°17°

6.9K 501 196
                                    

4 gün sonra...

Jeon Jung Kook😏

"Jungkook bunu nasıl yaparsın ya. Hani yurtdışına gidip tatil yapacaktık." Yun yol boyunca sızlanmıştı. Tatil yapacaktık ve ikimiz içinde izin almıştım...ama annem sağolsun izin aldığımızı duyunca büyükanneme söylemişti ve büyükannem, yanına gelmemizi istemişti. Şimdi köye gidiyorduk ama Yun başımı çok ağrıtmıştı.

"Hayatım ne yapabilirim yaşlı bir kadın o zaten. Bir ayağı çukurda, kırsamıydım." Yun oflayıp kollarını göğsünde birleştirmişti. Onun bu halleri beni delirtiyordu. Gülümseyip yanağını sıktım ve yola odaklandım.

Seul'den, Busan'a gelmiştik ve yorgundum...Yun sinirli olduğu için uyumuyordu. Tanrım tatile gidip her gece zevke gelmek varken...yapılırmı bu büyükanne. Torunun çocuk yapacaktı.

"Jungkook..." başımı Yun'a çevirip tekrar yola odaklandım.

"Efendim aşkım"

"Benim çişim geldi..." Ne? Ne? Ne?. Tanrım olamaz.

"Ama aşkım yolumuzun üzerinde hiç işini halledebileceğin bir yer yok...birazcık tutabilir misin? Yarım saatcik kadar..." Yun'a baktığımda, o da bana bakıyordu bu bakış 'beni ilgilendirmez bir yer bul' bakışıydı. Ne yapacaktım şimdi...

"Aşkım gerçekten işini görebileceğin bir yer yok. Tutsan biraz?." kaşlarımı kaldırıp Yun'a baktım. Dudaklarını büzmüş yola bakıyordu. Hızla arabayı kenara çektim, burası tenha bir yol olmasaydı kesinlikle yapmazdım.

Yun bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Arabadan inip bagajdan ıslak mendil ve kuru mendil çıkarıp Yun'un kapısını açtım. Bana 'ciddi olamazsın' bakışı atıyordu...ama ben ciddiydim.

"Hadi bakalım koca bebek, kocan şimdi senin çişini yaptıracak." dedim ve arabadan indirdim. Arabanın kapılarını kapattım ve kitledim...burada yaptıracak değildim.

Yun'un elinden tutup ağaçlıkların arasına girip biraz ilerledim...zaten ıssız bir yerdi fazla uzaklaşmaya gerek yoktu değil mi?

"Aşkım işer misin, işeteyim mi?" Yun bana anlamaz bakışlar atıyordu. Bu kızın IQ'su düşüyordu git gide.

Yun'un önünde eğilip pantolon düğmesini çıkardım ve fermuarını açtım,  tabi çok bunları hızlı yaptığım için itiraz etme vakti bulamamıştı. En son pantolonunu ve iç çamaşırını aşağı indirdim ve ıslak mendil ve peçeteyi Yun'un eline vererek birkaç adım gerileyip arkamı döndüm.

Yun'un işi bitince -şükürler olsun ki- yolculuğumuza kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Yun telefonunu çıkarmış oyun oynuyordu ben ise kutsal Bigbang albümümü dinliyor ve eşlik ediyordum.

Sonunda köye vardığımızda derin bir nefes vermek isterdim ama her istediğimiz olmuyordu.

"Vaaahğy bizim congkuk büyümüşte bizi ziyarete de gelirmiş...HANIĞĞM CONGKUK GELDİ..." Yaşlı amcalara yakalanmıştık ve şu an hiç mutlu değildik.

"Oooo oğlum hoşgeldin...a-aa Congkuk yavrum karın mı?..sanada merhaba kızım." Yun zoraki bir gülümsemeyle eğilmişti.

"Adın ne kızım?"

"Yun...Jeon Yun" teyze Yun'un yanaklarını sıkmaya başlamıştı.

"Con Yun...demek. Allahım bu günleride mi görecektik?" Yun'u teyzenin elinden kurtarmış ve büyükannemin yanına gitmemiz gerektiğini söylemiş ve sıvışmayı başarmıştık.

"Büyükannene selam söyle çaya gelsin bi ara uzun zamandır gelmiyo" Ayak üstü biraz daha lafladıktan sonra arabaya binip büyükannemin evine sürmeye başladım.

"Jeon Jungkook eve döndüğümüzde seni öldüreceğim." Sertçe yutkunmuştum. Çünkü bu gördükleri daha hiçbir şeydi.

En sonunda büyükannemin evine gelmiştik. Umarım üç gün boyunca çiftlikte vakit geçirince beni nasıl dövecekti.

22K olmuşuz :") çok teşekkürler ponçürüklerim❤

my husband is a teacher || jjkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin