Çaresizlik,endişe ve en çokta nefret duygusunu iliklerine kadar hissediyordu genç kız... Karşısında savunmasızca yatarak kendisinden yardım isteyen bu adama boş boş bakıyordu. Kendisine bunca şeyi yaptıktan sonra ve en önemlisi de gençliğini, hayallerini acımasızca yok ettikten sonra nasıl yardım isteyecek yüzü buluyordu? Ama siz bide gelin bunu Berfinin melek gibi kalbine anlatın. Zaten başına ne geldiyse hep bu iyi niyetinden dolayı gelmişti. Baranı sevmiyordu. Hatta ondan artık nefret bile etmiyordu. Çünkü nefret etmek az kalırdı. Henüz bu adam için bir sıfat bulamamıştı. Berfin etrafına boş boş bakınmaya devam ederken Baranın öksürmesi iyice hızlanmıştı. Bunu pek takmıyordu. Ancak Baranın ağzından kan geldiğini görünce artık bir şeyler yapması gerektiğini anladı. Ali Berfinin Baranı iyileştirebilmesi için çok uygun bir ortam hazırlatmıştı. Her şey hazırdı. Tek sorun Berfindi. Neredeyse yarım saattir hiç bir şey yapmadan Barana bakıyordu. Berfin bir doktor değildi. Ayrıca daha lisedeyken okuldan alındığından dolayı pek bir şey de bilmiyordu. Baranın durumu iyice kötüye gidiyordu. Baran artık hızlı hızlı nefes alıp veriyor arada bir de kan kustuktan sonra öksürük krizlerine giriyordu. Genç kız Barandan ne kadar nefret etsede böyle durumlarda hiç de gaddar olamıyordu. Yine iyi kalbine uyup yardım edecekti celladına... Zaten lisedeyken özel olarak doktorluk derslerine girmişti. Hemde ailesinden gizlice... En azından bir deneyiminin olmasını istemişti o zamanlarda
Ama hiç birini ameliyat etmemişti. Deneyecekti kendisini, hem Baranda ona dene demişti. Sağındaki mavi örtülü masadan kurşunun olduğu bölgeyi uyuşturmak için bir iğne aldı. Elleri titriyordu fakat o buna aldırmadan yaptığı işe odaklanmıştı. Tam tamına bir saat geçmişti ve Berfin sonunda kurşunu çıkartıp, yarayı kapatmayı başarmıştı. Son olarak sargı bezleriyle yarayı sardı. Ardındanda koşarak odadan çıktı. Biraz nefes almaya ihtiyacı vardı. Hala nasıl böyle bir şey yapabildiğini düşünüyordu. Baştada söylediği gibi denemişti ve başarmıştı. Lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Sonrada mutfağa girdi. Berfin yemek yapmayı severdi. Aynı annesi gibi çok lezzetli yemekler yapabilirdi. Öncelikle mutfak sandalyelerinden birini çekerek masaya oturdu. Akşam yemeği için neler yapabileceğini düşündü. On beş dakika içinde düşünceleriyle iyice boğuşmuştu. En sonunda tavuk suyuna çorba, pirinç pilavı ve çoban salatası yapmaya karar verdi. Tatlı olarak da ıslak kek yapmayı düşünürken karnı guruldadı. Buna güldükten sonra kollarını sıvadı ve şarkı mırıldanarak yemekleri yapmaya başladı. Kendini yemek yaptırmaya o kadar çok kaptırmıştı ki yaklaşık iki saatin geçtiğinin farkına bile varamamıştı. Berfin mutfaktaki işini tamamladığı için biraz dinlendi. Ancak içeridekilerin aç olabileceği düşüncesiyle masayı kurmaya başladı. Ali ve yanındaki adamlar masadaki yemekleri afiyetle yiyip gitmişlerdi. Birtek Ali kalmıştı zaten o da kapıdaki korumaları uyarmakla meşguldü. Berfin Baranın uyanmış olabileceğini düşündüğü için bir tepsiye Baran için yemekleri koydu. Bir bardak su ve ağrı kesici almayıda unutmadı. Merdivenleri çıkarken kalbi güm güm atıyordu. Kapının önüne geldiğinde önce derin bir nefes aldı. Kapı kulpunu çok yavaş bir biçimde aşağıya indirdi. Odanın içini birtek komidindeki gece lambası aydınlatıyordu. Berfin odanın ışığını açmak için yeltendiğinde Baranın bitkin sesini duydu:
-Açma
Berfin önce kısa süreli bir şok geçirdi ama kendisine gelmesi uzun sürmedi. Baranın sesinden anladığı kadarıyla onu uğraştırmasını istemeyen bir ses tonuydu. Yavaş adımlarla Baranın yanına gitti. Tepsiyi komidine bıraktı. Odanın içinde sadece birbirlerini görebiliyorlardı. Zaten lambada birtek yatağı aydınlatıyordu. Berfin Baranın doğrulmasına yardım etti. Arkasınada iki tane yastığı yerleştirerek yaslanmasını sağladı. Kendiside yatağın ucuna oturdu. Komidindeki tepsiyi aldı. Fakat elleri titriyordu. Baran Berfinin titreyen ellerini tuttu ve:
-Korkma dedi. Berfin başını onaylarcasına salladı ama hala korkuyordu. Ne de olsa bu adamın sağı solu belli olmazdı. Kısa süre içinde Berfinin elleri titremeyi kesmişti. Berfin sıcak olan çorbaya her kaşığı daldırdığında önce üflüyor sonra da Baranın ağzına getiriyordu. Baranda Berfinin her hareketini dikkatlice izliyordu. Diğer yemeklerde bittiğinde Berfin ağrı kesiciyi o narin elleriyle Barana uzattı. Ancak Baran eline almak yerine ağzını açtı. Berfin bir süre durduktan sonra ağrı kesiciyi Baranın ağzına yavaşça bıraktı. Suyuda içirdikten sonra tepsiyi alarak odadan çıkacaktı ki Baran Berfine:
-Teşekkür ederim diyerek Berfinin olduğu yere çivilenmesini sağlamıştı. Berfin olduğu yerde silkelenerek tekrar gitmeye yeltendiğinde Baran bu defa da Berfinin kolunu tuttu ve kendisine çevirdi. Berfin bu ani dönüşle elindeki tepsiyi yere düşürmüştü. E tabi ki bunun üstünede çığlık atmıştı. Berfin çığlık atarken gözlerini kapattığı için neler olduğunu kestiremiyordu. Gözlerini açmasıyla Baranın dudaklarını kendi dudaklarında hissetmesi bir olmuştu. Genç kızın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bu adamdan iğreniyordu. İtmeye yelteneceği sırada Baran kendiliginden ayrıldı ve kısık bir sesle konuştu:
-Çok teşekkür ederim Berfin ve otel odası için özür di... Baranın sözünü Berfin sert bir şekilde bölmüştü:
-Ben alıştım. Sen bugün böylesin yarın kim bilir neye dönüşürsün. Bari yakın bir zamanda öldürde kurtulayım sendende bu hayattanda şimdi diyeceğin bir şey yoksa ben buraları temizlemek için bir şeyler getirmeye gidiyorum ağam son kelimeyi bastırarak söylemişti genç kız... Baran Berfin gittikten sonra yine o duyguyu hissetti. ... PİŞMANLIK...
Arkadaşlar geçtiğimiz hafta içinde kitabımı beğenmemeye başlamıştım. Ancak Melsuu adındaki harika bir yazar bana silmememi söylediği rakam için devam etmeye karar verdim. Birde sizce bir bölüm kaç kelime olmalı yorumlara yazarsanız sevinirim.
Hep mutlu kalın...
Polyanna33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel
General Fiction-Berfin bak ben bunu isteyerek yapmadım. Özür dilerim. Beni affedebilecek misin? +Peki ya sen Baran ağa sen benim çocuğumu geri getirebilecek misin?