Sigara mı İçiyorsun? İçme.

260 31 7
                                    

Yemek masasına toplandıklarında ilk önce herkes birbirinin yüzüne baktı. Bu şekilde bir araya gelmelerinin üzerinden baya zaman geçmişti. Genelde bir kişi eksik olurlardı ama bu sefer hepsi bir masadaydı. Tam olarak eski günlerde ki gibi olduğunu söyleyemeselerde onun için atılan ilk adım olduğu söylenebilirdi.

Seunghyun, her zaman olduğu gibi masanın başında oturuyordu. Youngbae ve Daesung onun sağ tarafında, Jiyong ve Seungri'de sol tarafında oturuyordu. Youngbae düzenin değişmediğini söylerken her şeyi kast etmişti. Oturdukları yerler aynıydı. Çocuk bulunduğu yerden ne kadar rahatsız olursa olsun sesini çıkarmıyordu. Sesini çıkaracak konumda olduğunu düşünmüyordu çünkü. Bundan yaklaşık üç ay öncesine dönülse kesinlikle susması söz konusu bile değildi ama değişen bazı şeyler olmuştu. Değişmeyen evin kurallarından daha büyük şeyler...

"Afiyet olsun." büyük olan eline kaşığını alıp yemeye başladığında diğerleri de ona eşlik etti. İşte bu da değişmeyen başka güzel şeydi. Abileri yemeye başlamadan onlarda başlamazdı. Ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, sofra adabı onlar için her zaman önemliydi. Hepsinin ailesi bu konuda hassastı.

Youngbae tabağını bitirmek üzereyken elinde tuttuğu kaşığını biraz sıktı.

"Yemeğinle ne zamandan beri oynuyorsun, Seunghyun?" Masadaki herkes başını yemeğinden kaldırdı. Eğer aralarından biri, Seungri'ye tam adıyla hitap ediyorsa bu büyük bir sorundu.

"İ-İştahım yok, Hyung."çocukta bu durumun farkındaydı. Bu yüzünden ellerini kucağında birleştirdi ve başını eğdi.

"O yemeğini bitir." otoriter çıkan sesi Seunghyun dahil herkesi sarstı. Youngbae çok nadir büyüklüğünü kullanırdı. Genelde tatlı dille konuşma yanlısı bir insandı. Bu çok nadir yaptığı bir şeydi ve yaptığında da ortalık kızışabilirdi. Çünkü kolay sakinleşen bir insan değildi. O anlarda suyuna gitmek en iyi çözüm olurdu.

"Canım istemiyor." Seungri konuştuğunda herkes derin bir nefes aldı. Kimse çocuğun üstüne gitmek istemiyordu ama biraz da kendi kaşınıyordu.

"Ne halde olduğunun farkında mısın?" Youngbae kaşığı masaya attığında su bardağına çarptı ve içindeki su masaya döküldü. Sesi yüksek değildi ama sinirli olduğunu anlamak için yükseltmesine de gerek yoktu. Kızaran suratı bunu net bir şekilde belli ediyordu zaten.

"Kaç kilo verdin?" burun kemerini sıktı. Konuşurken Seungri'ye bakmamıştı.

"Verme--"

"Kaç, dedim?" sinirle nefesini dışarı verdi.

"Se-Sekiz." çocuk başını yerden kaldırmadı. Verdiği cevap herkesin yüzünün düşmesine sebep oldu. Zayıfladığının herkes farkındaydı ama bunu sesli duymak daha kötü hissetirmişti.

"Yanındaki kaç kilo verdi, biliyor musun?" Youngbae artık kendini tutamıyordu. Bu zamana kadar öylesine tutmuştu ki, artık olmuyordu.

"Youngbae," Jiyong'un uyarıcı ses tonu bile umrunda değildi.

"Ona hiç baktın mı ?" arkadaşını parmağı ile işaret ederken çocuğa bakıyordu.

"Yeter." Seunghyun masaya elini vurdu.

"Hayır." şu andan itibaren, Seunghyun'un sözü bile geçmezdi. Youngbae bir kere kendini kaybetmişti. Onu sakinleştirecek biri kişi bile yoktu.

"Ona bak!" masadan kalkıp bağırdığında Daesung ağlamaya başladı. Oda güçlü durmaya çalışıyordu ama fazla hassas bir çocuktu. Bütün bu olanlar ona fazlaydı. Artık oda dayanamıyordu. Hyung'unun böyle sinirlenmesi, içinde tuttuğu göz yaşlarını akıtmasına sebep olmuştu. Korkuyordu. Her şeyin daha kötü olacağından korkuyordu.

Against All Odds :: NyongtoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin