SANDIK

4.8K 371 172
                                    

İçeriye girdiğimizde ortam daha şimdiden çok güzel görünüyordu. Adam arkamızdan kapıyı sürgüledi ve bir alarm çaldı. Bu oyunun başladığını işaret ediyor olmalıydı.

"Haydi bakalım gençler. Şimdi ne yapıyoruz?" diyerek alarm sonrası sessizliği bozmaya çalıştı Cenk.

Karşımızda çok da bir seçenek yoktu. Sadece önümüzdeki yoldan ilerleyecektik şimdilik. Taner hepimizin önüne geçti.

"Karşımızdaki yoldan devam edeceğiz arkadaşlar. Fazla da bir seçenek yok zaten değil mi?" diye benim düşüncelerimi düşünüyor gibi konuştu Taner.

Yavaş adımlarla ve meraklı gözlerle etrafımıza bakarak koridor boyunca ilerlemeye başladık. Biraz daha yürüdükten sonra karşımıza bir yol ayrımı çıktı. Daha doğrusu buna bir koridor ayrımı da denilebilirdi bence. İki taraftan birisine gitmemiz gerekiyordu.

"Peki. Ne tarafa gidiyoruz?" diye sordu Dilara.

"Bence sağ tarafa gidelim." diyerek havada asılı kalan sorusuna en azından bir yanıt getirmiş olmuştum.

"Durun." diyen Mert iki tarafın ortasındaki duvarda asılı olan tabelaya yaklaştı.

"Ne oldu?" diye merakını belli etti Elif.

"Baksana. Burada bir tabela var."

Hepimiz tabelaya doğru eğildik. Tabelanın üzerindeki yazıları okumaya çalışıyorduk.

Oyun başlıyor. Şu anda altı kişi olmalısınız. Fakat şu esnadan itibaren üçerli gruplara ayrılıyorsunuz. Üç kişi sağa üç kişi sola gidecek. Eğlence başlıyor.

"Ah, ne de güzel!" diye umursamazca bu tabelanın canını sıktığını belli etti Dilara.

"Peki. Madem öyle, haydi gruplara ayrılalım." diyerek şimdiden önderlik taslamaya başlamıştı Taner. Ama önderlik bile yakışıyordu buna. Aramızda hiç kimsenin bu duruma karşı çıkmamasının sebebi de aramızda en aklı fikri mantıklı olan kişinin Taner olmasından kaynaklanıyordu.

"O zaman kızlar ve erkekler olarak ayrılmayacağız değil mi?" diye korkuyla sordu Dilara. Bu kız her şeyden ne de güzel korkuyordu. Ama yine de içinde bir savaşçı ruhu vardı. Bu yüzden oyunda en çok oyunun tadını çıkaracak olan kişi de oydu sanırım aramızda.

"Öyle olmaz. Erkek de olmalı." diyerek telaşla yanıtladı Mert.

"O zaman haydi karar verin. Bu sıkıcı konuşmayı daha fazla uzatmaya hiç gerek yok." diyerek sinirlendiğimi belli etmeye çalışmıştım.

"O zaman şöyle yapalım. Aramızda en güçlü olan bir erkek en zayıf olan iki kızı alsın. Diğerleri de farklı bir gruba gitsin." diyerek gayet de mantıklı bir cümle kurmuştu Taner. Erkeklerin en güçlüsü ve akıllısı iki tane kızı alınca diğer güçlü kız da iki erkeğin başında olacaktı.

"Ben de katılıyorum. Darılmaca gücenmece olmasına gerek yok." diyerek ben de fikrimi söyledim. Taner ile ben hariç herkes birbirinin gözlerine bakmaya başladı.

"Tamam o zaman. Dilara ve Elif, Taner ile gitsinler. Aramızdaki en akıllı kişi o erkeklerin içinde." diyerek diğerlerinin görüşünü tek bir cümlede toparladı Mert.

"O zaman Dilara, Elif ve Taner ne tarafa gidiyorsunuz? Sağ mı sol mu?" diye grup üyelerinin gözlerinin içine bakarak konuşmuştum.

"Biz sola gidiyoruz." diyerek tepki gösterdi Elif.

"Tamam, o zaman. Biz de Mert, Cenk ve ben sağa gidiyoruz. Belki ileride bir yerde buluşuruz. İyi eğlenceler gençler." diyerek bizimkilere baktım.

OYUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin