Kaybetmeye yaklaştığımız yada kaybettiğimiz zaman fark ediyorduk sanırım sadece sevdiklerimizin değerini. Bu kadar mı basitti onu kaybetmek.. Bunca zaman ona hiç birşey olmayacakmış o sanki ölümsüzmüş gibi davranmıştım. Onun hiç canı yanmazmış gibi. Aptaldım.. Korkaktım..
Göz yaşlarım benden izinsiz gözlerimden kayarken sadece bakıyordum. Kucağımdaki bedenin huzurlu belli belirsiz nefesini algılaya bilmek için elimi göğsüne koymak dışında birşey yapamıyordum. 'Aciz olmak birşey yapamak böyle birşeymiş' dedim kendime. Oysa ne kadar da bencildim bir kaç gün önce ne kadar da cesurdum.
Shun arabayı hızlı ama sarsmadan tüm hünerlerini kullanarak sürüyordu. Sessizlik her saniyenin değerini benden daha iyi anlıyor gibiydi. Benden daha güçlü daha sakindi. Sevdiğim güvendiğim dostum dediğim adamın bu hali bana acı bir gülümsemeden başka birşey vermedi. Öldürdüğü adamın cesetinden kurtulan katilden faksızdı şuan gözümde hatta daha bile aşağıdaydı. Benim sevdiğim birinden kurtulmak istemişti. Benim olana zarar vermişti. 'Benim' bunu kabullenmek sahiplenmek için ne güzel bir zamanı seçmiştim.. Bu kadar mı sefildim.. Aklımdan geçenleri madde madde sıraladım..
- Ona birşey olursa Shun'u öldürmeliydim.
- Ryuu uyanmazsa Shun'u ihbar etmeliydim.
- Ryuu acı çekerse Shun'a işkence etmeliydim.
- Ryuu ölürse ben de ölmeliydim.
- Ryuu beni bırakırsa... Ryuu ölürse.... Ryuu uyanmazsa... Ryuu beni hatırlamazsa.. Ryuu pişman olursa.. Ryuu benden nefret ederse..
Tüm maddelerim beni tek bir soruya yönlendiriyordu aslında ' Ne yapmalıyım ' Ben onsuz yapamam. Ne kadar ondan kaçsam da saklansam da onsuz yaşayamam. Evet ondan kaçmak istedim kurtulmak uzaklaşmak istedim aptaldım.. Yine de hiç ona birşey olsun istemedim.. Beni özlesin sevsin istedim ama hiç ölsün istemedim. Ben sadece o yanımda olmasa da yaşasın isteiyorum.. Artık umrumda değil beni sevmese de sorun değil.. Yaşasın...
Korkağım değil mi? Çok bencilim.. İnsan sevdiği belki de ölümle cebelleşirken nasıl olurda hala kendini düşünür.. İnginç değil mi?
Beni bırakmasın, onsuz yaşayamam diyorum. Zavallıyım ama yinede sahip olduğum hayat süremi onunla paylaşa bilecek olsam, düşünmeden paylaşacak kadar da onu seviyorum. Gerçi ömrümü onunla paylaşmamın nedeni de bencilce. Onu yaşatma isteğim üzerine..
Ryuu seni de sensizliği de tattım sanıyordum.. Yanılmışım... Hemde en büyük hatamı bu düşüncemden cesaret alıp yapmışım. Senden kaçmaya çalışmışım.. Ben seni de sensizliği de aslında hiç tatmamışım... O yüzden bu kez kaçmak yok Ryuu.
-'' Anladım.. Ben aptaldım Ryuu.. Haklısın her zamanki gibi haklısın.. Ben söz konusu sen olunca tam bir aptalım. Söz veriyorum kaçmayacağım uyan..'' dedim fısıldadım mı yoksa haykırdım mı emin olamasam da sözlerimin ona ulaşması için dua ettim. Gözlerim buğulanmıştı. Görüşüm bulanıklaşmış başım dönmeye bile başlamıştı.Hastahanenin önüne geldiğimizde Shun benden daha çevik bir haraketle indi arabadan. Ben hala ellerimde yüzü kan kaybından soluklaşan başı sabit tutmaya çalışıyordum titreyen ellerime inat. Shun arka kapıyı açtığında kendime gelip hareketmeye çalışmıştım. Sadece çalıştım da denebilir bu durumuma çünkü pekte başarılı sayılmazdım. Düşüncelerimin, korkularımın esiri olmuştu sanki bedenim. Shun acil kapısından içeri bağırdığında bize doğru koşuşturan görevlilerin yardımı olmasa o arabada Ryuu'yla beraber öylece oturacak ve ölümü bekleyecektim sanırım. Acizliğime mi yoksa olanlara mı kızamam gerektiğini bile anlayamaz ayıramaz halde boş boş bakıyordum sanırım. Shun beni gördükçe daha bilinçli hareket etmeye başlamıştı. En çok canımı yakanda belki de buydu. Ben birşey yapamıyordum. Yardım bile çağıramadan kala kalmıştım. Ryuu'nun baygın bedeni sedyeyle buluştuğunda hareket etti ayaklarım. Ryuu'nun sedyeden sarkan eline gitti ellerim. Tuttum bir daha tutamama ihtimalime inat sıkıca. Sürüklendim hızla hareket eden sedyenin peşinde. Beni dışarıda bıraktıkları müdahale odasının önüne kadar. Beklememi istediklerinde durdu ayaklarım bıraktıkları yerde bekledim..
Aradan geçen zamanı saymadım algılayamadım da. Günler mi, saatler mi yoksa dakikalar mı geçti emin değilim. Ondan kaçan hep benken şimdi yakalandım.. Onun beni sevmesini beklediğim, kaçtığımda bulmasını beklediğim zamanlara inat bu bekleyişim saydığım günlerden daha uzundu sanki daha acıydı bu bekleyiş.. İçeriden bir biri ardına çıkan insanlara inat yanıma gelen tek kişiye baktım. Bir yanıt bir umut dilenircesine.
-''Siz hastanın yakını olmalısınız merak edilicek birşeyi yok sonuçları temiz çıktı. İlk müdahelesi çabuk yapıldığı için ciddi bir durumu yok sadeece bayılmış.. Şimdi fazla kan kaybettiği için kan ve serum takviyesi yapıyoruz. Kendine geldiğinde tekrar kontrol edeceğiz.'' Benimle konuşan ufak tefek adamın sözlerinden tek anladığım şey 'bayılmış--- ciddii bir şey yok.' oldu. Gerçi anladıklarımda bana yetmişti. Hızla kafamı salladım ve aklıma ilk gelen şeyi sordum.
-'' Peki neden yol boyunca kendine gelmedi.''
-'' Sanırım son bir kaç günde uykusuz ve yorgun düşmüş ve stres yapmış bu yüzden olabilir. Dediğim gibi tahlilleri temiz çıkmış.''
-'' Bu yüzden mi.'' Onca korkum onca çılgınlığım... Kafayı yemek üzereydim ve o sadece baygınmış... Şok geçiriyordum resmen..İyi olmasına sevindiğim halde kendi sınır tanımayan aptallığıma şaşkındım. Hastahanenin acı çığlıklar ağlamalar yükselen koridoruna kahkahalarımı saldığımın farkında bile değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dahi serseri
RomanceAşkın sadece romantik tarafını değil farklı yönlerini de incelemeye çalıştığım bazen romantik bazen komik bazen dramatik bir çalışma umarım beğenirsiniz. Bu arada yaoi'dir. Homofobikler lütfen okumayın hem benim hemde kendi sağlığınız için..