Akumaların Kızı'nın Kimliği İfşa Edildi

951 86 17
                                    

Adrien
Hâlâ Marinette'e bakıyordum. Marinette gözlerini kısmış ve bana elindeki silahı doğrultmuştu. Yüzündeki arkadaş canlısı tavır kaybolmuştu. Kendime geldiğimde anca konuşabildim.
-P...prenses?
Bu sefer bana şeytani bir bakış attı.
-Üzgünüm kedicik. Böyle öğrenmeni istemezdim.
-Marinette? S-sen...kendinde misin?
-Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.
Birden akumalar etrafımızı sardı. Akumaların bazıları Marinette'in yanında toplandı ve içinden Hawkmoth çıktı!
-H-HAWKMOTH! Prensesimden uzak dur! Onun saçının teline bile zarar verirsen seni gebertirim!
-Ah ah Kara Kedi! Hiç akıllanmamışsın. Sence bir yıl boyunca benim için çalışan ajanıma zarar verebilir miyim?
-A...ajan mı!? Ne saçmalıyorsun sen!?
-Bir yıl önce o küçük bir melekken onu kaçırdım ve bilincini kendime hapsettim. Gördüklerini görüyorum, duyduklarını duyuyorum. Bir nevi ikinci bedenim, kuklam oldu. Ona senin ve Uğur Böceği'nin zayıf yanlarını öğrenmesi için bir yıl süre vermiştim. Neyse ki o, bu görevi fazlasıyla yerine getirdi. Çünkü sen, salak kedi, ona olan zaafın yüzünden her gününü onunla geçirdin! Mutlu bir aşk hikâyesi yaşadığını sanırken aslında işimizi kolaylaştırıyordun, mankafa!
-Hayır...Marinette beni unutmaz. Arkadaşlarını unutmaz. Değil mi Marinette?
Marinette hâlâ şeytani bir bakış atarak bana silahı doğrultuyordu.
-Hâlâ bir mucize mi bekliyorsun? Onun artık bir iradesi yok, tümüyle bana bağlı! Bir yıldır öyleydi!
-P-peki...aşk?
Marinette'e döndüm.
-Prensesim? Hani birine âşıktın?
Hawkmoth onun yerine benim sorumu cevapladı.
-Pfft! Hiç olmadı ki!
Sonra Marinette'e döndü.
-Bitir işini, Akumaların Kızı.
Marinette'in göz bebeği uzadı ve inceldi, benimkine benziyordu.
-Büyük bir zevkle, Son Şans Tanıyan.
Silahı bana doğrulttu.
-Hayır prensesim, bunu yapma! Lanet bozulduktan sonra çok pişman olacaksın!
-Pişman olmayacağım, ben hep bu günü bekledim!
Hawkmoth'a döndüm.
-Ne yaptın ona!?
-Sadece küçük bir lanet...
Marinette'in arkasını bana doğru çevirip ensesini açtı. Ensesinde bir dikiş vardı.
-B-bu da ne!? Kahretsin!
-Akumayı soktuğum yer. Onun akuması vücudunun içinde. Bu yüzden yenilmez. Gerçi sana bir kurşun atabildiğinde laneti ortadan kaldıracağıma söz vermiştim. Bunun dışında onu kurtarmanın hiçbir yolu yok.
Sonra Marinette'i yeniden bana çevirdi.
-Marinette, neden sakladın!? Sana yardım edebilirdim!
Marinette beni dinlemedi, ateş etti. Son anda yana çekildim.
-O elindeki silahta şu an yedi mermi var, biliyorsun değil mi?
Bu sefer üst üste üç el ateş etti.
-Seninle kavga etmek istemiyorum prenses!
-Ama ben istiyorum! Kavga! Kavga! Kavga!
Sopamı çıkardım. Döndürerek ona doğru koşmaya başladım.
-Kavga mı istiyorsun!? AL SANA KAVGA!
Korkmuş gibiydi. Ona yaklaştığımda birden onu öpmeye başladım. Hızımı alamadım, yere yıkıldık. Birden Marinette'in namluyu bana doğrulttuğunu fark ettim. Son anda yana çekildim.
DAN!
Bir kurşun daha.
-Vuramadın ki, vuramadın ki!
-İğrenç, diyerek eliyle ağzını sildi Marinette.
-Hawkmoth, sence o beni vurabilir mi?
-Elbette. O, bunun için geliştirildi.
-Ondan bir makineymiş gibi söz edip durma! O duyguları olan bir kız! Lanetliyken de duyguları vardı! Şu an da duyguları var!
Birden Marinette durdu. Elindeki silah yavaşça yere düştü. Yere düşen silah, bir kurşunu daha havaya fırlattı.
-Akumaların Kızı! Değersiz geçmişini hatırlamayı kes! Onu öldür! Bu bizim hep beklediğimiz fırsattı!

Marinette
Hatırlıyordum. İki yıl önceki karşılaşmamızı.

~~~

-Merhaba! Ne iyi ettin de uğradın!
-E-evet, sana da merhaba!

~~~

-Çak bakalım!
-Çak bakalım!

~~~

-Uğur Böceği, sevgilim olur musun?
-Evet!
-Seni seviyorum.
-Ben de seni seviyorum.

~~~

-Uğur Böceği, bir yıldır sevgiliyiz. Çok garip davranıyorsun. Bir sorun mu var? Yoksa artık benden sıkıldın mı?
-Kara Kedi, seni terk etmek zorundayım.
-N-ne!? Bunu yapma Uğur Böceği, ben sana âşığım!
-Ben seni sevmiyorum artık Kara Kedi. Unut beni.
-Hepsi...yalan mıydı? Bana yalan mı söyledin?

~~~

Başımı önüme eğdim.
-Son Şans Tanıyan...ben onu öldüremem.
-Ne demek "öldüremem"!?
-Ne demek olduğunu en iyi sen biliyorsun.
-ONU ÖLDÜRECEKSİN, SANA EMREDİYORUM!
Birden enseme bir acı saplandı. Son Şans Tanıyan, yumruğunu sıkıyordu.
-ONA ZARAR VERMEYİ KES!
Birden Kara Kedi, Son Şans Tanıyan'a saldırdı. Onun boynunu sopasıyla kendine doğru çekip onu boğmaya başladı.
-Prensesim, şimdi! Ona ateş et!
Titreyen ellerimle yerden silahı aldım ve Son Şans Tanıyan'a doğrulttum.
-Ha ha...sen beni öldüremezsin. Senin boktan hayatını düzelttim ben! Bana borçlusun!
-Sana borçlu falan değilim! Neden beni seçtin!? Paris'te milyonlarca kız varken!?
-Sen farklısın Marinette Cheng. Sen farklısın.
Koluna ateş ettim. Ölür gibi yaptı, sonra kahkahalar içinde gözlerini açtı.
-Seni korkak!
Akumalar Son Şans Tanıyan'ın üstüne konmaya başlamıştı.
-Yeniden görüşeceğiz...
Yok oldu. Kara Kedi sopasını yerine geri koydu. Bana doğru yürüdü.
-Kara Kedi...benden uzak dur.
Kara Kedi bana iyice yaklaştı.
-Vur beni.
-N-ne!?
-Laneti yok etmenin tek yolu bu.
-Kara Kedi...ben sana kıyamam.
Silahı başıma doğrulttum.
-Seni öldürüp lanetten kurtulacağıma, laneti yok etmek için ölmeyi tercih ederim.
Kara Kedi elimdeki silahı aldı. Namluyu karnına dayadı. Parmaklarım tetiğe gitti. O da kendi parmaklarıyla benim tetikteki parmaklarımı geriye doğru ittirdi. Alnıma bir öpücük kondurdu.
-Seni sonsuza kadar seveceğim prenses. Sana teslim oldum.
Ve DAN!
Ellerim ve kıyafetlerim, Kara Kedi'nin kanıyla kaplandı.

Sevgili Mektup Arkadaşım 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin