Michael öldü.
Michael öldü.
Michael öldü.
Michael öldü.
Michael öldü.
O öldü seni kahrolası!
Hepsi senin suçun Frank!
Her şey senin suçun!
Bu sabah onu uyandırmak için odasına girmeye çalıştım.
Kapısı kilitliydi.
Eskiden yaptığım gibi kapıyı kendi yöntemimle açtım.
O öylece yatıyordu.
Yeşil gözleri hafif aralıktı ve ağzında beyaz köpükler vardı.
Buz gibiydi.
Zayıf kolları o kadar beyazdı ki Frank, küçüklüğü aklıma geldi.
Yerde hap kutusu duruyordu.
Yastığının üzerinde hala gözyaşı damlalarının ıslaklığı vardı.
Onu kurtaramadığım için kendimi suçlu hissediyorum.
Bunu benim değil senin hissetmen gerekirdi!
Sen her şeyimi kaybetmeme sebep oldun.
Sana asla sahip olamadım ve şimdi de sahip olduğum her şeyi kaybettim.
Sen suçlusun!
Bunu sen yaptın!
Hem annemin, hem de kardeşimin ölümüne sen sebep oldun!
Daha fazla konuşmanın bir anlamı yok.
Sen suçlusun.
Sen katilsin.
Sen yaptın.
Her şey senin suçun.
Senden nefret ediyorum.
Ama hala sana çok aşığım.
Bana ne yaptın?!
Lütfen dur artık.
Lütfen sadece dur.
Ama durmuyorsun!
Herkese zarar verdin!
Yetmez mi?!
Sıra bana mı gelecek?!
Sana istediğini veremem.
Seni yaptığın her şeye rağmen seviyorum.
Ailemi almış olsan da seni hala seviyorum.
Bencil biri olsan da seni seviyorum.
Rolleri değişme zamanı geldi.
Düşüncesizce davranan biri olsan bile ben sana attığım her adımı çok kez düşündüm.