Selam, ben nam-ı diğer Kukır.Bu ficte yedi bölüm mektupları anlatacağım.
Diğer yedi bölümde mektupta geçen olayları anlatacağım.
Ve son yedi bölümde de bir şey yapacaktım ama unuttum. Sjxnqkxnex
Hatırlarım ben, umarım. Eheh.
Neyse, iyi okumalar.~
♤
Ah, minik ve masum Park Jimin...
Masum değil, insanları kandıran bir şeref yoksunu!
Hyung, o bana çok kötü şeyler yaptı.
O, o ben... Ben cinsel tacize uğrarken sadece baktı ve gitti.
Gitti, beni bıraktı.
O, o yabancıların arasında ruhum kirletilirken sadece gitti.
Hatırlarsın, yağmur yağıyordu ve koşa koşa evine gelmiştim.
Kapıyı açar açmaz boynuna atlamış ve hıçkırıklara boğulmuştum.
Nedeni Park Jimin'di hyung.
Bana neden ağladığımı sormuştun ve ben sana yağmurda kendimi temizlemeye çalıştığımı söylemiştim.
Hyung, anlarsın sanmıştım. Anlamadın hyung, anlamadın kuşunun kanadını kırdıklarını.
Uzaklaştınız benden bir bir...
Onun suçlusu da oydu.
Çalmadığım şey yüzünden disiplin yemiştim ben! Çalmadığım şey yüzünden arkadaşsız kalmıştım ben.
Benden sende gitmiştin hyung.
Hani söz vermiştik birbirimize?
Nerede kaldı o sözün 's'si?
Hyung, Park Jimin'den benim yerime intikam falan almanı istemiyorum.
Senden sadece bu mektubun küllerini bir kavanoza koyup benim adımı yazmanı ve kapısının önüne koymanı istiyorum.
İçine de iki üç tane Sarı Glayör koymanı istiyorum.
Kıskançlığı temsil eder bu çiçek.
Ve Park Jimin, beni kıskandığı için bunları yaptı.
Amacı sadece buydu hyung.
Sadece bana ve arkadaşlık bağlarıma zarar vermekti.
Başardı da...
Bak, artık ölüyüm.
Bak, artık kıskanmasına gerek yok.
Bak, artık... Seni benden alabilir.
Sonsuza dek kıskançlığının mahkûmu olacaksın Park Jimin.
Gözyaşlarım usulca kağıda düşüyordu.
Neden? Neden böyle bir aptallık yapmıştım?
Neden sözümü tutamamış, yardım çığlıklarını duyamamıştım?
"LANET OLSUN!" Saç köklerimden tutup çektim sertçe.
Benim minik kuşumu öldürmüştüm, öldürmüştük.
Park Jimin; kıskanç bir şerefsizdi.
Mektubu ateşe verip yanmasını bekledim.
Külleri uçuşmasın diye de garajda yakıyordum mektubu.
Sonunda külleri kalmıştı ve onu bir kavanoza koyabilmiştim.
Üzerine bir şey yazıp yapıştırmış ve onun evine doğru yürümeye başlamıştım.
Eve vardığımda kapıyı çalmış ve çalıların arkasına saklanmıştım.
Şansıma kapıyı o açmıştı ve yerdeki kavanozu görünce şaşırmıştı.
Üstünde yazan yazıyı gördüğünde ise; adete gözyaşlarına boğulmuştu.
Biliyordum, vicdan azabı çekiyordu.
"Yazdıklarım sana az bile şerefsiz." Ellerim ceplerimde yürümeye ve cebimdeki sırada okumam gereken mektupla birlikte oradan uzaklaştım.
Mektupta ne mi yazıyordu?
"Kıskançlığının mahkûmu Park Jimin."
Sıradan dursa bile sadece onun anlayabileceği bir hakaretti bu.
♤
Evet, bölümü ikinci kere yazdım ve sinirliyim. Sxhwuzkwhfoenzownfo
Neyse,
Bele garip bir kurgu bu da.
İnşallah sevilir. Sjdnwkznt
Neyse,
Bol Yoonkook'lu günler. 🌹🌹🌹