Yoongi
Hani insan bazen, herhangi birşey i neden yaptığını bilmezdi ya ? Tedirginliği içini yerken, bir yandan da meraktan kavrulurdu ya ? İşte şu an tam o zamanlar dan birindeydim.
Sadece çok kısa bir süre içerisinde "Jikook" ikilisi hayatıma girmiş ve ışık hızı ile birlikte gidişatı değiştirmişlerdi. Tek derdi alarm olan Min Yoongi şimdi maceradan maceraya koşarak adrenalin patlaması yaşıyordu.
Çok saçma değil miydi ?
Üzerinden geçtiğimiz tümsek beni düşüncelerimden alı koyarken arabanın durması ile geldiğimizi anlamıştım. Normalde saçma bir şekilde konuşma huyu olan ben, yol boyu tek kelime etmemiştim.
Nedeni çok belli. Çünkü Jimin eğer konuşursam boğazımı kesecekmiş gibi duruyordu.
Hızla arabadan indiğim sırada Jimin'in de inmesini bekledim ancak hala çıkmamıştı. Derken camı açtı ve bir kart uzattı.
" Bunu al ve içeri geç. Birşey alıp geleceğim. Başını da belaya sokma."
Aklımda bir sürü soru ile elindeki kartı aldım ve yeniden tek kelime söylemeden kafam ile onayladım. Ne kadar sormak istesem de şimdi sırası değildi.
Elbette onsuz içeri girmeyecektim.
Çünkü bende pek sevgili Jungkook gibi şansız bir insandım ve ölmek istemiyordum.
Bakışlarımı şirket kapısına çevirip etrafı incelediğim sırada Jimin hala gitmemişti.Ne var anlamında kafamı sallayıp sordum.
" Gitmeyecek miydin ? Şimdi gi-"
" Sen beni salak mı sandın Yoongi ? İçeri girdiğini göreceğim, sonrada gideceğim. Çok zamanım yok !"
Sıkıntı ile omuzlarımı düşürüp lanet sarı saçlarına içimden küfürler yağdırdığımda gözleri ile kapıyı işaret ederek girmemi söyledi.
Daha fazla vakit kaybetmek istemediğini anladığımda mecburen bakışları altında ezile ezile yürüyerek içeri girmiştim.
•••••••••••••••
Jungkook
"Harika, gerçekten tam zamanıydı."
Biten şarjıma en ağır küfürleri saydırıp elimdeki telefonu tekrar cebime yerleştirdim. Öyle sinirlenince telefon falan atamazdım ben. Yazık o kadar para.
Son kez kapıya vurup sırtımı dönerek vazgeçtiğim sırada Taehyung'un hala hiç birşey yapmadan öylece oturması sinirimi bozuyordu. Kollarımda ki tüm güç bitene kadar kapıyı açmaya çalışmıştım ama sonuç.
Hiçbirşey.
Aslında neden Taehyung'a kızıyordum ki.
Bütün bu haltları ben yemiştim. Jimin'i dinleyip evde öylece otursaydım hiçbirşey olmayacaktı.Tamam yine onunla konuşmazdım ama en azından güvende olurdum. Gerildiğim için terleyen ellerimi pantolonuma sildim.
Tam kafamı duvara yaslayıp en azından biri bizi kurtarana kadar uyumayı düşündüğüm sırada dışarıdan gelen ses ile Taehyung da benimle birlikte ayaklanmıştı.
Hızla doğrulup kapıya yanaşıp dinlemeye çalıştım.
Evet evet ! Birileri vardı. Tam sevinçle bağıracağım sırada duyduğum söyleyeceklerimi boğazıma dizmişti.Jimin'e yakalanıp azar yemektense başka birinin gelmesini beklemek daha mantıklıydı bence.
Muhtemelen benim hiç birşey yapmayacağımı farkeden Taehyung kapıya doğru yürüdüğünde omuzlarından tutup geri ittirdim.
" Sakın ses çıkarma ! Gelen Jimin."
Sesimi olduğunca kısık tutmaya çalışarak fısıldadığımda Taehyung gözlerini devirdi.
" Kurtulmak istemiyor musun ? Çekil şuradan"
Sertçe ittirilerek koltuğa doğru yalpaladığımda çabucak toparlayıp tekrar önüne geçtim.
" Eğer Jimin bizi bu odada yakalarsa ne olur biliyormusun ? Dur ben söyleyeyim, önce seni gebertir sonrada beni."
Bir kaç saniye gözlerime baktıktan sonra nefesini dışarı vererek eski oturduğu yere doğru yürüdü.
Ne yapacaktım ?•••••••••••••••••
Bana sövmeyin pls 🌸
Kitabın bitmesine az kaldı ve uzun yazarsam hemencecik biter o yüzden yayarak yazıyorum 💕Buuuu yüzdeeeğn size Yen'i Jikook yazdım gidin bakın onada 🖤🖤👆👆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
^Roommate [jjk•pjm]
Fanfiction"Lanet olsun Kook,şu muz ile oynamayı kes" Sırtını yasladığı yastığı, iki sattir garip bir biçimde elindeki muz ile oynayan çocuğa attı,Jimin. Abisinin gözlerine bakarak hiç terddütsüz sordu,küçük olan... "Neden Hyung! Tahrik mi oluyorsun?..." # Jik...