1.Bölüm

189 10 2
                                    

¤Yazardan¤

Teknenin çalışmaması her ne kadar dörtlüyü telaşa soksa da hiçbiri birbirine belli etmemeye çalışıyordu.

"Abi kaldık burada ya!" dedi Mete. Sözümü geri alıyorum.

"Felaket tellalı mısın lan?" dedi Kubilay yanına oturduğu Mete'nin kafasının arkasına vurarak.

"Demir atmamız lazım. Akıntı var. Sürüklenmesin." dedi Baran bütün soğukluğuyla.

"Özel gününde misin Barancım?" dedi Mete sanki bunu gerçekten merak etmiş gibi ellerini çenesinin altına koyarak.

"Sus bi ya. Bilmiyorsun sanki huyunu." dedi Cem en sonunda patlayarak. Sonrasında da bunlarla uğraşılmayacağını düşünerek teknenin hemen burnundaki çapayı denize attı.

Göz ucuyla dibe baktığında fazla derin olmadığını gördü. Bir de tam karşılarındaki adaya baktı. Güneş gözünü aldığı için elini alnına koyup gözlerini kıstı.

"Karşıdaki adaya yüzebiliriz." dedi teknenin diğer ucundaki Baran'ın yanına ilerleyerek.

"Çıkarın üstünüzü." dedi Baran istifini bozmadan ve gözlerini ufuk noktasından ayırmadan.

"Hep aynı muhabbet." dedi Mete mırıldanarak. Sadece Kubilay duymuş ve kafasına bir kere daha patlatmıştı.

"Sus ulan sus." dedi parmağını burnuna götürerek. Üstündeki tişörtü çıkarıp Cem'in uzattığı poşete tıktı.

Şortlarının altına mayolarını giymiş olmaları kesinlikle büyük şanstı. Ya da Baran her zamanki gibi olacakları önceden tahmin etmişti.

Herkes teker teker atladıktan sonra Cem de poşeti havada tutmaya özen göstererek atladı.

Kıyıya çok uzak olmadıklarından lisanslı yüzücülerin standart hızıyla kısa sürede varmışlardı. Kenara çıktıklarında hepsi birden kumların üstüne oturdu.

"Çizgi roman gibi oldu he. Efsane dörtlü ıssız bir adada mahsur kalır. Ne hikaye ama!"

Mete yine aklından geçenleri utanmadan, çekinmeden kelimeye dökerken sanki sözleşmişler gibi aynı anda gözlerini devirdiler.

"İsteseniz olmaz biliyorsunuz dimi?" dedi Mete. Bu zihinsel bir sorundu sanırsam. Aklından her geçeni söylüyordu böyle.

Cem ayaklanıp arkadaki oyuğa doğru gitti. Parlayan bir çift göz görüp geri çekildi korkarak.

"O neydi lan?" dedi kendini kumlara atarken.

"Ne gördün?" dedi Kubilay yüzünü çevirmeden.

"Göz!" dediğinde hepsi birden oraya doluştu. Ama oyuğun içinde göz möz yoktu.

"Halisünasyon görüyorsun kardeşim. Yok kimse burada." dedi Mete.

"Lan vardı oğlum gördüm." dedi Cem inat ederek. Gerçekten görmüştü ama.

Kubilay kafasını içeriye biraz daha uzattığında iki parlak nokta belirdi karanlığın içinde. O da aynı Cem gibi geri çekilerek kumlara bıraktı kendisini.

"Valla var oğlum!" dedi Kubiley parmağıyla göstererek.

"Yeme ulan beni." dedi Mete de kafasını iyice içeri sokarak. Ama iki parlak büyüklüğü o da görünce ikisi gibi geri çekildi o da.

En son kalan Baran ise sırtını pyuğun yanına dayamış onları izliyordu. "Ne? İnanmamı mı bekliyorsunuz?" dedi göğsünde bağladığı kollarını çözerek.

Olağanüstü Hal ~ÖzBar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin