Doğa çevresine bakındığında karşısında yine onu gördü gözlerini kapatıp açtı engel olamıyordu her yerde onu görüyordu.Ellerine başının üstünde kenetlendi ve müthiş bir çığlık atarak tenini arka bahçesinin çimenleriyle buluşturdu
...
Gece 03.45
Pariste bir Hastahane
Gözlerimi açtığımda beklediğim masmavi bir gökyüzüydü ancak başımda serumu değiştiren bir hemşireyle karşılaştığımda şaşırmıştım açıkçası.Tipik bir cümle "Ben Nerdeyim "dedim kadına Fransızca bir şekilde o da bana nerde olduğumu neden burda olduğumdan bahsetti ...Bayılmışım ve Sevgili komşum Pierre beni buraya kadar getirmiş.Tavana öylece bakarken Pierre kapıdan içeri girdi elinde beyaz bir gülle.Keşke ona karşı bende bişeyler hissedebilseydim keşke...Kendisi de bunu biliyordu ama o kadar nazikti ki beni hiç yalnız bırakmıyordu.
-Ahh!Ahh!Doğa nasıl hissetiyorsun kendini çok telaşlandırdın bizi...
-Bizi?
-Kizacaksın üzgünüm ama Dilaya da haber verdim ve şu an uçakta geliyor olmalı...
-Ah!Pierre ne gerek vardı bunca şeye kızkardeşimi Türkiyeden buraya yormaya ne gerek vardı...
-Sen onu bırak da sevgili Doğa...Sen neden bayıldın yine o adam yüzünden mi...
Söyleyemedim Pierre'i üzemezdim.O anda aklıma gelen ilk şeyi söyleyiverdim.
-Hayır Pierre Onun yüzünden değil biraz açtım da...
Pierre'in yüz ifadesinden inanmadığı belliydi ama bozuntuya vermemeye çalıştığı da açıktı
-Ah Doğa! Yine o saçma diyetlerden yaptın demek ne gerek var bunca şeye inceciksin..
-Üzgünüm Pierre,dedim.Ve gülümsemeye çalıştım.
Gülü başucuma koydu ve sen biraz dinlen ben dışardayım dedi.
Ne romantik adamdı Pierre en sevdiğim güllerden alıp getirmişti.Üstelik bu saate kadar da yanımda beklemişti.
Ama kalbimi çalan o diildi.İşte ben o Adamı bekliyordum benim içimde fırtınalar kopmasına sebep olan ama aşık olduğum adamı...
Ben Efe'yi bekliyordum..
Pierre Hastahane işlerini halledip odama döndüğünde hazırlanmış bende onu bekliyordum.Birlikte odadan çıktığımızda kızkardeşimi gördüm ağlamış olduğu belliydi ne oldu sorularıma karşılık geçiştiren crvaplar vermesinin ardından sustum ve evime doğru yola çıktık.Güneş doğmak üzereydi ve Pierre'in uykulu görünümü benim içimin sızlamasına neden olmuştu bizi eve bıraktığında yanımızda durmak için ısrar etmesine karşın onu evine gönderebilmiştik.
Dilayla eve girdik ve onu odasına yerleştirdim.Ardından birlikte terasa çıktık koltuklarda oturup önce güneşin doğuşunu izledik sonrada birer kahve içtik kendisine ısrarla neren ağladığını sordum.En sonunda bana açıklamaya karar verdi.
-Abla,Sana bunu hasta olduğun için şimdi söylemek istemiyordum ama Türkiyeye dönmen lazım.
-Neden Dila?
-Şey..Annem...
-Ne oldu Anneme Dila ??!!
-Annemiz Hastalandı Abla...Sana ihtiyacı olduğunu söylüyor.Mide ülseri nüksetti.Ve bu sefer doktorlar ciddi olduğunu söylüyor .Sende biliyorsunki bu yüzden bu sıralar mutlu olmalı...
...
Yıllar Önce Fransadan bir hastahaneden iyi teklif aldım ve Parise 5 yıllığına yerleştim.Şimdi Parisin en ünlü jinekologlarından biriyim.Pariste bu kadar ün kazanmışken bir anda herşeyi bırakıp Türkiyeye dönmek mi?
Bu gerçekten çok ağır bir karar yapabileceğime emin değildim. Dilaya da haksızlık olurdu sadece onun bakması.Sevgili Annem ve Babam için bunu yapmalıydım peki ya Efe?
Ya onla karşılaşırsam...
Pierre'i nasıl bırakabilirim...
...
"Yorum yaparsanız sevinirim,İlk bölümden bırakanlar olmasın daha sonraki bölümlerde heyecan artacak takipte kalıın,Sevgiler"
Yazar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz
RomanceSessizliğin arasında bi çığlık...Beklediğim eşsiz kokular...Aldığım onlarca beyaz gül...Kızıl Saçlarımın arasından kayıp giden aşklar...