Melezlerden biri Luke'u arkamdan çekip boğazına kılıcını dayadı. Luke'un yüzü gerilse de ters bir hareket yapmadı. "Hadi ama Lee, benim onlardan olmadığımı biliyorsun."
"Hain olduğunu biliyorum." diyerek Lee elindeki yayın ucunu Luke'un burnuna doğrulttu. "Senin yüzünden kampta birçok kişinin zarar gördüğünü biliyorum."
"Bunu konuşmuştuk," dedi Luke dişlerini sıkarak. "Kronos'un etkisindeyken yaptıklarım yüzünden defalarca özür diledim."
"Biz de seni affetmedik."
"Bu zamana kadar buraya sizden bir şey istemeye hiç gelmedim, eğer Thalia'nın ihtiyacı olmasaydı gelmezdim de. Lütfen Lee, gitmemize izin ver." diyerek Luke gözlerini kocaman açtı ve kaşlarını kaldırdı. Bu hareketi çok iyi biliyordum, çocukken Luke'u bir şeye ikna edeceğimde ben de onu kullanırdım.
Lee hareketten pek etkilenmişe benzemiyordu ama yine de bana dönüp sordu. "Ona güveniyor musun?"
Güvenmiyordum. Ama Lee'ye bunu söylersem Lee'nin gitmemize izin vereceğini de sanmıyordum. Bu yüzden yalan söyledim. "Ona güveniyorum."
Lee başını sallayıp Luke'un boğazına kılıç dayayan çocuğa işaret etti ve çocuk bıçağı indirdi. Lee bana döndü. "Gidebilirsiniz."
-
"Bana güvendiğini bilmiyordum,"dediğinde başımı yerden kaldırıp Luke'a baktım. "Güvenmiyorum."
"Yalan mı söyledin?"diyerek olduğu yerde durdu. "Aman Tanrılarım, Thalia Grace Elysium'da yalan söyledi. Sanırım gerçekten dünyanın sonu geldi." diyerek güldü. Koluna bir tane vurdum ama ben de gülmeye başlamıştım.
Kısa süre yürüdükten sonra bir parka geldik, içimden bir ses silahları buradan almayacağımızı söylüyordu.
Luke bir banka oturmamı işaret etti ve biraz ilerideki bir karavana doğru yürüdü. Birkaç dakika içinde iki külahla yanıma geldi. Dondurma külahlarından birini bana uzatıp gülümsedi. "Tam sevdiğin gibi, vişne ve çikolatalı.""Silah olarak dondurma mı aldık?"
Luke gözlerini kısıp bana baktı. "Biraz önce espri mi yaptın sen?"
"Espri falan yapmadım." diyerek elindeki külahı aldım.
Luke kendi dondurmasından bir lokma alıp konuştu. "Silah alma kısmı biraz sorunlu olabilir o yüzden sana Elysium'un güzel yanlarını göstermek istedim. Bedava dondurma!"
Ona gülümseyip dondurmamı yemeye koyuldum. O sırada gözüm kırmızıya boyanmış gökyüzüne kaydı. "Burada güneşin hiç batmadığını sanırdım."
Luke hüzünlü bir sesle cevapladı. "Öyleydi, ta ki insanlar Tartarus'a düşene kadar."
-
Silahları alacağımız eve gelene kadar hiç konuşmadık. Güneş battığı için bu iyi bir seçimdi. Karanlık sokaklardan her an biri ya da bir şey çıkacakmış gibi tedirginlikle Luke'a bakıyordum. İçimden bir ses şiddetle ona güvenmemi söylüyordu diğer ses ise onun yaptıklarını hatırlatıyordu.
Silah alacağımız evin önüne geldiğimizde şoka girdim. Her zaman silah alacağımız yerin depo tipli olduğunu düşünmüştüm ama burası tamamen evdi. Hatta şık bile sayılırdı.
Luke sessizce bir küfür edip huzursuzca nefes alıp verdi ve kapıyı çaldı. Neden bu kadar tedirgin olduğunu anlayamamıştım. Ancak kapı açıldığında nedenini anladım.
Silena Beauregard kapıda duruyordu. Luke'u gördüğünde yüzünü bir tiksinme ifadesi aldı ama sonra beni görünce kaşlarını kaldırdı. Luke'a görmezden gelerek direk benimle konuştu. "Aman Tanrılarım, Thalia, ne oldu?"
"Ben... Buraya kendim geldim aslında. Nico burayı kontrol etmem için beni öldürdü." diyerek dudaklarımı birbirine bastırdım. Luke dikkat çekmek istediğini belirtircesine önüme geçti. "Kutsanmışlar Adaları'na gitmesi gerekiyor ama silaha ihtiyacımız var."
"Sizin mi? Thalia ona nasıl güvenirsin?" diyerek Luke'u yolumdan ittirdi. Luke sıkılmışçasına ofladı. "Fazla zamanımız yok Silena, Beckendorf evde mi?"
Bu sorusunun saçma olduğunu üçümüz de biliyorduk. Elysium bu kadar tehlikeliyken kimse gece dışarı çıkmayı göze alamazdı.
Silena kapıdan çekilip girmemize izin verdi. Önce Luke içeri girdi, ben içeri gireceğim sırada Silena kolumdan tuttu ve kulağıma fısıldadı. "Ben yerinde olsam ona güvenmezdim."
"Zaten güvenmiyorum." dedim ama sesim beklediğimden yüksek çıkmıştı. Luke olduğu yerde durup bana baktı. Mavi gözleri kırgınlıkla beni süzdü sonra önüne dönüp yoluna devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elysium | thaluke
FanfictionHayaletim Nereye gittin? Önceden olduğun ruha ne oldu? Ulaşamayacağım bir şey arıyorum Benim için iyi olmadığını söyledin Çünkü ben hep senin peşindeyim Ve yemin ederim sen beni bıraktığında senden nefret etsem de Yine de hoşuma gidiyor