Bugün cumartesiydi.Saate baktım saat 7.00'dı hemen altıma kot geçirdim üstüme de yarım gömlek giyerek banyoya gittim makyajımı yaptım saçıma şekil verdim,takılarımı da takarak hazırdım artık.Küçük bir bavula eşyalarımıı ve bir kaç parça giysi koydum.
Aşağıya indiğimde endişeden ,ne yapacağımdan o kadar çok karnım ağrıyordu ki.Efe gelmişti bile,inşallah çok bekletmemişimdir,arabaya gittim pembe küçük bavulumu arkaya koyarak arabaya bindim.Efeyi görünce içimdeki tüm sıkıntılar biranda yok oldu.İlk önce uzun bir süre bakıştık sonra çok güzel olmuşsun dedi.Gülümsedim.O kadar içimi ısıtıyordu ki her bir sözü...
Havalimanına doğru giderken aniden eimi tuttu,bir anda çekindim ama o kadar sıkı tutmuştu ki.Başımı omzuna koydum.
-Neden beni bıraktın,dedim.
-Seni bırakmadığımı biliyorsun,Annemi de biliyorsun o düğüne gidememem için yaptıklarınıda,dedi.Gözleri dolmuştu sanki içinde fırtınalar kopuyordu hissedebiliyordum.
Sonradan ekledi:
-Seni o zaman da çok seviyordum şimdi de aynı şekilde seviyorum.
-Bende seni,diyebildim sadece.
...
Havalimanina gittik ve Adanadan aktarmasiz Parise giden uçagimiza bindik.Uçakta yolculuk boyunca birbirimizin omzunda uyuduk.
Parise indiğimizde sevgili şöförüm Chappel'i aradım ve bizi almasını söyledim.O sırada Efenin bana bakışları dikkatimi çekti gözleri üzerimden ayrılmıyor adeta korumacı bir tavır takınıyordu.Açıkçası çok da hoşuma gitmişti sonra gözlerimiz tüm çıplaklığıyla buluşsun diye güneş gözlüğümü saçımın üzerine aldım.Telefonla konuşmak için 5 adım uzaklaşmıştım şimdi ise tekrar yanına gittim.
-Seni kafeye götürmeme ne dersin,dedim.Sonra hafif dudağımı büzerekten hemde Şhanzelize'de, dedim.
-Tabiki gerçekten bir yorgunluk içeceği içmeliyiz,dedi.Gözlerinin derinliği beni her seferinde büyülüyordu.
Rastgele bir taksi çevirerek yeri tarif ettim.En sevdiğim kafeye girerek iki tane espresso istedik.
Espressolarımız yudumlarken elimi tuttu.Uzun bir süre bakıştık sonra hesabı ödedi geldi ve bizi bekleyen sevgili Chappel'in yanına arabaya gittik.
Yol boyunca içim içimi yedi ya Pierre bizi görür de gelirse sonuçta yan ev de oturuyordu.Ama iş işten geçmişti bir şeyler olacaksa olacaktı bunu engellemek için artık çok geçti evin önünde durduğumuzda,Efe:
-Burası senin mi ne kadar hoş bir evmiş,dedi.Ah Efe burada seninle yaşayabilirdik...
Araban indiğimde evin kapısına doğru yüzlerce beyaz gül olduğunu ve yanlarında mumlar olduğunu gördüm.Heyecandan çılgına döndüm bu Pierre olmalıydı ve Efeyle karşılaşmaları hiç iyi olmayacaktı.
3 basamaklı merdivenden yukarı çıktığımda Pierre kapıyı açtı-geldiğimi duymuş olmalıydı-.Ön bahçemden bir anda yavaş -slow- bir parça çalmaya başladı.Pierre yanıma hızlıca yaklaşıp dansa kaldırmak için eğildi ve "Benimle dans edermisiniz güzel bayan?"dedi.Tam o sırada Efe belirdi ve yanıma geldi.
-Doğacım ,bu beyefendi de kim?,dedi.
Pierre çat pat Türkçesiyle hemen söze girdi:
-Doğa o adamı buraya mı getirdin? Günlerce onun için bunalıma girdiğin adamı mı? Ve buraya benimle tanıştırmak için mi geldin? Yazıklar olsun.Bana bir kez daha şans vereceğin için geldin sanıyordum.
Dayanamadım gözüm doldu.Söze girdim:
-Pierre ben sadece kendimi affettirmek için geldim, Adanada ki olay ,için kendisi aniden geldi ne olur yanlış anlama yoksa gerçekten bir şey yok böyle bir şey için gelmedim.
Efe söze girdi:
-Bir şey yok mu? Sana inanamıyorum gelme desen gelmezdim.Aramızda yeniden birşeyler olduğuna inanmıştım,dedi.
Elim ayağıma dolanmıştı,ister istemez gözümden yaşlar akıyordu.Böyle olacağını tahmin etmeliydim.Birinin kalbi kırılmasın diye çabalarken ikisinide belki kaybetmiştim.
Ama buna izin vermeyecektim Efeyle bir kez daha ayrılmayacaktım.
....
9 Mayıs da YB
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
RomanceSessizliğin arasında bi çığlık...Beklediğim eşsiz kokular...Aldığım onlarca beyaz gül...Kızıl Saçlarımın arasından kayıp giden aşklar...