On yedime gelene kadar annem ve babamla yaşamıştım.
Bu on yedi yıl benim haylazlıklarım, annemin mutfaktan elinde kurabiyelerle çıkıp ağzıma tıkıştırmaları, babamın arkamı toplaması ve daha bir çok güzel anıyla geçmişti.
Şimdi ise o güzel anılarımın, o güzel yıllarımın geçtiği evimin kapısını kilitlemiş donuk gözlerle üç yıl önce babama zorla aldırdığım kırmızı kapımıza bakıyorum.
Ne de güzel anılar biriktirmiştim oysa ki ben bu ülkenin sokaklarında, annemle birlikte yaptığımız bahçemizde, mutfağımızda, evimizin her noktasında...
Şimdi öylece bırakıp gitmek çok ağır geliyor.
Omzumda hissettiğim elle gözlerimi sabitlediğim kapıdan çekip arkamı döndüm.
Asım Bey. Namı değer dedem!
Annemle babamın evlenmesini istemeyen, onların buraya kaçmasına neden olan taş kalpli adam.
Onlara varlık içinde yokluk çektiren zalim Asım Bey.
Annem ve babam bundan bir hafta önce o kazada can verdikten sonra ortaya çıktı. Tek akrabam olduğunu ve bana sahip çıkmak istediğini söyledi. Bunu zaten biliyordum, onu tanıyorum çünkü. Bir keresinde babamın çalışma odasında resmini görmüştüm, kim olduğunu sorduğumda babam, dedem olduğunu söyleyip susmuştu. Bu konuda konuşmak onu her zaman hüzünlendirirdi.
Şimdi de elimde valizimle TÜRKİYE'ye gidiyorum. Ne kadar ironik. Ailemi istemeyen adam bana sahip çıkıyordu.
Onunla gitmek zorundaydım. Bu şehirde tek başıma yaşayamazdım, en azından şimdilik. Daha on sekizime girmemiştim ve yasal varis değildim.
Yaşımı doldurana kadar onunla yaşayacaktım. Ama o gün geldiğinde elbette ki kendi ayaklarımın üstünde durup kendi hayatımı kuracaktım.
Sadece bir yıl sabretmem gerekiyordu.
Gidelim mi kızım?
Kaşlarımı çatıp arabaya doğru yürüdüm. Ne sanıyordu bu adam kendini. Aileme yaptığı bu kadar şeyden sonra onunla dede torunculuk oynayacağımı filan mı!
Kapımı açan korumaya gülümseyip arabaya bindim. Cam kenarına oturup kulaklığımı taktım. O adamın sesini duymak istemiyordum artık, yeterince duymuştum çünkü.
Yaklaşık yarım saat sonra geldiğimiz hava alanında arabadan inip yolcuların alındığı yere doğru yürümeye başladık. Uçakların havalandığı piste geldiğimizde kafamı kaldırıp gördüğüm özel uçakla Asım beyden bir kez daha nefret ettim.
Bu kadar zenginse neden kendi oğluna ve gelinine bu kadar zalimdi bir türlü anlam veremiyordum.
Bizi yönlendiren görevlilerle birlikte uçağa bindik.
Asım beyin yaptığı bu kadar kötülüğe rağmen hayatını böyle lüks yaşaması bana ve aileme karşı yapılmış büyük bir haksızlıktı. Ama ne var ki şu durumda ona ve bu lüks yaşantısına ayak uydurmam gerekecekti.
Asım bey içimdeki bu savaşa son vermek ister gibi konuşmaya başladı.
Kızım gideceğimiz yerde çok mutlu olacağına eminim. Anlaşabileceğin senin gibi bir çok genç arkada...
Devam etmesine izin vermeden sözünü kestim ve konuşmaya başladım.
Asım Bey bu oyuna bir son verin ve beni seviyormuş gibi davranmayı bırakın. Kendi vicdanınızı rahatlatmak için beni kullanmanıza müsaade etmeyeceğim. Kendi oğlunuzu bile sevmediniz siz, onun kanından olan bir çocuğu sevebileceğinizi sanmıyorum.
deyip yan tarafımda duran koltuğa geçtim.
Söylediklerimden sonra Asım Beyin yüzü düşmüştü ama bunu umursayacak son insan bile değildim.
Kendi kendime düşünmeyi bırakıp dışarıya baktım ve doğup büyüdüğüm yeri son kez izlemeye başladım.
Asım Beyi dedem olarak kabul etmiyordum evet. Ama bu gittiğim yerde bir hayatım olmayacağı anlamına gelmiyordu. Hatta ona inat daha fazla mutlu olacaktım. Gözlerimi kapatıp oradaki yaşantımı düşünmeye başladım.
Bir süre sonra gözlerimi açtığımda boynumun ağrısı hareket etmemi zorlaştırmıştı. Ne kadar uyumuştum da boynum tutulmuştu bilmiyorum. Oturduğum yerde dikleştim ve bir süre kendime gelmek için bekledim.
Dışarıya baktığımda inmek üzereydik. Görünüşe göre bir haftadır uyumamamın cezasını boynumun ağrısıyla ödeyecektim.Yanımıza gelen hostesle kemerlerimizi takıp iniş için bekledik. Sonunda uçaktan inmiş kısa bir araba yolculuğunun ardından eve gelebilmiştik.
Arabadan koluma taktığım sırt çantamla indim.
Ve işte karşımda üç katlı her halinden zenginlik akan kendisi gök mavisi kapısı kırmızı olan yeni evim.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMİRNA
Teen FictionBoş bir sokakta seni aramak dedikleri bu olsa gerek. Tek bir ses, tek bir ayak izi yok. Ben hala senden bir parça bulmaya çalışıyorum geceleri bu boş sokaklarda. Seni sevebildiğim kadar sevmek istiyorum. En sonuna kadar sevmek, iliklerime kadar sevm...