It will not be return for you...

311 31 30
                                    

Videoyu kopyalama işi bitince gerindim ve kendimi yatağa attım. Jungkook benim yüzümden Taehyung'u ele vermişti. Ciddi anlamda zorbalaşmaya başlıyordum sanırım...
Hızla ayağa kalktım ve masaya oturup bilgisayarı açtım ve dosyadaki videoyu geri dönüşüm kutusuna attım. Ardından geri dönüşüm kutusunu açtım ve sağa basıp kalıcı olarak yok etme butonunun üzerinde durdum. Bir süre boş boş butona baktım ve birden geri yükle butonuna bastım.
Saçmalamayı kes Jihyo! Onun sana nasıl eziyet ettiğini biliyorsun. Bundan kurtulabilecekken elinde olan tek kanıtı da yok edemezsin...
İç çektim ve video geri yüklenince ayağa kalkıp yatağıma gittim ve gözlerimi kapadım.
"Sen zorba değilsin Jihyo..."
***
"Hoseok bir olur iki olur bir haftadır sabahları beni almaya geliyorsun."
Gözlerini kıstı ve omzuma vurdu.
"Gelmemi istemiyor musun yoksa ha?"
"Hayır öyle değil ama... uyumanı daha çok isterim. Uyku senin için daha çok önemli."
"Sıkılıyorum."
"Uyurken mi?"
"Hı hı..."
Gözlerimi devirdim ve arabaya bindim.
"Bu gün konuşacak mısın?"
"Aynen."
"Güzel güzel..."
İç çektim ve Hoseok'a döndüm.
"Sence ben zorba mıyım Hoseok?"
"Bu konuşmayı önce de yapmadık mı sanki?"
"Yaptık ama... yine soruyorum..?"
"Düşüncem geçenkiyle aynı."
Kafamı olumlu anlamda salladım ve önüme döndüm.
Okula gelene kadar hiç konuşmadık. Araba durduğunda Hoseok'a veda edip arabadan indim ve okula yöneldim. Kimseye yakalanmamak adına adımlarımı hızlandırdım ama sanırım yavaş kalmıştım.
"Hey Park!"
Takmamaya çalışarak devam ettim ama Nayeon bana yetişip yanımdan yürümeye başladı.
"Yine sevgilin bıraktı..?"
"Sevgili değiliz Nayeon."
"Hı hı... belli oluyor."
"Nayeon uğraşamam seninle."
"Hmm... pekala." dedi ve birden durdu. Durmasıyla kendimi yerde bulmuştum çünkü bana çelme takmıştı.
"Sen benimle uğraşamazsan ben seninle uğraşırım." dedi ve kahkaha atıp uzaklaştı. Gülüşmelerle beraber gözlerimin dolmasına aldırmadan ayağa kalktım ve sınıfa ilerledim.
"İyi misin..?"
Kafamı yavaşça çevirince Chaeyoung'u gördüm.
"Bunu bir görev gibi görmene gerek yok."
"Görev gibi görmüyorum zaten sadece..."
Konuşmasının devamını dinlemeden sınıfa girdim ve sırama oturup ellerimle yüzümü kapatıp sakinleşmeye çalıştım.
"Wohoow! Ağlıyor musun Unicorn?"
Duymamazlıktan geldim ve hiçbir şey yokmuş gibi ellerimi yüzümden çekip telefonumla oynamaya başladım.
"Hey sana di-"
"Onu rahat bırak Jimin!"
"Hadi ama Kook Yoongi bir sen iki ne bok oluyor size böyle?"
"Bir bok olduğu yok. Sadece... yaptığın yanlış tamam mı?"
"Yaptığım şeylerin yanlış olup olmadığına sen mi karar veriyorsun lan gavat?!"
"Sözlerine dikkat et!"
"Etmezsem ne olur ha?"
"Hey! Kesin şu saçma tartışmayı."
Gelen sesle Jin'e baktım.
"Onun için değmez..." diye mırıldandı gözlerimin içine bakarak. Yutkundum ve kafamı eğip telefonumla uğraşmaya devam ettim.
"O haklı... o yüzden tartışmak istersen bana başka konuyla gel dostum."
O gidince kafamı yavaşça kaldırıp Jungkook'a baktım.
"Bunu yapmak zorunda değildin."
"Değildim ama yaptım."
"Senden tek istediğim senin bana zorbalık yapmaman. Merak etme kirli çamaşırların ortaya çıkmayacak."
"Onun için yapmıyorum Jihyo... anlamaya başladım. Hatalarımı..." dedi ve gülümsedi. Bir süre ona baktım ve tepki vermeden kafamı eğdim.
"Özür dilerim... içtenlikle... tüm yaptıklarım için..."
***
Buluşma yerinde yaklaşık 15 dakikadır bekliyordum ve beklerken Jungkook'un dediklerini düşünüyordum. Her ne kadar inanmak istesem de inandırıcı gelmiyordu.
"Evet..?"
"Şaka mı bu?" dedim ve gözümle yanındaki arkadaşlarını gösterdim.
"Özel kelimesinin neresini anlamadın acaba..?"
"Hadi ama söyle artık. Onlar da aşkını itiraf edişini duymak istiyor."
Gözlerimi devirdim.
"Gönder şunları. Konuşacağımız şey o kadar gereksiz bir şey değil..."
Taehyung bir süre bana baktı ve alaycı bir şekilde gülüp çocuklara gitmelerini söyledi. Çocuklar gidip tamamen yalnız kalınca ona döndüm.
"Sanırım şu birkaç dakikadan sonra bana daha saygılı davranacaksın."
"Neden? Meme mi açacaksın?" dedi ve kahkaha attı. Söylediği şeyle kaşlarımı çattım.
"Cidden... fazla terbiyesizsin."
"Teşekkürler... bunu iltifat olarak alıyorum."
"Jungkook'la olan ilişkini biliyorlar mı?"
"Ne? Evet yakın arkadaş olduğumuzu biliyorlar. Herkes biliyor." dedi ve yeniden kahkaha attı. Gereksiz gereksiz kahkaha atmaya devam ederse videoyu izletmeden onu pencereden atacaktım. Derin bir nefes aldım ve cebimden telefonu çıkardım.
"İşimiz bittiyse gitmeme izniniz olur Bayan Unicorn?"
Cevap vermedim ve videoyu açıp ona çevirdim.
"Bu... benim evim..? Neden sende benim evimin videosu var..?"
"Aç izle ama kulaklık taksan iyi edersin..." dedim ve kulaklığı telefona takıp tek ucunu ona uzattım. Bir bana bir telefona bakıp tedirgince videoyu açtı. Bir süre izledikten sonra gözleri pörtlemiş bir şekilde bana baktı.
"Beğendin mi?"
"Bu-bu..?"
Bir süre bakışlarını yere sabitledi. Ben bir şey söylemesini beklerken birden koşmaya başladı. İlk baştan algılayamasam da en sonunda ben de hızla peşinden koşmaya başladım.
"Hey! Dur!"
"Elimde bu şeyle mi? Asla olmaz!"
Ne kadar hızlanmaya çalışsam da o benden öndeydi ve sürekli olarak arayı açıyordu. Bahçe kapısına yaklaşınca tamamen kaçırdığımı düşünüp durdum ve ellerimi dizlerime koyup soluklanmaya çalıştım.
Birden sürtünme sesiyle ileriye baktım. Hoseok Taehyung'u yere düşürmüş ve üzerine çıkmıştı. Sırıttım ve hızla kapıya gittim.
"Bunu ben alayım..." diye mırıldandım ve elindeki telefonu aldım. Hoseok ayağa kalktı ve Taehyung'un da kalkmasına yardım edip onu omuzlarından tutup kaçmasını engelleyecek bir pozisyona getirdi.
"Bu senin için kâr olmayacak..."

Bir günde üç hikayeye bölüm attım değerimi bilin lan dkdj
Bu arada okul açılınca hafta bir bölüm bile atamadığım zamanlar olacak:/
Yorum yapın lütfen:)
Seviliyonuz:)(:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UnicornHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin