Paltosunu alıp çıktı bir hışımla. Öyle bir çektiki kapıyı, sinirli olduğu her halinden belliydi. Kapının çarpma şiddeti evi yerinden oynatmıştı. Herkes bu haraketin ardından, sessizliğe bürünmüştü. Ufaklıklar odalarına çıktılar, anne ise öylece bir yere oturdu. Sinirle fırlayan kocasını beklemekteydi. Karşısındaki boş sandalyeye bakıyordu, birden anahtar sesi duyuldu, kapı sessizce açıldı ve gelen evin genç oğluydu. Ceketini asıp annesinin yanına gitti, yinemi dercesine baktı annesine. Kadın başını salladı, çaresiz bir tavırla. Genç annesini öpüp, odasına geçti. Kadın hâlâ beklemekteydi; sinir ile çıkan kocasını. Saatler geçti... sabah olmak üzereydi, kadın yine aynı vaziyette karşındaki boş sandalyeye bakıyordu. O yaşanılanları bir çırpıda hatırlayı verdi. Sorunları neydi? Neden kavga ediyorlardı ki? Aslında tek sorun eskilerdi. O hatırlanmak istemeyen hatıralardı. Sevmiyordu adam onu, zoraki evlenmişti onunla, kadın seviyordu onu, hiç sevilmediğini bilsede. Ve nihayet saba olmuştu, henüz bir gelen yoktu. Uykusuda kaçmıştı zaten kocasının ardından. Sonra ne uykusu geri geldi, nede kocası...
-7-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Kadar Temiz Ol
Randombazen sadece huzur istersin... bazen de bir dost. Hüznü, öfkeyi, mutluluğu, neşeyi birlikte yaşayabilecegin birisini istersin. kimi zaman yanında kimse olmaz, derdini sayfalara dökersin. mutluluğunu onunla yaşar, hayalini onunla kurarsın. öfkeni ona...