Elimdeki su bardağını bırakıp yerdeki çöplük arasında kendime yol bulmayı başararak salondaki koltuğa ulaştım.
Son iki gündür iyi bir psikolojide olduğum söylenemezdi.
"Beril salonu oksijensiz ortamda türeyen bakteriler sarmış, kızım ben yatak odanda nefes alabiliyorum ama senin burada geçirdiğin her saniye bir beyin hücren daha intihar ediyor. Farkındasın inşallah?"
Klimayı kapayıp camları açmaya yönelen Cenk'i durdurmadım. Haklıydı. Odayı bok götürüyordu.
Oflayarak koltuğun üstünde tepindim. Eylül'ün üçünde olmamıza rağmen saçma sapan bir sıcaklık varken yaşamak için sebep bulamıyordum.
"Oflayıp durma aq. İki gündür bir malsın zaten."
"Kes. Evet malım."
Evet, gerçekten maldım. Neden öyle bir cümle kurup her şeyi mahvetmiştim ki?
Çünkü hayatıma olması gerektiğinden fazla karışıyordu.
Tuğrul benimle yatıyordu. Karışmaya hakkı yok mu gerçekten? Beni ne olarak görürse görsün, başka erkeklerin bana o gözle bakmasını dert etme hakkı yok mu?
Cenk'in öyle bir erkek olmadığını biliyorum. Ondan öte hayatımın sonuna kadar Tuğrul ile mi kalacağımı sanıyorsun? Veya daha da güzel bir soru: Tuğrul hep benimle mi kalacak?
Yutkundum ve bir anda yüzüme çarpan gerçekle kalakaldım.
Tuğrul hep benimle kalmayacak.
Hayır.
Belki gün gelecek ve Tuğrul'un düğününde masada oturmuş , imzayı atmasını izleyeceğim. Başka bir kadının gözlerine mutlulukla bakmasını. Başka bir kadına bana dokunduğu gibi dokunmasını, veya benden çok daha özel dokunmasını.
Hayır.
İstemiyorum.
"Beril, iyi misin?"
Omzumu kavrayan el ile önümdeki masaya odaklanmaktan bulanmış gözlerimi sildim ve kafamı Cenk'e döndürdüm.
"İyiyim."
Değilim.
.
.
.
Önümdeki manzaraya bakıyorum da... Kendimi şuan burada bulmak aslında beklediğim bir şeydi. Hareketlerimi kontrol edebilme yetim, git gide yok oluyordu çünkü.
Yoksa şuan Tuğrul'un salonunda İstanbul'u izleyip onu bekliyor olamazdım. Bunu yapamazdım, gururum izin vermezdi.
Ama şuan tam olarak deri koltuğun ortasına oturmuş dirseklerimi dizlerime, başımı da avuçlarıma yaslamış duruyordum.
Sabah aklıma giren düşüncelerden sonra yapamamıştım işte. O evde boş boş oturup Tuğrul'un akşam kolunda başka bir kızla gelme ihtimalinin olması beni çıldırtmıştı.
Tuğrul'un öyle biri olmadığını biliyordum ama yine de... İşte.
İhtimaller her zaman vardır.
Tüm daireyi kapıdan gelen ses doldurduğunda Tuğrul'un geldiğini anlamam ile yutkundum.
Sertçe kapanan kapı ve fırlattığı ceketinin sesi ile düşünecek olursak sinirli gibiydi.
"Hiç derdim tasam yok bir de sizin geri zekalılıklarınızla uğraşacağım. Böyle bir şey ol-"
Kendi kendine konuşurken gözleri bana takıldığı saniye sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes
Teen FictionKendimi denizin bana açtığı huzur dolu kollarına bırakırken her şeyden kurtulmanın verdiği üstün mutluluk etrafımı sarmıştı bile. Bitiyordu. Gerçekten bitiyordu.