Gece müzik çalmamıştı. Ben de evine gitmemiştim. Yorgun olduğumdan olsa gerek eve gelir gelmez uyudum. Ve görülebilecek tüm güzel rüyaları bir gecede gördüm. Böylece günler birbirini kovaladı.
"Uyaan Cemre uyaaan"
Gözlerimi açamıyordum. Sesin kime ait olduğunu da anlayamadım. Sağıma dönüp yarım kalan uykuma devam etmek istiyordum.
"Uyan kapıda misafirin var."
Şevval uyanmam için saçlarımı çekmeye başlamıştı.
Zorlukla göz kapaklarımı araladım. Tepemde zıplayan Şevval'e de okkalı bir küfür savurdum. O da sırıttı ve odadan çıktı.
Biraz daha uyumaya devam edersem ilk derse yine geç kalacaktım. Sağ bacağımı yataktan atar atmaz tekrar yerle buluştum. Merak ediyorum da benim kadar kendini sakatlayan birisi var mıdır.
Dağınık topuz saçlarım ve de kırmızı pijamalarımla lavaboya gitmek için odamdan çıktım. Lavaboya giirdim ve çıkmam bir oldu. Kapıda bekleyen Ali miydi?
Yarı açık gözlerimle ona soran gözlerle baktım. Ona da bu halim komik gelmiş olsa gülüyordu.
"Niye gülüyorsun?"
Elini ağzının kenarına götürdü ve iki kere sürttü.
"Salyanı sil kıvırcık."
Allaaah. Salya diyor. Run bitch run.
Lavaboya tekrar girip aynada görüntüme baktım. Durum çok vahim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarıma şekil vermeye çalıştım. Birkaç dakika sonra lavabodan çıktığımda kapının eşiğinde bezmiş halde olan Ali Ege'yi gördüm. Mavi bir gömlek, siyah bir pantolon giymişti. Her zaman şapka takıyordu. Gözlerini kısarak bana baktı.
"Güzel pijamalar."
İkinciye görüyordu kahretsin. Hep bir utanç hep bir rezillik. Nedir çektiğim.
"Hadi giyin okula bırakayım seni."
Neden böyle bir şey yaptığını anlayamamıştım.
"Gerek yoktu. Kendim gidebiirdim."
Hayır anlamında başını sağladı.
"Haftayı telafi etmek gerek. Hem bugün arabamı da görebilirsin."
Son cümlesini gülerek söylemişti.
Araba varsa tamamdır.
"Olur" dedim ve giyinmek için içeri gittim.
Kahverengi bir kazak altıma da siyah bir pantolon geçirdim. Giyinmeye çok vakit harcamazdım.
Beraber aşağıya indik. siyah güzel bir arabası vardı.
Ön kapıyı açtım ve içeri geçtim. Arabası güzel kokuyordu.
"Dersin kaçta başlıyor."
Arabayı çalıştırdı.
"Bir saat daha var."
Tamam anlamında başını salladı. Gerçekten çok hoş biriydi. Sakalları uzamıştı. Düşüncelerim bugünlerde bol bol ona kayıyordu. Hoşlantı güzel bir şeydi. Yakışıklıydı, akıllıydı, müzik zevki benimkiyle aynıydı, beni güldürüyordu. Başka neye gerek vardı ki? Onu sevebilirdim. Kafamı ona doğru çevirdim. Gülümseyen gözleri benimkilerle buluştu. Bana gülümseyerek baktığını gördüğümde karar vermiştim onu sevecektim.
Arabayı durdurdu. Nedenini anlayadım.
Elini bana uzattı.
"Kahvaltı etmedin. Aç olmalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülümse
Romanceİçinden gelen, içinden gelen değil mi asıl olan? Pek bilmediğin Hiç görmediğin Bazen sevmediğin Ama senin olan..