Önsöz

1.3K 45 15
                                    

*Bir Üniversiteli Hikâyesi'nden Mert ve Sinem

Mert'in lisedeki defterlerinin arasından çıkan not üzerine, babasının bilgisayarını kurmak için uğraşmaya başladık. Notta, modern siber saldırıları ancak eski tip bir bilgisayar kullanarak engelleyebileceğimiz yazıyordu. Bu bir öngörüydü. Zira not, uzun zaman önce yazılmıştı. Büyük kasayı ve monitörü yerinden çıkardık. Eksik kabloları ararken evi birbirine katmamız gerekti. Bütün dolapları boşaltmış, çekmeceleri indirmiştik. Mert, annesinin hiçbir şey atmadığını, sağlam olan her şeyi birgün birine lâzım olur diye sakladığını söylerdi. Bu yüzden tüm kabloları bulana kadar umudumuzu kaybetmedik. Çalışıp çalışmayacağından emin değildik. Ama sonunda parçaları tamamlayıp fişi prize taktığımızda kasadan değişik sesler geldi. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum; sanırım açılıyordu.

Az önce internetten bir araştırma yapmış, Windows'un artık tedavülde olmayan mesajlaşma uygulaması ile ilgili ayaküstü biraz bilgi edinmiştim. Bulduklarımı Mert'e anlattım. Fazla heyecanlanmaması gerektiğini hatırlatmak istiyordum. Çünkü aradan yıllar geçmişti.

"2013'te resmi olarak tüm dünyada kapanmış. Bir tek Çin sunucusu açık kalmış. Üçüncü parti yazılımlar kullanılarak Çin sunucusu üzerinden programa giriş yapılabiliyormuş. Fakat Mayıs 2017'de Çin'deki sunucu da kapanmış ve MSN'in sonu gelmiş."

"Evet biliyorum." dedi Mert. Zaten onun bilmediği bir şey mi vardı. Dünyanın en büyük Çok Bilmiş'ini yaratmıştım.

Ama o henüz kabullenmemiş olsa da, problem büyüktü. İlke, o zamanların en gözde mesajlaşma servisinin gelecekte kapanacağına ihtimal vermemiş ve yıllar sonraki buluşmayı bu yazılım üzerinden gerçekleştirmeyi planlayarak ortadan kaybolmuştu. Gerisi, Mert için de karanlıktı. Sebebini henüz bilmediği bir şekilde, hafızasında büyük boşluklar oluşmuştu. "Beynim yanmış gibi hissettim," demişti Mert. Bunu daha önce de söylediğini duymuştum. İlke'nin kayboluşu ile ilgili tek fikriyse, "Hatırlayamıyorum ama onun gitmesi gerekiyordu. Gitmek zorunda olduğu için gitti." idi.

Eski bilgisayarın monitöründen yansıyan parlak ışık, loş odada gözümü alıyordu. Window XP... Tekrar siyah ekran. Birkaç dakika açılmasını ve kendine gelmesini bekledik. Sonra Mert, MSN Messenger programını bulup çalıştırdı.

blackweb_potter@hotmail.com oturum açılıyor... Oturum açılamadı! Sunucuya bağlanılamıyor...

Birkaç kez daha denedi ısrarla.

...oturum açılıyor... Oturum açılamadı! Sunucuya bağlanılamıyor...

...oturum açılıyor... Oturum açılamadı! Sunucuya bağlanılamıyor...

"Olmuyor," dedi hüzünle. "MSN çoktan öldü... Vizyonsuz Windows!"

Böyle olacağını tahmin etmesi gereken biri için fazla duygusal davranıyordu. Sanırım İlke'yle yeniden konuşabilmeyi çok istemişti. Karanlık bir boşluğa bakar gibi, artık bir anlam ifade etmeyen giriş ekranına baktı uzun müddet. Bu ekran onun için arkadaşıyla arasındaki aşılmaz bir duvar gibiydi. Bir mezar taşı gibi.

"Üzülme Mert. Zaten İlke verdiği tarihi unutmuştur. Böyle bir tarih ayarladığını bile unutmuştur. Hem ikiniz de çocuk sayılırdınız o zaman. Ciddiye alm..."

Bu esnada yazılım kendiliğinden giriş yapmayı denedi. Oturum açılıyor. Sunucuyla bağlantı kurulmaya çalışılıyor. Murat Mert, oturum açıldı.

"İnanamıyorum açıldı," dedim az önceki lâfımı keserek. "Ama kimse aktif değil."

"Bekleyeceğiz..." der demez sağ alt köşeden küçük bir pencere çıktı:

Sylke Virtus: İLKE (Taslak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin