Bir gün içerisinde iki tane arkadaşımı birden kaybetmeyi kaldıramazdı kalbim. Dilara karşımızda öylece duruyordu. Cenk, dakikalardır uyandırmaya çalışıyordu.
Kafasına baktığımızda cam parçaları yoktu. Kolundaki cam parçalarını da temizlemiştim ama kan az da olsa gelmeye devam ediyordu.
Tünele göz attığımız zaman cam parçalarının nereden geldiğini görememiştik. Dilara mı kırmıştı? Ama herhangi bir kırılma sesi duymamıştık. Yukarıdan öylece düşmüşlerdi.
"Ona bir şey olmayacak."
Cenk bunları söylerken bir taraftan Dilara'nın saçlarını okşuyordu.
O sırada Dilara kıpırdanmaya başladı. "Yaşıyor." diye geçirdim içimden. Dualarımın kabul olması beni sevindirmişti. Büyük adımlarla koltuğa doğru yaklaştım.
"Dilara."
Konuşurken en sonunda sesim kısılmıştı. Bir taraftan da saçlarını okşuyordum kızın.
Yavaşça hareket ederek eliyle gözlerini ovdu. Hareket etmeye başlayınca elimi saçlarından çektim.
"İyi misin?"
Arkadan yavaşça yaklaşarak sormuştu bu soruyu Elif. Sesi ürkek çıkmıştı. Ancak bir o kadar da üzgün gibiydi. Hepimiz üzülmüştük ve ürkmüştük. Fakat bunun çok daha fazlasını hissetmiş olmaydı Elif. Çünkü o çok hassas bir kızdı. Sevdiği kişi gözlerinin önünde ölmüştü ve şimdi sevdiği bir diğer kişi de ölümden dönmüştü belki de.
Dilara gülerek cevap verdi.
"İyiyim."
"Ne oldu orada?"
Taner başını hafif öne eğerek sormuştu soruyu. Şoktan olacak olmalı ki karnının acısını hissetmiyor gibi görünüyordu. Eli artık karnında değildi ve yüzü daha canlı ama korkmuş görünüyordu.
"Bilemiyorum, bir anda üzerimden cam parçaları geldi."
Cümlesini söylerken aklına kollarındaki cam kesikleri gelmiş olacak ki kollarına doğru bakarak yüzünü ekşitti.
"Tamam, ben şimdi onlara bir şeyler yaparım."
Cümlemi bitirir bitirmez Dilara'nın yanına gittim ve onu cam parçaları ile dolu koltuktan kaldırmaya çalıştım. Yavaşça kalktı ve yere oturdu. Fazlalık olarak yanımıza aldığımız tişörtlerden birisini daha yırttık ve Dilara'nın kollarındaki kesikleri tişört parçalarıyla kapattım.
"Haydi, gidelim." dedim yüzümü biraz da olsa gülümsemeye zorlayarak.
"Koridorda öylece yürüyecek miyiz?"
Cenk konuşurken yüzü bıkkın görünüyordu. Gözleri artık kapanmaya yakın gibiydi. Ama kendini, gözlerini kapatmamak için zorladığı oldukça ortadaydı.
"Yapacak daha iyi bir fikrin varsa onu söyle Cenk."
Taner, Cenk'e umursamazca bakarak durumun ciddiyetini anlatmaya çalışırcasına konuşmuştu.
Cenk, sanki karşısında kendisine kaldır elleri diyen bir polis varmış gibi ellerini havaya kaldırarak konuşmaya başladı.
"Tamam, dostum. Tamam."
Dilara'yı elinden tutarak ayağa kaldırdım. Daha iyi görünüyordu. Yürümesini engelleyecek bir durum yoktu.
Odanın soğuk bir rüzgar esiyormuş gibi verdiği hisle birlikte dışarı çıktık. Koridor tıpkı az önce olduğu gibi sessizdi. Duvarlar boyunca bordo kapılar vardı. İçinde olanları az çok bildiğimiz için kapıları açmakla vakit geçirmiyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
Mystery / ThrillerSadece oyun sandığınız şey bir gerçekse? Katil sandığınız kişi de aslında bir kurbansa? Katil kim? Sırada kim var? ﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏﹏ ▶Bir yalanın içinde yürüyoruz. ♔Kapak Tasarımı : @leticiamodi ♔