Sıradan bir günde sıradan bir şekilde bilgisayar oyunu oynuyordum.Jungkook ise Hoseok'un evine, bir şey almaya gitmişti benim yerime.
Sıkıldığı için gitti ama neyse...
Birden çarpan odamın kapısıyla laptop yatağa ben de yere düşmüştüm.
Jungkook gelmişti ancak bir sorun var gibi duruyordu.
"H-hyung, Ho-hoseok hyung gay mi?" Kahkaha attım.
"Yok be, nereden çıktı bu şimdi?" Kızaran yüzüyle bir şey yok gibisinden kafasını salladı.
"Bir sorun mu var?" Kafasını ısrsrla olumsuzca sallayınca üstelemedim, öterdi yakında.
"Hyung ben kötü oldum biraz, eve gidiyorum." Ayağı kalkarak onu kapıya kadar geçirdim.
Fazla garip ve gizemli davranıyordu.
"Jungkook..." Bahçeden çıkarken bana baktı.
"Benden bir şey saklamadığından emin misin?" Kafa salladı.
"Sen kafa yorma hyung, hallederim... Umarım." Koşa koşa eve gitti ve ben orada kalakaldım.
Bu aralar fazla sır küpüydü ve bu hoşuma hiç ama hiç gitmiyordu.
Sınıfa girdiğimde izdiham vardı resmen.
Ne oluyordu be?
"Aha, assolistimiz de geldi!" Kaşlarımı çatarak çantamı sandalyeye koydum ve kalabalığın oraya gittim.
Hoseok'u neden çember içine almışlardı?
Neden bu kadar çok soru işareti vardı aklımda!?
"Ah, bende tam en heyecanlı yerindeydim dostum." Yanına oturup ona bakmaya başladım.
"Neden boğazlı kazak giydin?" Sorumu es geçerek konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Jungkook'u biriyle bastım." Kan beynime sıçramıştı ancak sakince devam etmesini bekledim.
"Ona..." Bana yaklaştı ve fısıldadı.
"Ağız işi yapıyordu." İnanmak istemedim, yutkunamadım.
"Desene tam orospu olmu-" Arkamdaki çocuğa sinirle yumruğumu geçirdim ve kızların çığlık atmasına neden oldum.
"HEPİNİZİ SİKERİM LAN!" Sinirle alt kata indiğimde alışmış olduğum görüntünün aksine sakince sırasında kitap okurken buldum onu.
Sakin kalmaya çalışarak yanına oturdum.
Yalnız biri olduğu için anında bana bakmış ve ben olduğumu görünce gülümsemişti.
"Ah, hyung? Ne işin var burada?" Ellerimle oynarken kırgınlığımı belli ediyordum.
"Bana demediğin şeyi öğrendim." Gözleri büyümüş bana bakıyordu.
Bingo!
"H-hoseok huyundan beklemezdim..." Kaşlarımı çattım.
"Ne? Sen yapmışsın, ne Hoseok'u?" Bana inanmazca baktı.
"Ee ama yuh!" Hışımla kalkan bedeni durdurmadım, elim varmadı.
Tiksinmiştim.
Koridora çıkan beden görüş açımdan çıkmıştı.
Aceleyle sınıfa gittim ve Jungkook'un en yakın arkadaşımı dövdüğünü gördüm.
"Ne hakla bana iftira atarsın?!" Bir yumruk daha indirecekken müdürün sesi onu durdurmuştu.
"JEON JUNGKOOK! ODAMA!" Sinirle yanımdan geçerken tüm kırıklığıyla konuştu.
"Ben temastan hoşlanmam hyung, bunu nasıl yaptın..." Haklıydı ama nedensizce çoğunluğa inanmıştım.
"Bir süre görüşmeyelim." Yanımdan geçip giden bedenle arkadaşıma döndüm.
"Ne sikim oluyor?!" Ağzındaki kanı yere tükürmüş ve elini bana uzatmıştı.
Onu yerden kaldırdım ve revire doğru ilerledik.
"İftira falan atmadım ben. Hem, neden ona atayım ki? Bir nedenim bile yok." Revire geldiğinde muayene olmak için kazağını çıkarmıştı.
Boynunda ve vücudunda olan morluklara şokla baktım.
"Bunlar... Ne?" Birden gözlerini belertmişi.
"K-kavgada olmuş ol-olmalı." Kafamı salladım.
"Jungkook'un böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Onun adına özür dilerim." Elini önemli değil gibisinden salladı ve pansuman süresince konuşmadık.
Okul çıkışında beni kapıda bekliyordu.
Ona görüşmeyelim demiştim!
"Ne oldu?" Elini ensesine attı ve kaşıdı.
"Ceza aldım sanırım." Omuz silktim, bana ne canım.
"Haksız yere birini döversen alırsın tabii." Dişlerini birbirine bastırdı ve kafasını eğdi.
"Ne dersem diyeyim bana inanmayacaksın, değil mi?" Bilmem dercesine kafamı oynattım.
"Ben gidiyorum, bir süre görünme yanımda." Kafa salladı yavaşça ve benim tersim olan istikamete yöneldi.
"Şu çocuk..." Fazla olmaya başlamıştı.
♤
Ehee, Yoongi'ye kızıyorsunuz biliyorum ama ne yapayım; bu fic bu salakla sürecek.
Yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.
Bol Yoonkook'lu günler. 🌹🌹🌹