Bölüm 10

767 50 8
                                    

Annemin aniden beni arayıp yarın gel, herkes seni sorup duruyor demesiyle bugün yola çıkıyordum.

Haberi alır almaz evimde artık taşacak duruma gelen kolilere elime geçen her şeyi koymuş ve karşıdaki hurdacıya vermiştim.

Bir de götürecek miyim? Saçmalamayın

Getirdiğim gibi götürecek olduğum bavulumu son bir hamleyle kapatıp Pazartesi yazan anahtarlığı aldım.

Üstüme de iki yıldır giydiğimin aksine farklı bir trençkot giyip içerlerde bir yere diktiğim askılığıma astım.

Bana şans getirmeliydi.

Malum bugün aniden çıkan bir kararla işi bıraktığımı söylemeye gidiyordum.

Son defa geçtiğim peynirci berber o bu şunun önünden geçip kocaman koskocaman bir nefes alıp içeri girdim

"Günaydın Veysi Usta!"

"Geç kaldın Mine? Hayırdır?"

Sesimi dahi çıkarmadım. Malum kara haberi vereceğim az sonra...

"Bi'şey mi oldu kızım?"

Nasıl diyecektim şimdi? Üç yıldır babam, annem, abim hepsi olmuştu. Yeri gelmişti evlerinde kalmıştım. Üstüne bin bir eklemeyle para almıştım.

"Veysi amca şey diyeceğim ben sana"

"Hayır olsun evladım Allah Allah annelerle falan mı ilgili?"

"Yok be amca, öyle değil de.. ben bugün dönüyorum"

Umarım yanlış anlamazdı, umarım...

"E ne güzel işte, ben de kötü bir haber vereceksin sandım yüreğime iniyordu"

Yanımdan kalkıp kasaya doğru ilerlerken durdurdum

"Aslında usta,"

"Git kızım git, kasılmana gerek Yok. Hatta bende sana İki hafta izin"

Derin bir nefes aldım. Bu aralar hep yaptığım gibi

"Ben işten ayrılıyorum Veysi amca"

Boş kasete uzanan eli durmuştu yaşlı adamcağızın. Yüreğine inmeseydi bari!

"Ne saçmalıyorsun Mine?"

"Duydun işte amca, işi bırakıyorum ben. Gidiyorum yani"

"Geri de... dönemeyecek misin?"

Annemden böyle ayrılmamıştım.

"Yok usta, dönmem bir daha. Ama seni görmeye gelirim söz. Hatta haftalarca kalır yine yardımına gelirim"

Ağır ağır kalktı yerinden arkaya gitti. Ya su içecekti, ya nefes alacaktı ama biliyordum ki bana bakmaya dayanamayacaktı

Ve aradan yirmi dakika geçti. Bir kere bile oturmayı düşünmediğim yirmi dakika

"Al şu parayı, sonra da Ne yaparsan.."

"Yok usta Ne p.. teşekkür ederim"

Nasıl baktığını söylememe gerek var mı?

"Anahtarları şöyle koy..."

"Onları sakın ha bırakma. Sen de kalsın. Geleceğin kesin nasıl olsa. Belki dükkanda olmam falan, kapıda kalırsın, olmaz"

Başımı öne eğdim. Gitmek gerçekten çok zordu

Kollarımı iki yana açıp koşarak sarıldım. Az bileydi..

Gözüm yaşlı bir şekilde arkama dahi bakmadan çıktım dükkandan. Manava, peynirciye, hiçbirine elveda demeden hızlı hızlı bir taksi çevirdim.

KasetçiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin