Bölüm 11

37 9 0
                                    

Medya~Çisem
Merhaba arkadaşlar sanırım arayı biraz fazla açtım nedeni okuma sayısı çok azdı votede öyle lütfen desteklerinizi esirgemeyin düşüncelerinizi belirtin.
sizi seviyorum keyifli okumalar💙

Pınar teyze ile vedalaştıktan sonra direk şirkete gelmiştik. Ve şu anda asansörde 7. Kata çıkıyorduk. Kata vardığımızda yine o cırtlak sesli ahtapot, yani Aylin olduğunu düşündüğüm pis yılışık bize doğru gelerek
  "Sevgilim seni çok özlediiim!" Dedi ve tekrar mertin boynuna dolandı.
Hah! Sevgilimmiş! Bir insan nasıl bu kadar düşer adlı çalışma sergileniyordu karşımda. Mert hızla boynundan kızın ellerini ayırarak kızgın ve biraz yüksek bir sesle
"Ne yapıyorsun?! Kendine gel!" Diye bağırdığında kız şaşkınca gözlerini açmış merte inanamıyormuşcasına bakıyordu. Kız bana bir bakış attıktan sonra mertin koluna girerek
"Sevgilime özlediğimi söylüyorum. Hata mı ettim?" Dedi dudaklarını büzerek.
Her an kusabilirdim. Bu kadar yılışıklık yüzsüzlük cidden fazlaydı. Mert tersledikçe o daha çok sokuluyordu. O kafasındaki dip boyası gelmiş çakma sarı saçlarını bir an ellerimde hayal ettim. Ellerime daha çok yakışıyordu.
Mert sabır dilercesine yukarı baktı ardından
"Daha fazla rezil olma istersen...ne sevgililiğinden bahsediyorsun?" Dedi tek kaşını kaldırarak.
Ah! Tabiki onun gönlünde yatan ben, Çisem SOYKAN. keşke bunu mertte söylese. Neyse diğer tarafa gitmeden önce yapmam gereken şeyler var Mertte haklı beni düşünüyor.diye içimden geçirirken, Mert
"Hah! Sen ve ben...sevgili?"
Cıkladı ardından
"Çok açılmışsın dikkat et boğulacaksın" diye devam etti.
Mert yürüyordu ki kız kolunu tutup titrek ağlamaklı bir sesle
"Mert!" Dedi
Mert bir kolunu tutan ele birde kıza baktı ardından kızın elini sertçe atıp
"İmkansız hatta imkansızın da ötesinde anlıyor musun?"
Kız artık ağlamaya başlamıştı.
"Ama 2 gün önce-" derken mert sözünü keserek
"Eğer bu konuyu açacak olursan muhasebeden çıkışını al" dedi ve kıza söz hakkı vermeden arkasını dönüp büyük adımlarla odası olduğunu düşündüğüm devasa büyüklükteki siyah kapıya yöneldi. Tam odasına giriyordu ki
Birden arkasını döndü.
Kıza oldukça sert ve otoriter bir sesle
"Eğer işten ayrılmak gibi bir niyetin yoksa Çisem hanıma yapması gerekenleri öğret. Staj için burada." Dedi ve odaya girdi. Kız bana sinirli bir bakış atıp ağlayarak koşar adımlarla uzaklaştı. Kıza çok sert çıkmıştı. Bu kadar beklemiyordum.
Ne yapacağımı bilmiyordum. Öylece olduğum yerde dikiliyordum. Etrafa baktığımda birçok meraklı göz beni inceliyordu.
Ben kenara çekilip siyah deri koltuklardan birine oturup aylini bekliyordum ki 25 yaşlarında genç kumral bir çocuk gülerek bana doğru geliyordu. Geldiğinde sıcak bir gülüş ve sevecenlikle
"Merhaba, ben Hakan"
Hemen ayağa kalktım ve uzattığı eli sıkarak
"Merhaba, bende çisem" dedim gülümseyerek.
"Tanıştığıma memnun oldum Çisem burada mı çalışacaksın artık?"
"Evet staj için geldim."
"Çok sevindim."
Dediğine gülümseyerek karşılık verdim. Tam bu sırada Aylin geldi
"Tanışma faslınız bittiyse Çisem hanıma öğretmem gereken şeyler var."
Hakan aylini duymamazlıktan gelerek
"Yarın kahve içelim."
Başka biri dese belki art niyet arayabilirdim fakat Hakan samimi gelmişti. Öyle biriye benzemiyordu. Eminim güzel bir arkadaşlık kurabilirdik. Gülümsedim.
"Olur"
Hakan el sallayarak yanımızdan ayrıldıktan sonra aylin önüme geçerek
"Kusura bakma..iyi bir başlangıç olmadı ben aylin." Dedi düz bir sesle ve elini uzattı.
Elini sıktım ve bende düz bir tonda
"Çisem" dedim ve elimi çektim. Aylin cevap vermeden masasına yöneldi ve yanındaki masayı işaret ederek
"Burası senin çalışma alanın"
Dedi ardından hiç bana bakmadan yerine oturdu. Rahat bir tavırla yerime geçip oturduğumda bana dönerek
"Bugün sana neler yapman gerektiğinden bahsedeceğim." Dedi ve anlatmaya başladı. Bu sakinlik bana iyi şeyler sezdirmiyordu...yaşayıp görecektik.

Üçüncü kişi ağzından:
Genç adam sinirden delirmek üzereydi. Genç kızın susup oturmasını beklemiyordu, ama böyle ulu orta yerdede konuyu açacağını düşünmemişti. Hiç belli etmese de endişelenmişti. 2 gün önce olanlar aklına geldi. Aylin denilen asistanı ile birlikte olmuştu. Ama bundan ölesiye pişmandı. Genç adam gün boyunca Çisem'i nedensizce aklından çıkaramamış, ve o anlık ruh hali ile aylini arayıp adresini verdiği otele gitmesini söylemişti. Aylin bunu bekliyormuş gibi sorgusuz sualsiz adresi alıp telefonu kapatmıştı. Genç adam annesine işi olduğunu söylerek hızla otele gitmişti. Otele gelip odaya girdiğinde genç kızın çoktan geldiğini görmüştü. Genç adam hızla elindeki deri ceketi tekli berjelin üzerine atarak genç kızı oturduğu yerden kaldırıp sertçe öpmeye başladığında kız ilk şaşırıp karşılık veremese de hemen kendini toparlayıp Memnun olmuş bir şekilde kollarını boynuna dolayarak Mert'e ayak uydurmaya çalıştı. Genç adam sabah Çisem'in yanağını öptüğünde içinde oluşan o hissi ve aruzyu aylinin dudaklarından alamıyordu. Genç adam onlarca birlikte olmuştu fakat Çisem'in yanağını öptüğünde o oluşan arzu hiç birinde olmamıştı. Çisem, genç adamın kafasını çok meşgul ediyordu. Çisem'in dolgun ve kalp şeklindeki dudakları aklından çıkaramıyordu. Dokunmak istiyor fakat istediğini elde edemiyordu. Yağız ile konuşması geldi aklına yağıza onun şirin bir havası olduğundan bahsetmiş ve şirin kızlardan hoşlanmadığını söylemişti. Çisem bugün şirin havasını üzerinden atmış oldukça olgun, şık ve seksi birine dönüşmüştü. Mert ne kadar belli etmese de çisem ona kapıyı açtığında nefes kesici olduğunu düşünmüştü. Be bu gördüklerinden sonra yağıza dediklerinden ölesiye pişmanlık duymuştu.
••••••••••
Aylinin öğrettiği kadarı ile bana verilen işleri yaparken aylin
"Birazdan öğle yemeği için ara verilecek benim lavaboya gitmem lazım idare edebilir misin?"
Diye sordu fakat ezikleyici bir şekilde sormuştu. Heh! Evet sarı yılanımız kendini belli etmeye başlıyordu. En fazla 1 ya da 2 hafta içinde bu işi tek başıma halledebilecek kadar öğrenip bu kızı gönderecektim. Bu kararımın üzerine ayline bakmadan
"Tabii" dedim.
Aylin cevap vermeden çantasını alıp 44 numara ayakları ile uzaklaştı. Tekrar işime dönmüştüm ki Mert ile aynı yaşlarda olduğunu düşündüğüm bir genç adam önümde durdu ve neşeli bir ses ile
"Merhaba" dedi
Bende gülümseyerek "Merhaba" dedim
"Seni daha önce hiç görmemiştim. Yeni mi başladın?"
"Evet bugün ilk günüm. staj için"
Dediğimde adam şaşkınlıkla gözlerini açtı
"Adını öğrenebilir miyim?"
Ben " ismim çisem" dediğimde,
Adam "He, sen O'sun" dedi ve beni süzdü.
Anlamadığımı belirtircesine ona baktım "pardon anlamadım. Kimim?"
Yanlış birşey demişcesine irkildi ve sorumu duymamazlıktan gelerek
"Ah..kendimi tanıtmadım, ben Yağız" dedi ve çapkınca güldü. İsmini duyduğumda zaten ne demek istediğini anladım. Ona anladığımı belli etmeden karşılık verdim
"Bende Çisem"
"Tanıştığıma çok memnun oldum çisem"
"Bende Yağız bey" dediğimde güldü.
Bende gülüşüne eşlik ediyordum ki
Altında kızgınlık yatan bir ses
"Ne oluyor burada?" Diye sorduğunda gülümsemem soldu ve hızla Mert'e döndüm. Yağız rahat ve yavaş adımlarla mertin yanına gidip
"Çisemle tanışıyorduk." Dedi bana bakarak. Mert onu aldırmadan hızla yanıma gelerek "hazırlan öğle yemeğine çıkacağız" dediğinde şaşkınca ona baktım.
"Bende mi sizle geleceğim?" Dedim ve kendimi işaret ettim.
"Annem aradı ve seni yalnız bırakmamamı söyledi hadi hızlı ol." Dediğinde hemen çantamı ve ceketimi alıp merte yöneldiğimde yağız soru yöneltti.
"Ee ilk iş günün nasıldı?"
"Oldukça iyiydi."
Dedim ve merte kaçamak bir bakış attım. Yüz hatlarından belli olduğu kadarı ile gerilmişti. Yağız yanıma gelip soru sormaya devam ederken mert beni kolumdan tuttu ve diğer tarafına çekerek düz bir sesle
"Kızı bunaltma" dedi.
Nazik bir şekilde gülümseyerek
"Yağız bey beni bunaltmıyor ki"
Dediğimde mert hızla bana döndü. Kaşları çatılmış bir şekilde bana baktı. Ben hızla önüme dönmüştüm ki yağız diğer tarafıma gelerek
"Bey mi? Hakaret sayarım" dedi ve
"Yağız demen yeterli dediğinde ön yargılı davranmadan iyi bir arkadaş olabileceğimizi düşünerek
"Peki yağız!" Dedim coşkulu bir sesle.
Asansörün önüne geldiğimizde mert beni itercesine içeri soktu ve ardından kendisi bindi. Tam yağızda biniyordu ki durdurup
"Sen merdivenleri kullan. hava sıcak kalabalık oluyoruz." Dediğinde yağız tam itiraz ediyordu ki kapılar kapandı. Ben şaşkın şaşkın Mert'e bakarken Mert sinirli bir şekilde
"Yağızla konuşmanı istemiyorum."
Çok gergin bir hava vardı gerginliği dağıtmak için neşeli bir ses ile
"Neden? Bence çok iyi arkadaş olabiliriz. Çok sıcakkanlı biri"  dediğimde Mert hızla bana dönüp
"Bana emanetsin ve yağız zannettiğin gibi gibi biri değil!" Dedi gür bir sesle. Sanki kendisi zannettiğim gibi biriydi. Merte tam dönüp gözlerinin içine bakarak
"Kendimi koruyacak yaştayım Mert bey, benim için endişelenmenize gerek yok." Mertin alnındaki damar atmaya başlamıştı. Sinirlendiğini anlamak güç değildi. Mert hafif üstüme eğilerek
"Yağızdan hoşlandın mı?"
Dedi kısık ve aşağılayıcı bir sesle. Bu cümlesi ile omurgamdan aşağı buz kütleleri dökülmüş gibi bir etki yarattı. Yanlış anlamayı umut ederek
"Ne?" Dedim.
Mert yüksek sesle
"Duydun işte! Yağızdan hoşlandın mı?"
Diye bağırdığında asansör kapısı açıldı.
Mert'e son bir kez bakıp
"Asıl sen zannettiğim gibi biri değilsin."
Dediğimde ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Neden bu kadar üzmüştü bu lafı beni. Tam arkamı dönüp bir kaç adım atmıştım ki Mert sadece benim duyacağım bir şekilde
"Eğer yağız ile birlikte olmak istersen bana söylemen yeterli." Dediğinde ağlamam şiddetlendi. Cevap verecek durumda değildim. Hızla çıkışa yöneldim. Dediği şey çok iğrençti. Ve en önemlisi bunu bana nasıl yakıştırmıştı. Canım çok yanıyordu. Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmiyordu. Nereye gittiğimi bilmeden koşar adımlarla ilerliyordum.
Biri arkamdam adımı seslendi. Fakat dönmedim. Dönemedim. Dışarı çıkıp köşeyi döndüğümde biri kolumdan tutup beni göğsüne bastırdı ve koştuğundan olsa gerek kesik kesik nefes alarak
"Çisem...özür dilerim, sana bunları yaşatmak istemezdim."

Veee bölüm sonu. Nasıl buldunuz arkadaşlar? Sizce özür diliyen Mert mi? Yoksa Yağız mı?
Cevaplarınızı yorumda belirtirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler ederim💙

Her Kedinin Sana Çıktığı SaatlerdeyimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin