twenty eight

104 8 0
                                    

Luke markete girdiğinde kasiyere bir bakış atıp yiyeceklerin olduğu rafa gitti. İhtiyacı olanları sırasıyla sepete doldurduktan sonra sıraya geçti. Öndeki adam siparişini poşete doldururken gülümseyerek kendi siparişini beklermiş gibi yanına yaklaştı. Elini usulca cebine sokup cüzdanı aşırdıktan sonra aldıklarının ücretini ödeyip sırıtarak marketten çıktı. 

Kapıdan çıktığında az kalsın bir kızla çarpışacaktı. "Ne yaptığını gördüm."

Luke gerileyip gözlerini kıstı. "Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Çekil önümden."

"O adamın cüzdanını çaldın."

Luke ağzını açıp kapadı. "Hayır."

"Evet." Kız gülümsedi. "Berbat bir yalancısın."

Luke iç çekti. Kız iyice sinirlerini bozmaya başlamıştı. "Ne istiyorsun? Beni tutuklatmak mı?"

"Onları benimle paylaşmanı." Luke kızı süzdü. Üzerinde siyah yırtık bir pantolonla siyah bir tişört vardı. Üzerindeki ceketin bir kısmı parçalanmış ve tozlar içinde kalmıştı. "Sen... Evsizsin."

"Evim var." dedi kız soğuk bir tavırla.

Luke kızın gözlerine baktı. İç çekip başını salladı. "Benim de var. Ama annem... Oradan ayrılmam gerekiyordu."

"Senin de mi?" Kız bu sefer Luke'a daha farklı bakmaya başladı. Tereddütle elini uzattı. "Ben Thalia."

Luke bir an bir keçi melemesi duyar gibi oldu ancak aldırmadan kızın uzattığı eli sıkmaya karar verdi. "Luke. Luke Castellan."

-

Luke kapının sertçe çarpılmasıyla uykusundan sıçradı. Çarpan oğlan çıkardığı gürültüye şaşırarak arkasındaki kapıya baktı. Ardından ona dönüp Luke'u görünce gözleri kısıldı. "Sen kız kardeşimi kaçırdın."

"Ne?" Luke daha önce birçok şeyle suçlanmıştı ama kimsenin kız kardeşini kaçırmadığına emindi. 

"Artemis'i kaçırmıştın." dediğinde Luke'un gözleri büyüdü. Bu oydu. Luke'un ilk şaşkınlık dalgasından sonra Apollon'un bu halini fark edince dudaklarını birbirine bastırdı. "Ah doğru. Sende yemeği fazla kaçırmışsın."

Apollon bir göbeğine bir de yargılarcasına ona baktı. "Ölüp diriliyor ama hala saygısız. İnanılmaz." Apollon başını iki yana sallayıp Luke'un önündeki sedyeye yaklaştı. "Jason..."

Luke dalga geçmeyi kesip ayağa kalktı. "Bunu ona baban yaptı."

"Babam bir çok şey yapar." Apollon sargılar içinde yatan Jason'a baktı. Yanıklar içindeki bedeni sargılarla kaplanmıştı, her saat başı nektar içirilmesinin yanında ölümlü tıp malzemeleri de kullanılarak iyileştirilmeye çalışılıyordu ancak bir türlü gelişme olmuyordu. "Jason... Jason babama karşı beni savunan tek kişiydi. Artemis bile o anda babamın önüne dikilmeye cesaret edememişti ama o etmişti." Apollon burnunu çekti. Neden dışından konuştuğunu bilmiyordu ama bu onu rahatlatıyordu. "Los Angeles'ta Caligula ile savaşırken bize yardım etmişti. Onun yardımı olmadan sağ çıkamazdık. O görevde az kalsın ölüyordu ama yine de bizimle devam etmek için ısrar etmişti. Piper... Piper onu kalmaya ikna etmişti." Apollon eliyle Jason'ın sarı saçlarını okşadı. "Keşke bizimle gelmiş olsaydı."

"Neden buradasın Apollon?" Luke onu süzdü. "Tekrar tanrı olmak için bir görevin var sanıyordum."

"Jason'ı görmem gerekiyordu."

"Tanrı olmayı Jason için mi erteledin?" Luke kaşlarını kaldırdı.

Apollon yatakta yatan Jason'a baktı. "İnsan olmayı unutmamaya çalışıyorum."

-

Thalia gelen adım sesleriyle irkildi. Son günlerde Percy'nin ona yaptıklarından sonra daha gergin ve paranoyak hissetmeye başlamıştı. Başı artık her gün zonkluyor, sürekli soğuktan titriyordu. Percy'nin onu delirtmeye çalıştığını biliyordu, ona teslim olmayacaktı.

Parmaklılar açıldığında Percy içeri girdi. Normalde alaycı olan yüzü bu sefer dalgın ve huzursuz gözüküyordu. Ten rengi solmuş, onu sağlıksız gösteriyordu. Thalia içindeki kötü ruhun Percy'nin bedenine nasıl etki ettiğini merak etti. 

"Bugün nasılsın Thals." Percy sesini alaycı çıkarmak istemişti ama Thalia bir şekilde sesindeki titremeyi fark etti. Percy gülümseyip elindeki siyah kanla dolu şırıngayı Thalia'nın koluna enjekte etti. "Çok yakında sen de benim gibi mükemmel olacaksın."

"Şuanda o kadar mükemmel görünmüyorsun."

Percy nefretle gözlerini kısıyordu ki Thalia kan kusmaya başladı. Tenine Percy'nin kanı girdiği anda adeta bedenindeki taze kan kendini dışarı atıyordu. Percy'nin ifadesi bir an değişti. "Thalia?" dedi yumuşak bir sesle.

Thalia başını kaldırırken Percy gözlerini kırpıştırıp kaşını çattı. "Yarın aynı saatte." dedi soğuk bir sesle ve gitti.

-

Percy yolda kimse ile konuşmamaya çalışarak hızla odasına gidip aynanın karşısına geçti. Aynada solmuş yansımasına baktı. Başta hiçbir şey olmuyor gibiydi ancak aynadaki ifade yavaşça değişti. "Kontrolü kaybediyorsun." dedi Percy'nin aynadaki görüntüsü.

"Hayır!" diye bağırdı Percy. "Sen benimsin. Bu beden artık benim."

"Seni yeneceğim." Aynadaki Percy gülümsedi. "Yapacağım son şey olsa da seni yeneceğim." 


elysium | thalukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin