five

275 36 49
                                    

Beckendorf bizi gördüğüne Silena'dan daha az şaşırmıştı.

Salona geçmemizi söyleyip bize içecek isteyip istemediğimizi sordu. Ben kibarca reddettikten sonra Luke hikâyemizi anlatmaya başladı. Beklediğimin tam aksine Luke ve Beckendorf olması gerekenden fazla iyi anlaşıyordu. Silena'nın öfkeli bakışlarına bakılırsa da bu ilk karşılaşmaları değildi.

Sonunda gerginliği azaltmak için Silena'dan temiz kıyafetler istedim. Silena da memnuniyetle beni iç odalardan birine götürdü. Ben yatağında otururken o da dolabını açtı ve bana göre kıyafetler çıkartmaya başladı.

"Luke ve Beckendorf ne zamandır böyle yakınlar?" diyerek Silena'nın bana attığı siyah sporcu atletine baktım.

"Charlie ve Luke kampta da sık sık konuşurdu, yakın olmasalar da diğer kulübe liderlerinden daha samimiydiler. Gerçi Charlie harika biriydi, kampta herkesle konuşur ve ilgilenirdi." İç çektiğinde kamptaki eski günleri özlediğini anladım. "Birkaç ay önce Elysium'da işler ters gitmeye başladığında buradaki melezler olarak bir güvenli bölge oluşturduk. Melez olmayanları da alıyorduk ama onlar genelde buraya gelemeden Tartarus'u boyluyordu. Luke da buraya geldi ve herkesten özür diledi. Oylama yaptık ama çoğunluk oyunu gitmesinden yana kullandı. Sadece Charlie ve birkaç kişi kalmasını istedi ama dikkate alınmadılar."

"Sen de gitmesini istedin,"diyerek tahminde bulundum. Silena elindeki şortla olduğu yerde durdu. "O hayatımı mahvetti. Başka ne yapacaktım ki? Hiçbir şey olmamış gibi onu affedecek miydim?" "

Yerimden kalkıp Silena'nın yanına gittim ve ellerini tuttum. "Anlıyorum Silena, sorun değil." dedim ve gülümsedim. Silena yatağa oturup bana baktı. "Ondan onca şeye rağmen hoşlanıyorsun, değil mi?"

"Hayır! Ben bir Artemis Avcısıyım Silena." diyerek ellerimi çektim. Silena gülüp yerdeki döşemelere baktı. "Ben Afrodit'in kızıyım Thalia, anlamayacağımı sanıyorsun."

"Ona ne güveniyorum ne de ondan hoşlanıyorum. Sadece yolu bulmamda bana yardım ediyor, o kadar." Silena dudaklarını birbirine bastırdı ama Tanrılara şükürler olsun ki konuya devam etmedi.

"Senin giyebileceğin elimde tek bu var," diyerek elindeki şortu kaldırdı. Şortlardan nefret ederdim ve rengi de sanki beni daha da sinir edercesine açık maviydi. Şortlar aşırı rahatsız ve kısa oluyorlardı. Üstelik dövüşürken yaralanmak da daha kolay oluyordu. "Orada bu halde uyum sağlayamazsın." diye eklemede bulundu Silena.

Üzerime baktım. Eski kamuflaj pantolonu ve siyah deri ceketim vardı, ceketin içindeyse yine Avcıların kamuflaj tişörtü vardı. Oflayarak Silena'nın elindeki şortu ve siyah atleti aldım. "Ama ceketimi bırakmam." dedim ve banyoya girdim.

Salona döndüğümde sadece Luke vardı ve bir dergi okuyordu. Beni görünce oturduğu koltuktan doğruldu ve gözleri kocaman açıldı.

Elimi ceketimin cebine sokup kaşlarımı çatarak ona baktım. "Hadi durma, söyle."

"Sen şortlardan nefret edersin," diyerek elini saçlarında dolaştırdı. "Onların her zaman rahatsız ve dövüşürken yaralanmayı kolaylaştırdığını söylersin."

Hatırladığı şey karşısında dilim tutulsa da çaktırmadım ve karşısındaki koltuğa oturdum. "Beckendorf nerede?"

"Bize silah bulmaya gitti." diyerek başıyla alt kata inen merdivenleri işaret etti. Başka bir şey söylemeden onu inceledim. Üzerindeki eski kıyafetler gitmişti, onların yerine siyah bir gömlekle siyah bir pantolon vardı. İçimden tekrar Silena'nın giysi zevkine küfrettim.

elysium | thalukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin