Marinette
-İyi misin Marinette?
-Siz misiniz Bayan Rossi!?
Onu sesinden ve aynadaki yansımadan tanımıştım.
-Beni insana dönüştürdüğünü unuttun mu yoksa? Bana kızımın kanını getirdin.
-Beni kurtardığınız için teşekkürler.
-Bir şey değil. Şimdi kucağımdan in de şu adamla oğlunu kurtarayım. Tabii, bir de mucizeleri.
-Sihir mi yapacaksınız?
-Sihir farklı şey, illüzyon farklı şey evlat. Onları aşağıya indireceğim.
Koşarak asansöre bindi ve düğmeye bastı. Güldüm.
-Acaba yukarı çıkmalı mıyım?
Avucumun içindeki yırtık yakaya takılı kelebek mucizesine baktım.
-Bir saniye...tabii ya!
Kelebek broşunu yakama geçirdim. Bir kwami ortaya çıktı.
-Merhaba, ben Nooroo. Sen Hawkmoth'un kaçırdığı o kıza benziyorsun.
-Ben zaten oyum. Beni tanıyor musun?
-Evet. Adın Marinette'ti, değil mi?
-Evet! Ama acele etmeliyiz, kurtarmamız gereken kişiler var!
-Dönüşmek için "Nooroo, kanatlar açılsın!" demen yeterli.
-Nooroo, kanatlar açılsın!
Birden dönüşüm geçirdim.
-Hawkmoth'a benziyorum ama bunun bir önemi yok. Hemen Eyfel'e çıkmalıyız!
Bir sıçrayışta kendimi onların yanında buldum. Bay Agreste mucizeleri avucuna almayı başardı ama öteki eli Adrien'ın elinden kaydı ve düşmeye başladı. Aşağı atlayıp onu yakaladım. Adrien bağırdı.
-Marinette, mucizeleri kullanmasına izin verme!
Ama Bay Agreste mucizeleri takmıştı bile.
-Sonunda dileğimi gerçekleştirebileceğim!
-Yapmayın Bay Agreste!
Kwamilerimiz onun yanındalardı.
-Tikki! Onu dönüştürme!
-Üzgünüm Marinette. Yapmak zorundayım. Mucizeyi takanlar bizim efendimiz olurlar.
-Ben durdurursam olmaz!
Avucuma konan kelebeği kararttım.
-Özür dilerim Tikki...
Kelebeği uçurdum. Kelebek küpelerin içine girdi.
-Bay Agreste. Artık pes edin. Bunu neden istiyorsunuz?
-Sana hiçbir şey söylemek zorunda değilim! Tikki, Plagg, birleşin!
-Efendim, akumalı takımın içine giremem, dedi Tikki.
-Girmeni emrediyorum! Ben senin efendinim!
Durumu fark edip Tikki girmeden önce akumayı çıkardım. O, mutlak güce kavuşmuştu. Adrien yanıma geldi.
-Özür dilerim Adrien. Durdurmayı denedim.
-Denediğini biliyorum. Çok cesurdun.
-Dileğim...istemeden canını aldığım eşimin hayata geri dönmesi.
Orada bulunan bütün insanlar endişeyle bekliyorlardı.
-Her dileğin bir bedeli olacak, dedi Adrien fısıltıyla. Gözlerinden bir yaş süzüldü.
Bay Agreste öksürmeye başladı. Yere yıkıldı. Biz koşarak onun yanına geldiğimizde artık yaşamıyordu.
-Onu bu yüzden durdurmaya çalışıyordum, diye bağırdı Adrien isyan dolu bir sesle.
-O kendi seçimini yaptı. Biz onu kurtarmayı denedik.
Mucizeleri onun üstünden aldık.
-Hawkmoth, Usta Fu'yu öldürmüş veya başka bir yere göndermiş. Ona ne olduğunu bilmiyorum.
Adrien bana sarıldı. O da ağlıyordu.
-Hawkmoth öldüğüne göre artık Uğur Böceği ile Kara Kedi'nin bir anlamı kaldı mı?
-O Uğur Böceği'nin anlamını çok önceden öldürdü zaten.
-Özür dilerim.
Yüzünü omzuma gömdü.
-Özür dilerim... Özür dilerim... Özür dilerim... Özür dilerim...
-Önemli değil.
Adrien bana baktı. Gözyaşları durmak bilmiyordu.
-Seni affediyorum Adrien. Ve seni seviyorum.
-Ben de... Ben de seni seviyorum, Marinette.
Ağlarken gülümsüyordu artık. Çenesini başımın üstüne yerleştirdi.
-Senin evine gitmeliyiz.
-Neden?
-Karşılamamız gereken biri var.
Malikâneye girdik. Orada beklediğim kişi, Bayan Agreste duruyordu.
-Bayan Agreste?
Sesimi duyunca bize döndü.
-Adrien? Bu kız da kim? Siz ağladınız mı?
Adrien koşup ona sarıldı. Ben de yanlarına geldim.
-N-neler oluyor? Başımda bir ağrı var ve uyandığım yer çok garipti.
-Kocanız sizi kurtarmak için kendi hayatını feda etti Bayan Agreste.
Bayan Agreste'in zümrüt gözleri kederle titredi. Başını önüne eğdi.
-Demek öyle, dedi titreyen bir sesle.
-Size bir konu hakkında güvenebilir miyim?
-Tabii?
Bana döndü fakat Adrien'a hâlâ sarılıyordu.
-Bu, Kelebek Mucizesi, dedim yakamdan çıkardığım broşu ona uzatarak.
-Bu benim kocamındı! Sende ne işi var?
-Kocanızı kurtarmaya çalışırken kullandım fakat başarılı olamadık. Sizde kalmasını istiyorum. Diğer mucizelerin ve onların gardiyanının artık nerede olduğunu bilmiyoruz. Dünyada yalnızca bu üç mucize kaldı.
-Yanılıyorsun. Bir tane daha olmalı. Tavus Kuşu. O benimdi.
Bayan Agreste etrafta koşturmaya başladı.
-Buralarda bir yerde olmalı...
-Bunu mu arıyorsunuz?
Sesin geldiği yöne doğru döndük. Nathalie elinde bir tavus kuşu broşuyla orada dikiliyordu.
-Bay Agreste'i kurtarmaya çalışan tek kişi siz değildiniz.
Adrien ve ben ona şaşkınlıkla bakarken Nathalie yaklaşıp mucizeyi Bayan Agreste'in avucuna bıraktı.
-Onun tek amacı sizi geri getirmekti. Mucizeniz kırıldı. Kullanmaya devam etmeniz sizi bir daha öldürecektir.
Bayan Agreste broşları aldı.
-Öyle olsun... İzninizle, biraz yalnız kalıp düşünmek istiyorum.
-Tabii efendim, dedi Nathalie. Adrien da üstelemedi. Adrien bana döndü.
-Bu bir mutlu son mu şimdi?
-Bazı şeylerin feda edilmesi gerekiyordu, dedim küpeleri kulaklarıma geçirirken.
-Onun seni kaçırdığını bilemezdim.
-Tabii ki de bilemezdin. Kendine bu kadar eziyet etme. Benim sadece seni korumaya çalıştığımı anladıysan sorun yok.
Adrien gülümseyip bana sarıldı.
-Sanırım eski hâline dönen başka şeyler de olacak. Yine de...bu çok ağır bir bedel.
Bay Agreste'i kaybetmiştik. Mucizeleri kaybetmiştik. Usta Fu'yu kaybetmiştik.
-Bence...bence değer.
Kapıdan çıkarken Adrien bana seslendi.
-Marinette, bekle!
Durdum. Koşarak yanıma geldi.
-Ne oldu Adrien?
-Bana mektup yazacak mısın?
Güldüm. Yürürken arkama doğru döndüm ve ona baktım.
-Tabii ki.{Son}
~~~
Bu kitabı beğendiyseniz bu kitapları da beğenebilirsiniz:
Gülünç Değil Mucizevi
"Adrien, Paris'teki tüm kızların aynı olduğunu düşünmektedir: Küstah ve Adrien hayranı. Bu yüzden babasının açtığı tasarım kulübüne gelmek istemez fakat Marinette'le tanışınca fikrini değiştirir."
O Kızın Şeytanları
"İyi kalpli ve nazik olduğu kadar çekingen ve utangaç da olan 11 yaşındaki Seikan Ginsei'nin, "mahallenin nee-chan'ı" 12 yaşındaki Atsui Jisei ile toplu bir saklambaç oyununda tanışmadan önce belki de aşk diye bir duygunun varlığından haberi bile yoktu. İki insan "kaderin kırmızı ipliğiyle" bağlandılar, birinin bundan haberi olmasa da. Seikan, giderek Atsui'ye bağlandığını ve onsuz yapamayacağını anlar. Fakat ona karşı olan hisleri bir imtihana terk edilir...Atsui onu kurtarmak için bir arabanın önüne atlayıp hayatını kaybettiği gün."
Oppacı
"Biası Jimin olan oppacı Sümeyye, Türkiye'deki acımasız (!) hayatından kaçıp Güney Kore'ye yerleşir; açlıktan ölmek üzere sokaklarda yaşayacakken Big Hit Entertainment tarafından kendisine bir şans verilir. Orada BTS'le tanışan Sümeyye işleri giderek karıştıracak, asıl olayın okuduğu Wattpad kitaplarındaki gibi olmadığını acı yoldan öğrenecektir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Mektup Arkadaşım 2
Fanfic"Hayır, anlamıyorsun Kara Kedi." dedi sevdiği kadın. "Sen Paris'i kurtarmak adına savaşan, adalet âşığı bir süper kahramansın ama ben...ben bir vatan hainiyim Chat." "Hayır, değilsin. Seni sevmemem için yalan söylüyorsun." "Ciddiyim Kara Kedi, birli...