6.BÖLÜM

14K 672 18
                                    

Maya'ya baktığımda napıcaz dercesine bana, Atlas ise ağzı yarım metre açılmış bir şekilde karşımızdakilere bakıyorlardı. Maya'ya bakıp bilmiyorum anlamında dudak büzdüm 20 kişiye 3 kişi napabiliriz ki?
"Dövebilirmiyiz sence kanka?"
"Bilmiyorum sopalar ve adamların böyle zebellah gibi olması beni düşündürüyor" dedim açıkça
"Benim bildiğim Bela Melekler kaçmaz" diye araya girdi Atlas demek ki bizi dinliyordu
"Kaçmayacağız zaten" diye çıkıştım "Gerekirse dayak yeriz ama kaçmayız" diye cümlemi tamamladı Maya. Atlasta kafasını sallayıp elindeki hırkasını kenara fırlattı, bizde kaykaylarımızı kenara doğru ittik.
"Vay vay birileri kavga etmeyi düşünüyor galiba" dedi Çınar
"Senin gibi kaçıp adam toplayacağımıza senin yapamadığın adamlığı yapıp dövüşeceğiz"
"Şimdi sen bana laf mı soktun yani?"
"Nasıl anlarsan" dedim
"O zaman marifetlerinizi görelim bakalım" diye araya girdi Selim. Onun bu lafıyla adamları etrafımızda çember oluşturdu bizde onlara karşılık sırtsırta dayandık. Maya ile ben neyse de umarım Atlas dövüşmeyi biliyordur.
"Atlas dövüşmeyi biliyosun demi?"
"Sen kendine bak beni merak etme" dedi inşallah kendine güvendiğin kadar varsındır. Okul daha tam dağılmadığı için bazıları durmuş bizi izliyordu. Adamlar üzerimize gelmeye başladı, birinin bana doğru savuduğu sopayı yakalayıp kendime doğru çektim sopayı çok sıkı tuttuğu için o da eğildi ayağımı kırmadan karnına tekme atmayı planlarken dizim suratına denk geldi. Çok sert vurduğum için sendeleyip düştü tabii sopası da bana kaldı. Ben onu hallederken biri yandan sopayla dizlerime vurmaya çalışınca zıpladım ve sopayla kafasına vurdum. Görünüşleri sağlamdı ama kendileri boşmuş bayaa, vurduğum yere yapışıyor. 4-5 derken bi ara kafamı bi kaldırdım sınıftan bikaç kişi yardıma gelmiş Atlas'ın etrafında toplanan 9-10 kişiden kurtulmasına yardım ediyorlardı onlar işin içinden çıkabilir herhalde o yüzden Maya'ya döndüm tam birini vuracakken arkadan bi başkası kollarını tuttu Maya ikisinin arasında kalınca koşarak Mayanın karşısındakini belinden ittim ve duvara yapıştırdım diğerindende kendisi kurtulurdu herhalde benim ittiğim çocuk kafasını çarpıp bayılmıştı galiba umarım ölmez. Maya'ya yeniden döndüğümde kendini kurtarmıştı tam o anda birisi kolumdan tutup geriye doğru savurdu ve ayağım yerde yatanlardan birine takılınca sırtüstü yere yapıştım, çocuk tam üstüme çıkmış yumruk atıcakken ellerimi yüzüme siper ettim ama birden üzerimdeki ağırlık hafifleyip yok oldu ellerimi biraz kaydırıp gözümü açınca siyah uzun saçlı, açık kahverengi gözlü, uzun boylu ve yapılı, mavi giymiş bi çocuk elini uzattı
"İyimisin?" Elini tutup kalkarken
"Evet teşekkür ederim o yumruğu yesem suratım dağılırdı herhalde" dedim o anda arkasından biri koşarak üzerine doğru gelince zaten tuttuğum elinden onu kendime çektim ve arkadan gelen çocuğa çelme takıp yere yapışmasını sağladım ve etrafıma bakındım, az önce dalyan gibi olan 20 kişi şimdi yerde kıvranıyordu. Çınar ve Selim şaşkın bir şekilde bize bakıyordu, beni kurtaran çocuğu bırakıp onlara doğru ilerledim Çınarın yakasından tutup duvara yapıştırdım benim arkamdan gelen Maya'da Selimi aldı.
"Bir daha bize ya da şurada gördüğün herhangi birine bulaşırsan seni sağ bırakmam Çınar Efkan anladın mı ?!" Cevap vermeyince bağırdım
"ANLADIN MI LAN?!!" Şok olmuştu galiba cevap veremiyodu
"T-ta-tamam" dedi kekeleyerek benden sonra Maya Selime döndü
"Sende anladın mı lan?!"diye sordu Selim dişlerinin arasından
"Tamam"dedi o da tamam diyince Çınarı bırakıcakmış gibi yakasındaki elimi gevşettim tam kendini bırakmışken elimden gelen en sert şekilde onu duvara geçirip bıraktım, bıraktığım gibi koşmaya başladılar. Onlar kaçarken dönüp yanımdaki Maya ile Atlasların yanına ilerledim.
"Hepiniz iyisiniz demi kimsenin bişeyi yok?"
"İyiyiz"
"Sıkıntı yok" herkes bunları onaylar şekilde kafalarını sallayınca çoğunun adını bile bilmediğim insanlara göz gezdirdim
"Çok teşekkür ederiz hepinize sayenizde yarasız atlattık" diyince gülümsediler, içlerinden biri
"Sizde bizim kavgamıza girersiniz olur biter" dedi ve hepimiz güldük
"Olur tabii" dedim
Evet şu an sınıftan 10 kadar kişiyiz ve okul duvarının kenarına oturmuş dinleniyoruz. Az önce beni kurtaran çocuk sınıftakilere su almış karşıdan geliyodu. Herkese aldığı suları dağıttıktan sonra yanıma oturdu ve bana döndü
"Onlar neden size böyle bişey yaptılar ki? Yani biz olmasak sağ çıkamazdınız"
"Sabah onları dövdük Mayayla ondan herhalde ama bidaha böyle bişeye kalkışacaklarını sanmıyorum"
"Aynen bu arada Batu ben"
"Mina"
"Evet biliyorum aynı sınıftayız" diyip güldü, bende gülümseyerek ona karşılık verdim. Aradan yarım saat kadar bi zaman geçince herkes yavaş yavaş dağılımış en son ben, Maya, Atlas ve Batu kalmıştık.
"Ee kızlar siz gitmiyomusuz aileniz merak etmez mi?" Batu'nun sorusuna Maya
"Ailemizle yaşamıyoruz" şeklinde kısa bir cevap verdi. Ama Batu ve Atlas baya şaşırmıştı
"Nasıl yani siz ikiniz tek mi yaşıyorsunuz?!" Atlasın şaşkınlığı ses tonuna da yansımıştı
"Evet neden şaşırdın ki" diyince Atlas kafasını iki yana sallayarak "Hiç" dedi. Belli ki konuyu uzatmak istemiyordu, Batu'da bunu anlamış olacak ki
"Her gün sizin hakkınızda yeni bir şey öğreniyoruz. Gizemli bir labirent gibisiniz çözmesi zor"
"Huyumuz kurumasın öyleyizdir" Maya bunu oğluna yakışıklı denmiş teyzeler gibi böbürlenerek söyleyince hepimiz güldük
"Bu gün bizi iyi güldürdün Maya" dedi Atlas, Maya ona cevap vermek yerine gülümsedi
"Artık gitsek iyi olacak yorucu bir gündü" dedim. Maya da kafasını sallayarak onaylayınca ayağa kalktık
"Gezecektik güya bu gün" diye sitem eden Atlas'a
"Yarına kalsın olur mu?" dedim hemen gülümseyerek "Olur" dedi ve Batuya döndü
"Yarın sende gelsene bizle okuldan sonra dolaşıcaz biraz"
"Olur gelirim" dedi
"Hadi görüşürüz o zaman" diyip el salladım ve kaykayımın üzerine çıktım. Maya'da gelince yavaş yavaş ilerlemeye başladık. Aslında hız yapıcak halimiz yoktu ikimizde çok yorgun ve uykusuzduk
"Kanka ne yicez akşama?"
"Bilmiyorum valla ikimizde yorgunuz en kolay ne olur ki?"
"Makarna?"
"Olur valla ne zamandır yapmıyoruz hem"
"Aynen" dedi ve önüne döndü. Eve 5 dakikalık bir yolumuz kalmıştı ki Mayanın telefonu çalınca durmak zorunda kaldık
"Hayriş arıyor kanka"
"Aç hemen belki bişey olmuştur"
Hayriş Sultan bizim yan komşumuz tek başına yaşıyor kendisi, tatlı mı tatlı kadın. Bizi de çok sever arada gelir gider yemek falan getirir, bizde haftasonu gider onun evini temizlemesine yardım ederiz. Maya telefonla konuşurken ben yol kenarındaki çimlere oturmuş onu bekliyorum. Kendisi telefonla konuşurken yerinde duramadığı ve sürekli dolaştığı için ne konuştuklarınu anlamıyorum, sonunda telefon konuşması bitince yanıma geldi
"Kanka internetten sipariş ettiğimiz şeyler gelmiş ondaymış bide gelirken bana ekmek alın diyor"
"Tamam şu karşıdaki marketten etmek alalım zaten eve de az kaldı" diyip çimenlerin üstünden kalktım ve markete doğru ilerleyen Maya'nın peşinden gittim. Hayriş'e bir ekmek kendimize de cips, çekirdek, patlatılacak mısır gibi şeyler alıp kasaya ilerledik. Aldıklarımızı ödeyip çıkarken bir yandan bunları kaykayla nasıl yaşıyacağız diye düşünüyordum
"Maya bunları nasıl taşıyacağız kaykayın üzerinde?"
"Sen kaykayını bana ver ekmek ve kaykayları ben alayım şu iki poşetide sen al"
"Güzel fikir" diyip kaykayımı Mayanın ayağının önüne ittim. Tabii benim gerizekalı kardeşim kaykayı görmeyip üstüne bastı ve sırtüstü yere yapıştı. O ayaklarını havaya dikmiş yerde yatarken benim kahkalarım 7 sokak ileriden duyuluyordu, bide üzerine Maya
"Lan güleceğine yardım etsene!!!" diye bağırınca gülmekten gözümden yaşlar geldi, kahkalarımın arasından konuşmaya çalıştım bakın altını  çiziyorum sadece çalıştım ve sonunda
"E-el ellerim dolu" diyebildim
"Aman iyi be kendim kalkarım" diye atarlanıp dizlerini kırmadan ayaklarını indiren canım kankam karşıdan ona yardım etmek için gelen 20'li yaşlardaki bi çocuğun cehennem bölgesine tekme attı hatta bununla da kalmayıp acıyla öne doğru eğilen çocuğun kafasına da diğer ayağıyla vurdu. Çocuk aldığı darbeler sonucu kıpkırmızı olup orasını tutarak duvara yaslanınca daha çok gülmeye başladım. Artık gülmekten karnıma ağrılar girerken elimdeki poşetleri bırakacak bir yer arıyordum içinde ekmek olduğu için yere de bırakamıyorum. Mayanın tekme attığı çocuğun yan tarafında duran kaykalarımızı farkedince poşetleri onların üzerine bıraktım ve Maya'ya doğru gidip kalkması için elimi uzattım, elimi tutup kalkarken
"Gülmesene kızım komik bişey mi var?!" diyince daha çok gülerek
"Evet" dedim. Maya çocuğun yanına doğru ilerleyip
"Şey iyimisiniz?"dedi
"Oradan bakınca iyi gibi mi görünüyorum?! Yardım edeyim derken dayak yedim resmen!" diyince tekrar kahkaha atmaya başladım. Maya bana dönüp öldürücü bakışlarını yollayınca kahkaha atmamak için iki elimi ağzıma bastırdım
"Şey çok özür dilerim ben sizi görmedim gerçekten bilerek olmadı"
"Yok bide bilerek yapsaydın!! Neyse bidahakine biraz dikkatli olun lütfen!" diyip markete girdi. Çocuk markete girer girmez ben tekrar kahkaha atmaya başladım
"Lan gülmesene eve gidelim sorucam ben sana!!"
"Benim bi suçum yok tamamen senin salaklığın" diyip gülmeye devam ettim
"Olabilir yinede gülme!"
"Tamam tamam" diyip gülmeye devam ederken iki poşeti alıp ilerlemeye başladım Maya'da kaykayları ve ekmek olan poşeti alıp peşimden geldi. Eve gittiğimizde Maya, Hayriş teyzeye giderken ben ise günümüzü çok eğlenceli geçirmenin verdiği keyifle eve girip kendimi kanepenin üzerine bıraktım...

*Bölüm Sonu
Umarım okurken gülmüşsünüzdür  çünkü ben yazarken çok güldüm...
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum 😘😘😘*

Bela İkiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin