Gökhan ve Damla işe başlamayı beklediler biraz zaman geçince ilk fırsatta işe girdiler .Herşey çok iyi ilerliyordu .Melis ve Tolga ise iş hayatların da onlar gibi ilerliyordu .Melis ve Tolga'yı sorarsanız Melis şimdi bir Öğretmen Tolga da Mimardı .Herşey böyle güzel ilerlerken Damlanın ve Gökhan'ın büyükleri yanlarından mı uzaklaşıyordu .
O gün evin kapısını açtıkların da ikisini de yerde öylece uzanmış gördüler .Gökhan "Hayırrrrr" dedi Damla mı ? O hıçkırıklara gömüldü ve ikisine öyle büyük sarıldı öyle de içten dediki "uyanın anane,dede biz sizsiz ne yaparız kalkın "dese de ebedi yolculukta yol alıyorlardı. Böyle olamazdı ama ,herkes öylece gidemezdi ,evet yaşlıydılar ama böyle olmamalıydı ,böyle bitmemeliydi.
...
Geçti zaman sonuç felç geçirdikleri öğrenildi . Onlar uğurlandı ,gittiler ,öyle amansız zaman da hiçbirşey diyemeden bize veda ettiler artık...
Mezarlık olaylarından sonra yine yeni bir düzen ile hayata tutunmaya çalışacaklardı ...
Günler ,Günler ,Günler ... geçiyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ışıklı evler...
Short Storybir yaz günü.. şehrin her tarafını geceleyin bembeyaz ışıklar sarmış tüm evlerde yanan o güzel ışıklar ve sokakta öylece yalnız bekleyen 8 yaşındaki bir çocuk. .. bu çocuğun hikayesini bilir misiniz bilmiyorum ama o kendi hikayesini çok iyi bi...