~ 32. Bölüm ~

4.4K 311 319
                                    

Kendilerini karanlık New York sokaklarında bulan iki kardeşten biri şaşkınca etrafına bakınıyor diğeriyse onu kolundan tutup emin adımlarla gideceği yere doğru yürüyordu.

''Bu hala çok saçma geliyor ama pekala sana ve o 'büyücü' arkadaşına biraz vakit ayıracağım.'' diyerek elini bir hışımla Thor'dan çekti ve aralarına biraz mesafe koyarak onu takip etmeye koyuldu.

''Elbette ayıracaksın! Thanos'u durdurabilecek yegane insan o.''

''Zaten sorun da bu! O bir insan!''

''İnsanları bu kadar hafife alma Loki. En azından bazılarını...''

''Ya ya ne demezsin bir de şey vardı şu uçan ve ışın saçan adam. Neydi onun adı?''

Thor biraz düşündü, sonra da ''Tony'den mi bahsediyorsun?'' diyerek Loki'nin onu betimleyişine güldü.

''Neyse işte.'' diyerek iç çekti ve ''Hala gelmedik mi?'' diyerek sızlandı.

''Hayır, geldik.'' Thor sevinçle kapıyı yumrukladı ve biraz bekledikten sonra bir daha vurma gereği duydu.

''Belki de bugün izin günü falandır?'' diyerek güldü siyah saçlı tanrı.

Tam da bu cümlesine bir cevap niteliğinde açılan kapı onları şaşırttı çünkü kapıyı açan bir insan değil, bir pelerindi.

''Arkadaşının evcil pelerini olduğunu niye söylemedin? Bak bu cidden ilginçmiş.'' diyerek güldü ve içeri girdi Loki. Pelerin içeri doğru uçarak biraz uzakta arkası dönük bağdaş kurmuş bir şekilde havada durup bir şeyler yapan adamın omzuna kondu.

''Aaa çok affedersiniz ama biz geldik?'' Loki ellerini iki yana açıp adamın onlara dönmesini ya da en azından bir şey söylemesini beklemişti. Adam gözleri kapalı bir şekilde hipnotize olmuşçasına bir şeyler yapıyordu.

Thor, Loki'yi biraz geri çekti ve ''Belli ki bir şeylerle uğraşıyor, iki dakika sabret.'' dedi sinirle.

Birkaç saniye sonra büyücü bağdaş kurduğu ayaklarını düzeltti ve yere inerek onlara döndü.

''Kusura bakmayın, hoş geldiniz. Sizi çok bekletmedim ya? Aslında neden geldiğinizi biliyorum. Ben de tam alternatif geleceklere bakıyordum.'' ardından onları oturma odasına ışınlayarak baş köşedeki koltuğa oturdu ve bacak bacak üstüne atıp Thor'a bira, Loki'ye de çay ikram etti.

Loki göz ucuyla bir adama bir Thor'a baktı. Bu hızlı girişe alışamamışçasına yavaşça koltuğa çöktü.

''Nereden bilebilirsin ki? Bizi mi izliyordun?'' diye sordu Loki.

''Thanos ile ilgi değil mi? Ahh, bu aralar bir şeyler karıştırıyor ama merak etmeyin elimden geleni yapacağım, sonuçta bu taşı korumak benim görevim. Onu korumak için öncesinde vermem gerekse bile...'' dedi ve boynundaki madalyona asılı Zaman Taşı'nı bir el hareketiyle belli edip sonra yine madalyonu kapattı.

''Bu, sorumun cevabı değildi.'' dedi Loki kaşları çatık bir şekilde tuhaf tuhaf ona bakarak.

''Hayır sizi izlemiyorum. Ayrıca bunu neden yapayım? Neyse, son birkaç haftadır birtakım şeyler algılıyordum. Evrende yolunda gitmeyen şeyler var. Her ne planlıyorsa, bunları gerçekleştirmeden önce Thanos'u durdurursak iyi olur. Şu an muhtemelen iki tane Sonsuzluk Taşı topladı. Bunlar, Uzay Taşı ve Ruh Taşı ama onu durdurabilmemiz için üçüncüsünü de alması gerekli.'' diyerek iç geçirdi ve biten çayını tazeledi Doktor.

''Ne demek istiyorsun Strange, daha açık konuş.'' dedi Thor kaşlarını çatarak.

''Şöyle ki, siz geldiğinizde ben alternatif geleceklere bakıyordum ve bu on milyon olasılığın sadece bir tanesinde kazandığımızı gördüm ve bu yalnızca, Zaman Taşı'nı vererek mümkün olabilir gibi gözüküyor.'' dedi kendinden emin bir şekilde. Strange'in ciddiyeti çoktan Loki'nin sinirini bozmuştu bile.

Asgard'ın Kurtuluşu (Loki Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin