~ 1. Bölüm ~

15.1K 659 507
                                    

Günlerden bir gün 9 diyarda yüzyıllardan beridir süre gelen huzur ve barış ortamı bozulmuş, hatta neredeyse yıkılmanın eşiğine gelmiş. Kara elfler, kaya ve buz devleri, troller ve onların güç sahibi olma vaatleriyle kandırdıkları cücelerin bir kısmı tanrıların dünyasına saldırarak büyük bir savaş çıkarmışlar. Savaşta kötü tarafa geçen Asgardlı bir büyücü varmış. Bu kişi Marcelius'muş. Belki de Asgard'ın en iyi büyücüsü olmasına rağmen hak ettiği değeri görmemekten yakınıyormuş ve Asgardlıların, onun gücünü görmekten aciz olduklarını söylüyormuş. Egosu yüksek Marcelius savaşta taraf değiştirince Odin de bu yaptığını asla affetmeyeceğini söyleyerek onu ateş diyarı olan Muspelheim'a sürgüne yollamış ve bir kez Thor ile çarpışsa da bu savaşı kaybetmiş. Marcelius bu olaylardan sonra bir gün dönüp de Asgard'dan ve Odin'den intikam almak üzere yemin etmiş.

*****

Güneşli bir sabahta Asgard her zamanki gibi normal idi. Thor insanlara yardım etmek için Dünya'daydı, Odin uykuda ve Loki ise zindandaydı. Odin'in yokluğunda tahta, güzel karısı Frigga geçmişti. Her şey iyi giderken birdenbire Frigga'nın anlayamadığı bir şekilde gökyüzü kararmaya başladı. Bu karanlığın nedenini çözemeyen Frigga en sonunda Thor'u çağırmak zorunda kalmıştı.

''Oğlum. Seni işinden alıkoydum belki... Ama söyler misin, bu karartının sebebi ne olabilir?''

Thor şaşkınca bir gökyüzüne bir annesine baktı. ''Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Heimdall ile konuşmam gerekli.'' annesinin yanından ayrılarak 9 diyar arasında geçişi sağlayan ve yaşayan her şeyi görebilen kapı bekçisi Heimdall'ın yanına gitti.

''Heimdall! Dostum, sana sormam ger-''

''Sanırım ne soracağını biliyorum. Emin ol ki benim de gökyüzüne ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok.'' Thor'a dönmeden konuşmuştu.

''A-ama... Bunu nasıl durduracağız?''

''Bu enerjiyle eşit bir enerji algılayabiliyorum aslında...''

''Öyle mi? Nerede? Söyle bana, hangi diyarda?''

''Bu enerjinin geldiği yer kesinlikle tekin bir yer değil... Dur bir saniye! Tesseract nerede? Onun enerjisini Asgard'da algılayamıyorum!''

''Nasıl olur!? Nasıl böyle kolayca çalınabilir?'' Thor aceleyle saraya döndü ve soluğu, şüphelendiği ilk kişinin yanında aldı.

''Loki! Ne planlıyorsun sen yine?''

Loki okuduğu kitaptan başını kaldırmadan ''Ne planlıyormuşum?'' diye sordu.

''Dalga geçmeyi bırak da Tesseract'ın yerini söyle.''

''En son onu benden aldığınızda bu sarayda bir yerde saklıyordunuz. Ne oldu? Kayıp mı ettiniz?''

Thor sinirlenerek cama yapıştı ve yumruğunu kalın cama geçiriverdi. Yine de bu, camın kıpırdamasına hiç etki etmedi.

''Bu hoşuna mı gidiyor kardeşim? Eminim içinden bana gülüyorsundur. Nasıl başardın bilmiyorum ama Tesseract'ı başarıyla çalmışsın, tebrik ediyorum!''

''Çalmış mıyım? Benim niye haberim yok?'' diyerek gülmeye başladı Loki.

''Yüce Odin aşkına, boşuna oyalanıyorum seninle!''

''Evet bence de. Çünkü onu ben çalmadım. Biliyorum belki bana inanmayacaksın ama yemin ederim ki... Hem bu hücreden çıktığım mı var? Nasıl çalayım onu?''

Thor sakinleşerek Loki'nin dediklerini düşünmeye başladı. Kafasında kurdukça kurdu çünkü cidden Loki'ye inanmak istiyordu ama bir yanı da ona teslimiyetsizce güvenmemesi gerektiğini biliyordu.

''Kardeşim. Sana inanmak istiyorum... Ama bilirsin-''

''Yoo, seni anlıyorum. Ben olsam ben de kendime inanmazdım. Yine de kimin çaldığını öğrenince bana da söyler misin? Nedense merak ettim.'' deyip omuz silkti.

Tam da iki kardeşin konuşması esnasında Heimdall, Thor'un yanında belirdi.

''Thor, görmen gereken bir şey var.''

Loki muzipçe ''Sana da merhaba kör bekçi?'' dedi.

''Seninle konuşarak öldürecek vaktim yok.'' diyen Heimdall, Thor'u alarak onu oradan hemen götürdü. Loki de kayboldukları yere bakarak ''Ahh şu ahmaklar. Bir Tesseract'ı korumayı becerememişler.'' dedi.

Heimdall Thor'a bir görüntü gösterdi. ''Görüyor musun? Bu o... Marcelius... Belli ki yıllardır uyuduğu uykusundan uyanmış hain büyücü.''

Marcelius bir zamanlar Asgard'daki en iyi büyücüydü ama daha sonrasında karanlık tarafa katılarak çok uzak diyarlara sürgün edildi. Thor ile yaptığı son savaşta galip gelemeyince de Odin'in oğlu tarafından uzun bir uykuya hapsedildi. Şimdi ise uyanmış ve hain planlarını gerçekleştirmeye başlamıştı.

''Sence bu seferki amacı ne olacak Heimdall?''

''Hiç bilmiyorum ama korkarım ki sana kötü bir haberim var. Tesseract şu an Midgard'da... (Dünya)''

*****

Dünya'daki en yüksek enerjiye ve en değişik auraya sahip kişiyi bulmak Marcelius için hiç zor olmamıştı. Ahh şu insanlar, dedi içinden... Ne cevherler taşıyorlar ama haberleri bile yok. Genç kızın öyle kuvvetli ve parlak bir enerjisi vardı ki sanki bir insan değil de tanrıya aitmiş gibiydi. Marcelius bu ilginç kızı kendi amaçları uğruna kullanabileceğini fark etmişti.

''Sık dişini güzel ölümlü. Bu Tesseract'ı sadece birazcık taşımanı istiyorum... Amacım kıyameti yaratmak değil... Sadece o kokuşmuş Asgard'ı yok etmek. Bunun için de Tesseract'ı saklamam gerekecek.''

''Bana ne yaptın? İçime yerleştirdiğin şey neydi?'' genç kız yattığı yerden doğrulmak için kollarının üstünde durarak süründü ve sonrasında ise yavaşça ayağa kalktı.

''Üzgünüm ama seni canlı bomba olarak kullanmak zorundayım. Kişisel algılama lütfen.''

''Neden beni seçtin peki?'' yorgunluktan zar zor konuşan kız ayakta kalmakta zorlandığını anlayınca dizlerinin üstüne çökerek yere oturdu.

''Çünkü cidden değişik bir enerjin var.'' diyerek gülümsedi Marcelius.

''Benim bir ailem var ve belki de güzel bir geleceğim olacak! Son sınıf öğrencisiyim ben... Mezuniyetimi göremeden mi öleceğim şimdi?'' bu bir sorudan çok sitemdi aslında... Kendi kaderine karşı bir sitem...

''Patlama sırasında çok acıtmaz, merak etme.''

''Sen benimle kafa mı buluyorsun? Çıkar şunu içimden ve git kendine sokaktan bir evsiz falan bul! Ya da ne bileyim, kendi içine yerleştir. Üstelik tüm bunlar ne demek oluyor? Nesin sen böyle?''

''Benim adım Marcelius... Bu adı herkesin duyacağı gün yakındır, merak etme.''

''Neden tüm kötü adamlar ruhsal bozukluk yaşayan, amaçsız sosyopatlar olmak zorunda?'' diyerek göz devirdi kız.

Marcelius kızın boğazından kavrayarak onu havaya kaldırdı. ''Şimdiye kadar oldukça cesur bir performans sergiledin. Aferin sana... Ama sabrım taşıyor genç bayan... Hareketlerine dikkat et yoksa seni acılı bir son bekler.'' diyerek kızı aniden yere bıraktı.

Boğazını ovuşturan kız hiçbir şey söylemedi.

''Şimdi seni Asgard'a göndereceğim ve 72 saat içerisinde kendinle beraber tüm Asgard'ı yok edeceksin. İyi yolculuklar...'' Marcelius'un korkunç gülümsemesi, genç kızın gördüğü son görüntü oldu.

Asgard'ın Kurtuluşu (Loki Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin