4

1.1K 91 13
                                    

"Cemre 1-6 bugün sende. Beril 6-12 arası da senin. Adem 13-20 senden sorulur. Tuna ve Tuba 20-30 la ilgilensin."

Başımı onaylarcasına salladıktan sonra kıyafetimin düzgünlüğünü kontrol ettim.

"Kolay gelsin arkadaşlar."

Garson şefine herkes teşekkür ettikten sonra bir vardiya daha başlamıştı.

Çalıştığım yer elit bir mekan olduğundan gelen insanlar çoğunlukla sorun çıkarmayan tiplerdi. Ama arada bir benim masama oturmuş olan sabahımı zehir etmeye yeminli kalabalık ergen arkadaş grupları da olabiliyordu tabii.

Yüzümde sahte olmadığına inandığım bir gülümsemeyle hoşgeldiniz dedikten sonra menüleri masaya bırakıp ve kenarda beklemeye başladım.

Dört erkek iki kızdan oluşan bu gruptaki çoğu kişi büyük ihtimal benim yaşlarımdaydı.

İnsanları dıştan yargılamayı sevmezdim ama bazı durumlarda öyle kişiler olur ki karşındaki insan cidden o tiptir.

Mesela şu köşede oturan çocuğun bir BMW sürdüğüne her iddiasına varım.

Yüzündeki o sırıtma ve beni çekinmeden kesmesine bakacak olursak iki saniye sonra bileğindeki Rolex saatini göstermek için beni yanına çağıracak.

Veeeeeeee...

"Bir bakar mısın?"

Kibarlıktan tamamen uzak bir şekilde beni yanına çağırdığında gülümsememi bozmadan ona yaklaştım.

"Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Burada en çok ne tercih edilir?"

Sadece kahvaltı yapacaksın gerizekalı.

"Köy kahvaltısını tercih edebilirsiniz. Her şey tamamen taze ve organik olarak günübirlik çiftliklerimizden getiriliyor."

"Doğal diyorsun."

Gülümsedim.

"Aynen."

"Sana güveniyorum o zaman."

Sanki güvenine çok ihtiyacım var.

"Mert kıza yürümeyi bıraksan abi keşke."

Başta oturan çocuğun dediği şeyden sonra Mert denilen şahıs pişkin pişkin gülümseyip omuz silkti.

"Sanane olum."

Hiçbir şey duymuyormuş gibi davranıp kenardan kenardan 8 numaraya yeni oturan müşterilerin yanına gittim.

Salak erkeklere katlanamazdım ama işimden de kovulamazdım.

Masaya oturan ailenin siparişlerini beş dakika içinde alıp diğer masaya geri döndüm.

Garson olup herkese saygılı davranmak zorunda olmaktan nefret ediyordum.

Ama maaşım iyiydi.
Sigortam vardı.
Keyfim de yerinde.
Yani en azından okul açılana kadar katlanacağız.

.
.
.

Anahtarımla bir hırsızın halletmesi üç dakikayı bile bulmayacağı kapıyı açıp daireme girdiğimde çantamı koltuğa fırlattım ve yatak odasına ilerledim.

Tüm günün en büyük savaşçısı kesinlikle ayak tabanlarımdı. Üstümü hızlıca çıkarıp pijamalarımı giydikten sonra mutfağa gidip kettla su koydum. Fakir bir öğrenci olarak yiyeceğim şey genelde makarna oluyordı

Nefes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin