"Ama hyun-" Yun'la beraber minik minik öpüşürken (!) içeriye Nam Joon hyung girmiş ve bizi öyle minik minik öpüşürken (!) görmüştü. Bir tarafım en azından okuldan biri görmedi desede bir tarafım ise...
Nam Joon hyung bütün sülaleni sikecek diyordu -ki şu an tam olarak bunu yaşıyorduk- Soyum sopum kalmadı sövecek.
"Ulan Jungkook seni şurda tekmelememek için kendimi zor tutuyorum zaten. Hyung muyung deme bana tükettin beni çocuk. Bezdim senden artık" Nam Joon hyung klasik tepinmesini yapmış ve böğürerek yere oturmuştu.
Biz ise Yun'la anaokullu çocuklar gibi kafamız önde, ellerimizi önümüzde birleştirmiş şekilde Nam Joon hyungun bizi nereden tepikleyeceğinin hesabını yapıyorduk.
Biz minik minik öpüşürken bir anda odaya girip yakamdan tutup odamın dışına kadar sürüklemişti -Allah razı olsun odadan çıkınca yakamı bırakmıştı- ikimizide o sinirle çaktırmadan iş yerine getirmiş arka tarafa sürüklemişti.
Ne kadar hyungum olsada korkuyordum ondan sinirlenince az dayak yemeyip ağzım yüzüm yer değiştirmemişti. Sonra Yun'a zorla kendime pansuman yaptırıyordum, gerçi bir tanede o yapıştırıyordu. O beni dayaklarıyla tavlamıştı.
Nasıl olduysa o da beni döverken aşık oldu. Vay aq aşka gel.
"Jungkook; evladım, kuzum, ciğerimi tüketen, dilimde tüğ bırakmayan, okulun odalarında eşiyle fingirdeyen. Oğlum ben seni okuttum öğretmen yaptım sırf medeni insan olup ergenliği bırakman için"
"Yanlışın var aslında Nam Joon hyung ben babamın parasıyla okudum" Nam Joon hyungun sol gözü seyirmeye başlamıştı. Birden sabır çekmeye başladı.
"Yun; güzelim, birtanem, nur yüzlüm şimdi anlat bakalım ne oldu?" Ulan Nam Joon hyung ayak üstü karıma da yavşadı ama konu hyunglarım olunca Yun'u kıskanmıyordum.
"Nam Joon oppa~ bu benim kocam olacak pezevenk var ya işte ben arkadaşlarımla konuşurken birden odasına çağırdı ve beni öpmeye başladı artık nasıl kıvama geldiyse kapıyı bile kitlememiş. Dedim kaç defa biri gelir görür diye ama nafile Jungkook bu kudurdu yine~"
Pezevenk?
Zorla öpmek?
Kuduruk?
Ha birde Nam Joon hyung inansın diye dudakları büzüp aegyolu konuşuyordu. Kendime gelemiyorum.
Siktir zaten Yun yüzünde okulda sertleşmiş hala indirememiş canım yanıyordu birde üstüne bu aegyo ve bana çok ateşli gelen o yalan.
Nam Joon hyunga baktığım da gözleri boş boş bakıyordu. Yemedi sanırım. Elimi korkakça havaya kaldırıp Nam Joon hyungun söz hakkı vermesini bekledim.
Bu hallerede düştük çok şükür...
"Ne var Jungkook" dediğinde biraz utandım sanırım söylemeye ama yapmak zorundaydım.
"H-hyung lavaboya gitmem gerek" Nam Joon hyungun kahkahasıyla dudaklarımı ısırdım. Utanıyordum işte ayh birde oraya bakıyor. Bak hyung bak beleş mal zaten.
"Çadırı yeni mi kurdun Jungkook" Nam Joon hyung öyle diyince Yun da oraya bakmıştı. Tanrım ya...
"Hadi git patlayacak şimdi" der demez hemen lavaboya koştum. Arkamdan gelen anırma ve el çarpış sesini önemseyemedim.
"PUHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHHAAHHDIXJDIDNXOSKODKXODMODKXKDPWPDNXKXKLMSSONZIXJZIXJXKMXKXKXK"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my husband is a teacher || jjk
Fanfiction*DEVAM ETMEYECEK* Gizlice Jungkook'un çalışma odasına giriyordum ama çok sessiz olmalıydım ve sınav sorularını almalıydım. "Hayatım?" Duyduğum sesle yavaşca arkamı dönüyorum. "Aha-ah kocacım sen uyumuyor muydun?" "Sınav haftasında odamda ne yaptığı...