7.Bölüm

53 5 4
                                    

Bölüm şarkısı; Sezen Aksu-Geri Dön

Yeni Oyuncu: Burcu Biricik (Burcu)

¤Yazardan¤

~Ada~

Özgü, boynunun altında birleştirdiği ellerini biraz kıpırdatıp rahatça yerleştirdi.

İlacın etkisi geçmeye başladığı için sıkıntılı günler geçiriyordu. Kimseye yaklaşmak istemiyordu çünkü ne zaman süresinin biteceği belli olmuyordu.

Simay'ı bile görmek istemiyordu. Ona zarar vermekten korkuyordu. Her zaman olduğu gibi işte. Rutin hayatları devam ediyordu. Tek fark Özgü'nün içinde adını koyamadığı bir duygu baş gösteriyordu.

Simay da kendini pratik yapmaya vermişti çünkü kendisini eskisi kadar iyi koruyamadığını hisseder gibi olmuştu. Bu da onun için büyük bir kayıptı. Çocukluğundan beri elementinin su olduğu için ona kendini korunmasız hissettirmişlerdi.

Simay parmak uçlarından yönettiği dalgaların arasından kumsala ilerleyen sıcaklığı fark ettiğinde arkasını bile dönmeden seslendi.

"Özgü, keser misin şunu?!"

"Ben birşey yapmıyorum!" diye bir cevap aldığında avuç içiyle üstüne doğru gelen suyu durdurup elinin tersiyle geri itti.

"Kim yapıyor o zaman?" diye sorduğunda Özgü yerinden doldurup ellerini yanındaki ağaca dayadı. Evet, o yapmıyordu.

"Dedim sana, ben birşey yapmıyorum."

Kumlardaki yoğun sıcaklığı o da hissetmiş olacak ki sivri bir şeye değmiş gibi sıçradı yerinden.

"Birisi var burada." dedi Simay Özgü'ye karşı kendini siper ederek.

"Ateşten. Bulunduk!"

Sanki Simay'a inat eder gibi tam denizin dibinden gökyüzüne kadar yükselmeye başladı alevler. Bu her kimse, suyla temas ettiğinde güçsüzleşeceğini biliyor olmalıydı. Usta mıydı, öğretici miydi?

Özgü kendisini öne atıp ateşe karşı çok az bir hava üfleyebilmişti. İlaç onu etkisizleştiriyordu ve bu hava ateşi söndürmek yerine daha da harlamıştı.

Alevlerin içinden şuh bir kadın kahkahası geşdiğinde ikisi de artık bunun kim olduğunu anlamıştı. Ama onu burada tutmaya niyetleri yoktu.

Özgü son çare intihar eder gibi kollarını iki yana açıp göğsünü dikleştirdi. Ama ölmeyeceğini biliyordu. Sanki içi dışına çıkıyor gibiydi. Bir bakıma o saçma meyve suyu reklamlarına da benziyordu hali. Çünkü göğsünden kan kusursuz bir dalga halinde çıkıyordu.

Bu yaptığı küçük oyun kadını korkutmuş olacak ki alevlerin arasından kendisini gösterecek şekilde öne çıkıp bir parmak hareketiyle durdurdu yaptığı gösteriyi.

"Ah, hadi ama. Yalnızca şov yapmak istemiştim. Bu kadar sinirleneceğini nereden bileyim?"

"Yuvamızı yıkacaktın." dedi Simay işaret parmağıyla adanın iç kısımlarını göstererek.

Özgü öksürükler içinde yere yığılınca Simay paniğe kapılmış halde başına koşturdu. Ama kadın, onun aksine gayet rahat bir tavırla o meşhur sakinleştirici büyüsünü kulağına fısıldadı.

Özgü'nün öksürükleri kesilince ellerini ters bir şekilde kumlara koyup başını arkaya verdi ve saçlarını sallandırdı.

"Manyaksın sen!" dedi nefes nefese.

"Asıl manyak olan sensin! Tam da konumunu buldun he! Ölümüne sebep olabilirdi biliyorsun dimi?"

"Çok üzülürsün dimi ölürsem?"

"Bırak şimdi! Büyük patron gönderdi beni. Siz herhalde çok geride kalmışsınız. İlaç çalayım derken güvenlik kamerasına yakalanmışsın." dedi gözleriyle Simay'ı göstererek.

"Kamera mı taktırdınız?" dedi Simay gözlerini kocaman açarak. Evet anlamında kafasını salladı dudaklarını birbirine bastırarak.
Özgü ise 'aferin' bakışı atıyordu.

"Aaa ayıp ama. Simay? Cici annene hoşgeldin demeyecek misin?"

Evet, gelen Burcu'ydu. Yani Simay'ın üvey annesi, büyük patronun ikinci eşiydi. Ama aralarında pek bir yaş farkı yoktu. Hani öyle doğursa boyu kadar çocuğu olacak cinsten değildi.

Ama yıllardır yıldızları barışamamıştı Simay'la. Özgü de her zaman ondan uzak kalmayı tercih etmişti. Ta ki sürgün kararı çıkması fikrini büyük patronun aklına sokana kadar. İşte o zaman, Simay'ın ihanet ettiği ilan edilince, sinirlenip parçalamıştı.

"Burcu, boş yapma. Geldiğin gibi geri git." dedi Simay elinin tersiyle git işareti yaparak. Hiç etki etmemiş gibiydi.

"Tatile geldim sayın. Ben müşteri, siz otel görevlisi. Nasıl ama?" dediği anda Simay atağa geçmişti ki Özgü kolundan tutup sakinleştirdi. Bu hareket tam tersine işlemeliydi ama neyse...

"Ayrıca babana bir selam bile vermeden gitmişsin. Ayıp." dedi küçümser ve acıyan ses tonuyla. Simay'ın nasıl sinirlendiğini çok iyi biliyordu.

"Ben ona merhaba dedim zaten. Ama o beni duymayı hiçbir zaman istemediği gibi yine istemedi. Sonuç bariz. Sırf bunun yüzünden bile senden nefret ediyorum." dedi öfkesini kusarak.

"Ah, üzüldüm bak şimdi." dedi Burcu. Özgü, bu kadar yapmacık bir insan daha görmediğine yemin edebilirdi. Ki, bundan nefret ederdi.

Burcu kumlara yayıldığı anda Özgü'nün bardağı taşıyordu. Bunu göstermek amacıyla ilk önce hafif bir esintiyle üstüne doğru üfledi.

Burcu ise memnun bir tavırla, Maldivlerde palmiye sallayan görevlilere emir verir gibi "Ay çok iyi geliyor canım." dedi.

Simay'ın Özgü'yü engellemeye niyeti yok, hatta onayı var gibiydi. Özgü de memnun olmuştu bu duruma. İşine gelirdi sonuçta.

Savurduğu o meşhur "BALKANLARDAN GELEN SOĞUK HAVA DALGASI" misali rüzgarla Burcu'yu havalandırdı ve adanın öteki ucuna kadar uçurdu.

Sonra da sesini olabildiğine yükselterek "Az ötede yap tatilini!" diye bağırdı.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum... Sizi çoook seviyorum...♥♥♥

-Ceyda

Olağanüstü Hal ~ÖzBar~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin