Özel Bölüm #1

612 39 16
                                    

Merhabalar, merhabalar. Bunu karalarken birileri tarafından okunup fark edileceğini hesaba bile katmamıştım ta ki benden özel bölüm isteyen tatlı okurların olduğunu görene dek. Hepinizi yerim.
Mine'nin hikayesi oldukça gelişmeye açık belki son özel bölümümüz olmaz bile..
Keyifle okumanız dileğiyle....

Kafam otobüs camında futbol topu misali sekerken daha ne kadar hızlı vurursam dağıtabileceğimi düşünüyordum. Kafamı... dağıtabileceğimi yani. Ondan bahsediyorum

Mantık çerçevesinden bakmak gerekirse -ki herhangi bir mantıklı açıklamaya sahip olmadığını siz de biliyorsunuz- şu an düşünmem gereken tek şey üç yıl sonra annemi görecek olma gerçeğimdi. Diğer hiçbir şeyin umrumda olmaması da yerinde bir karar olurdu. Eğer ki biraz önce, yaklaşık iki saat kadar, evlenme teklifi aldığımı duymamış olsaydım. Tüm bunlar böyle gerçekleşebilirdi.

Halam, kendisine neden hala akrabalık bağı daha
doğrusu bir bağ içeren ifadeyle seslendiğini bilmiyorum ama kötü bir kadın değildi. Sadece biraz fazla çıkarcı, kendini düşünen, hayat kaydırmaktan hoşlanan, zapt edilemez, şantajdan zevk alan, dedikodunun dibine vurup saçma sapan hurafeler uyduran bir kadındı. Dediğim gibi kötü değildi. Bu özellikleri bir miktar fazlaydı o kadar. Tüm bu sahip oldukları yüzünden yıllarca annemi görememiş ve gereksiz bir şekilde kolinin üstünde uyumak zorunda kalmışsam da ona karşı herhangi bir nefret beslemiyordum çünkü, ölmüştü. Bu onu affetmem için yeterli bir sebepti bana göre. Hatta ölmüş ve daha fazla bu saçmalığı çekmemizi sağlamadığı için iyi bir kadın bile olabilirdi. Tamam olamazmış...

"Ne düşündüğünü söylemek ister misin? Yaklaşık iki buçuk saat falan oluyorda.."

Halamı konu alan kaliteli muhabbetimi yarım saattir söylemek için kıvrandığı soruyla bölmüştü. Asım. Yarım saat bunu sormak için mi bekledin cidden?

"Genelde haberim olmadan aldığım evlilik tekliflerinde böyle oluyorum. Bilirsin hayatımın belirli aralıklarında evlilik teklifi ederler bana"

Kendimden beklenmeyecek agresiflikte bir cevap verip dehşete düşmesini sağlamıştım. Bu onun yarım saat daha sessiz kalmasına yardımcı olurdu. İşte bunlar hep taktik taktik...

"Bak ama ben Veysi amcaya söylemiştim, belki de karşıdaki pastane bile anlamıştır olan biteni"

"Belki de.. Bana söylemen gerekiyordur Asım, emin ol Veysi amca ve akranlarının çok da merak ettiği bir konu değildir"

Otobüs son yirmi dakikası kaldığı ile ilgili bir kaç duyuru yaparken eve nasıl gideceğim, gidince ne yapacağım gibi milyonlarca sorunun üzerine bir de şu yanımda oturan şahsiyeti ne yapacağım şeklinde bir soru peydah olmuştu. Boşa çıkmayan başıma dert açıyorsun Asım...

Muavin iyi ki onları tercih ettiğimize dair bin bir övgüler yağdırıp elli altıncıya döktüğü kolonyadan son kez daha ikram ettiğinde aşığı inmiştim. Pardon, inmişiz..

"Onu bunu boşver de, nerede yeriniz tam olarak, dükkan falan var mı yakınınızda. Hayır eli boş gidilmez şimdi şuradan iki kilo tatlı alalım gel."

Gün içinde defalarca olduğu gibi yine irkildim. Sanki her şey olağan halinde ilerliyormuş gibi davranıyor olması, beni bu zamana kadar düşmediğim dehşete düşürüyordu. Bak, bu yaşananlar normal değil farkında olur musun lütfen? Kırk yıllık evli gibi davranmalar falan, oldu olacak "erken kalkalım evde çoluk çocuk bekler" de de tam olsun ..

Derin, kocaman bir nefes alıp konuşmaya başladım

"An itibariyle sana ayrılan sürenin sonuna geldik. Şu karşıda elimle hala var olup olmadığını bile bilmediğim pansiyonu işaret ettim kalırsın sabahta buradan dönüş için kalan otobüsler var zaten"

KasetçiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin