🌾 Güven

268 57 7
                                    


Her şey anormal bir derecede sıradandı.

Elimdeki kaşığı bırakıp kafeteryaya göz gezdirdim.

Seokjin hyungun olduğu tarafta bir hareketlilik vardı o kadar.

Dikkatimi çeken şeyle bedenimi onlara doğru döndürdüm ve dikizlemeye başladım.

Bir şey duyamasam bile konuştukları konu oldukça gizliydi, bunu bakan herkes anlayabilirdi.

Birden içeri Jungkook girdi ve herkes ona pür dikkat bakmaya başladı.

"Bakın, kendini acındıran Jeon bu." Gülüşenleri takmamış, daha doğrusu anlamdıramamıştı.

Sıraya girip kendine bir şeyler aldığında bile arkasından konuşuyorlardı.

Takmadı.

Umursamadı ama kırılmıştı, anlamıştım.

Köşeye geçti ve aldıklarını yemeye başladı başı eğik bir şekilde.

"Jungkook, nasıl bu kadar orospu oldun bir anda?" Kalkmak istedim, kalkmak ve herkesi dövmek ancak yapamadım.

Sadece... İzledim.

Birden kafasını kaldırıp bana ve Seokjin hyunga baktı.

Gözleri onda takılı kaldı.

Dolu gözlerinden inci taneleri döküldü tek tek.

Ağzını araladı ancak konuşamadı.

Sadece fısıldayarak 'neden hyung?' Diyordu.

Hışımla ayağı kalktı ve herkesin gözleri üzerindeyken ona doğru yürüdü.

"BEN GÜVENMİŞTİM... BEN SANA İNANMIŞTIM HYUNG!" Yere çöktü sessizce ve bunları tekrar etmeye devam etti.

Sonra birden ayaklandı ve herkese bağırmaya başladı.

"Sırada kim var?! Sırada beni yaralayacak kim var, ha? Söyleyin. Söylesenize!?" Dağılmış saçı başı ve kızarmış gözleriyle herkese baktı tek tek.

Kimsenin çıtı çıkmıyordu.

"Söylesene hyung, en iyi orospu kim? Sen iyi bilirsin?" Gülümsedi burukça.

"Sana anlattıklarıma verdiğin cevapları söyleyeyim mi yanındakilere? Yapayım mı? Ama dur... Ben sen değilim. Aramızda dedim ve hâla aramızda kalacak. Ben sen değilim." Geri adım atarak ondan uzaklaştı.

Yüzü bize dönük bir şekilde de kapıdan çıktı.

Kimisi ayakta, kimisi oturur bir şekilde kapıya bakıyordu.

Ben ise... Ben çoktan peşinden çıkmıştım bile.

Ciğerlerim sökülürcesine koşuyordum.

Ona söyleyip bana söylemediği şey neydi?

Bunu bana neden dememişti?

Bunların cevabını almaya gidiyordum.

Erkekler tuvaletine girdiğim zaman köşede bulmuştum onu.

Sessizce yaklaştım ve omzuna dokundum.

Elimi sertçe ittirerek bana döndü.

"Her şey bittikten sonra mı beni düşünüyorsun?!" Kaşlarımı çatarak ona karşılık verdim.

"Bana bir sikim anlatmayıp yardım isteyen birine ne yapabilirim?!" Beni göğsümden ittirdi ve sinirle saçlarını çekiştirdi.

"Bazı şeyler anlatılamaz hyung... Bazı şeyleri senin anlaman, anlamıyorsan bile bana yardım etmen gerekir... Ama ben bunu yanlış kişiden beklemişim anlaşılan." Omzuma çarparak kapıdan çıktı.

Haklıydı.

Lanet olsun ki haklıydı.

Aynada ki görüntüme baktım kısaca.

Ona kıyasla oldukça iyiydim.

Bu savaşta yara alan taraf hep o olmuştu ve ben onu koruyamamıştım bile.

Lavaboya dayadım ellerimi.

"Ne yapmam gerek?" Aynada ki görüntümle konuşacak duruma gelmiştim.

Bilmiyordum, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Bir şeyi bilememek ve bir şey yapamamak oldukça sinir bozucu bir durumdu.

Lavabodan çıkacakken yaklaşan sesler ile kendimi bir kabine atmıştım.

"Şu çocuk beni az daha mahvedecekti." Seokjin hyung?

"Boşver Jin, bir şey demedi ya." Namjoon hyung?

"Seni bulmasın yeter gerzek." Jimin?

"Onu bunu boşverin de eğer Yoongi hyung öğrenirse sıçtık." Taehyung?

"Ben onu hallederim merak etmeyin." Hoseok?!

"Neyse çıkalım, saçımı düzelttim." Adım sesleri uzaklaştıktan sonra kendimi dışarı attım.

Neden bahsediyorlardı?

Benden ne gizliyorlardı Tanrı aşkına?!

"Sikeyim..." Sinirle lavabodan çıktım ve sınıfıma doğru ilerledim.

Bu mesele neydi bilmiyordum ancak uzak duracaktım.

Jungkook ile ilişkimi kesip derslerime odaklanacaktım.


Bol Yoonkook'lu günler. 🌹🌹🌹

Petunya • YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin