyi edemiyecekti.Kalbinde ki sızı gittikçe büyüyor huzursuzluğu yanaklarından süzülen yaşlarla artıyordu.Dayanamıyordu. Bu durumu hak ettiğini bilse de istemiyordu.. Ryuu'nun kollarında başkası olsun istemiyordu..Beyni çalışmıyordu. Düşünmekten acizce boş bakışlarla camına yansıyan kendine bakıyordu karşısındaki süilet mutsuzdu. Çaresiz ve aci içindeydi.. 

 -''Ne yapmalıyım Ryuu...  söyle bana Ryuu bensiz mutlu olur musun?'' Kendi sözleri sanki yabancının dudaklarından dökülmüş gibiydi. Sarsılan vücudu gördüklerini yalanlamayan calışan kendini koruma iç güdüsü hepsi her şey şuan anlamsızdı.. Yavaşça yığılıp kaldığı yerden doğruldu. Ellerinde ki dürdünü gözüne yaklaştırdığında sakinleşmek için derin bir nefes akdı işe yaramıyordu sakinleşemiyordu.. Yinede görmeliydi Ryuu'nun ne yaptığını görmeliydi. Kendini kandırmaya devam etmeden gerçekle yüzleşmeliydi. Kendini hazır hissettiğini düşündüğü anda tüm dikkatiyle baktı karşı bina daki çifte. Hiç birşeyi umursamıyor gibiydi Ryuu cama yakın olan duvara dayadığı kızın beline sardığı bacakları zaten açık olan elbisesinin iyice yukarı kalmış hali, Ryuu'nun kızın omzuna başına koymuş hali.. her ayrıntı ayrı ayrı yakıyordu canını.. Daha ne olduğunu farketmeden elinden bıraktığı dürbünün yanından geçti. Elleri çekmeceleri karıştırıyordu içinden bulduklarını cebine doldurup kendini dışarı attı. ne birinin görmesi umrundaydı şuan dene ne yaptığı her şey siliniyordu aklından.. Geçtiği sokaklar çok yabancılaşırken gözünden süzülen yaşlara lanetler ediyordu.. Kalbi yanıyordu hıçkırıkları boğazını düğümleyip nefesini kesiyordu. Kararını sorgulamıyordu.. En kötüsü kararsız kalmak ve onları izlemek olurdu.. Buna dayanabileceğini de hiç sanmıyordu. Gördükleri bile yeterince zorluyordu sınırlarını..  

   Yaklaştığı büfenin telefonunun çalışır durumda olması için dua etti yürümek şuan için iy gelsede yorgundu bedeni. Sanki yılların yorgunluğu binmişti üzerine her adım eskitiyordu bedenini. İçeri girdiğinde gördüğü tek şey köşeye monte edilmiş telefondu.. Başını bile cevirmeden fısıldadı büfe sahibine.

          -''Pardon telefonu kullanabilir miyim?''

       -''Tabi buyrun.'' Adamın yüzünü görmese de sesi endişeli çıkmıştı. Kazuki bunu farketmişti ama birşey söylemek gelmedi içinden. Şuan tek düşündüğü telefondu. 

Dııııııııııııııttttt ddııııııııııııttttt dıııııııııııııııııttttt 

   Telefonun her çelışında huzursuzluğu büyüyordu. içindeki korkak sesi bastırması daha da zorlanıyordu.. 'Açmıyacak neden açsın ki ne bekliyordun..' Söz geçiremediği iç sesiyle çatışması mantıksızdı O haklıydı.. Çağrısı cevaplandığında bile  kendiyle çatışıyordu. Telefonun o iğrenç sesinin kesildiğini farkettiğinde çoktan saniyeler geçmişti. Karşıdan ses gelmiyordu. Olabildiğince güçlü tuttuğu sesiyle konuştu..

  -'' Geliyorum '' dedi sadece.. evet gidiyordu.. Belki zordu yaptığı belki binlerce kez pişman olacaktı ama kararını sorgulamak, düşünmek istemiyordu. Karşı taraftaki adamın şaşkınlığından yararlanıp telefonu kapattı.. Konuştuktan sonra ne zaman tuttuğunu bile farketmediği nefesini bırakıp kendisine endişeli gözlerle bakan adama parayı uzattı para üstünü beklemeden çıktı büfeden.. Ayakları artık bilinçsizce atıyordu adımları. Her aldığı nefesle kendine güven veriyordu kendine bunu yapmalıydı.. Tek yapması gereken gitmekti.. Düşünmemeliydi bugün güçlü olması gerekiyordu...

Dahi serseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin