BÖLÜM DÖRT

4.7K 376 81
                                    


Nereye gidecegimi bilemez halde tekrar sokaklara attım kendimi. Sabah olmak üzereydi ve uykusuzlukla yorgunluk bedenimi esir almaya başlıyordu.

Gidecek bir yerim de yoktu. Sadece babamı bulmak istiyordum. Bu güçleri ve Dilemma meselesini çözmek istiyordum. Ama nasıl?

Caddede böyle yürüyerek  fazla dikkat çekiyordum bu pis kıyafetlerle. Ara sokaklardan birine dalıp adımlarımı yavaşlattım. Mağzalar açıldığında tıpkı belimdeki kitap gibi bir şeyler çalabilirdim.

Ben bunları düşünürken arkamdan hızla bana yaklaşan arabanın sesini duydum. Gittikçe yaklaşan arabanın farları tenha ve dar sokağı aydınlatıyordu. İkinci bir sapık dalgası kapıda olmalıydı. Eskiden bu şeylerden çok tırsmama rağmen şu an korkusuzdum. Hatta önüme çıkan herkesi öldürebilecek kadar...

Arkama döndüm. Lüks otomobil tam bana yaklaştığında ani bir fren yaparak durdu. Yanık lastik kokuları ve egzoz dumanı ciğerlerimi iflaas ettirmeye mi çalışıyordu ne? Arabadan siyah giyimli 2 erkek çıktı. Şoförün kadın olduğunu rahatlıkla görebiliyordum. Doğrudan bana doğru gelen iki erkekte uzaylı görmüş gibi bakıyor ve ne yapacaklarını düşünür gibiydiler.

Organ mafyası olmasın, lütfen organlarımı almasınlar...

Onlar farklıydı. Yani insanların yanında ve daha önce hissetmediğim bir enerji hissediyordum. Acaip garip bir duyguydu.

Ultra yakışıklı görünen ve harika bir fiziğe sahip olan oğlan konuştu. "Dilemma sen neden bu bedendesin?"

Sesi çok derinden geliyor gibiydi ve hafif peltek konuşuyordu. Ya da bana öyle geldi bilmiyorum. Sonra bana yöneltiği tiksinç bakışlar altında kadınlık gururum kırıldı. O kadar da çirkin sayılmam ya neyse.

"Dilemma'nın kim olduğu hakkında bir bilgim yok gerçekten. Ben Aslı. Aslı Karlı... Şimdi izin verirseniz gideceğim." dedim ciddi olmaya çalışırken. Siyah otomobili süren kadın olduğu yereden çıkıp bir işaret bekler gibi yakışıklı olana baktı.

"Üzgünüm Dilemma ama tekrar kayıplara karışmana izin vermeyeceğim." dediğinde kız ve diğer oğlan bana doğru koşmaya başladı. Kaç Aslı kaç!

Arkamı dönüp koşabildiğim kadar koşmaya çalışırken kalbimden yayılan bir güç ayaklarıma indi ve beni daha önce olmadığı kadar hızlandırdı. Öylesine hızlı gidiyordum ki alev almaktan korktum.

Nereye gittiğimi anlamadım ama dakikalar içerisinde şehirden çıkacak kadar hız kazanmıştım. Tozu dumana katarak yolda ilerlerken bir patlama gibi bir şey oldu ve arkamda suya taş attığımızda oluşan dalgalar gibi bir dalga oluştu.

BEN AZ ÖN-CE SES DU-VAR-IN- I   AŞ- MIŞŞ - TIM!!!

Ayakkabımın eridiğini hissederken onları kilometrelerce geride bıraktığımı hissettim. Arkama döndüğümde kimse yoktu. Zafer kazanmış edasıyla durdum. Zaten ayakkabım hızdan erimiş ve ayağımdan çıkmıştı.

Gülerek önüme döndüğümde liderleri olduğunu düşündüğüm adamla karşı karşıya geldim. Sırıttı. Lânet olası yakışıklı adam!

*  *  *

Bacaklarımda iğrenç bir ağrıyla  uyandığımda başımda, dişleri çürümüş kısa ve yaşlı bir kadın dikiliyordu. Pis nefesini hissediyordum. Hatta o kadar pis bir nefesi vardı ki biraz daha yoğunlaşsa çizgifilmlerde olan yeşil bir duman gibi görünebilirdi. Kokunun tadı vardı resmen amına koyayım.

Kadın ceset gibi kokuyordu ve kesin ölmüştü de gömmeyi unutmuşlardı. Korkuyla kalkıp duvardaki köşeye sıkıştım. Kadın buruşuk yüzünü de alıp bana yaklaşmaya devam ederken çelik kapı gıcırdayarak açıldı.

Etraf karanlık olduğundan başta anlamasamda gelenin beni bayıltan adam olduğunu gördüm. Zalımın oğlu nasıl vurduysa hâla beynim sızlıyordu. Tabii o darbeden sonra eriyip kulaklarımdan akmadıysa...

Yaşlı kadın panikleyip geri çekildiğinde adam artislik olsun diye mi yoksa kadından cidden nefret mi ediyor anlamdım ama öyle bir vurdu ki yaşlı, cadı kılıklı karı duvarın içine geçti.

Hiçbir şey demeden kalktı ve koşarak kaçtı. Duvarda derin bir çatlak vardı ve bunu 6 - 7 numara bir hipermetrop dahi görebilirdi.

"Ne vuruyorsun be kadına!" dedim cazgır karılar gibi çemkirerek. Gülümsediğinde feleğim şaştı. Adam bu kadar ateşli gülerken yavşamamak için zor duruyordum. Vini Uehera bile halt kalırdı yanında. Ama yine de beni dövebilecek potansiyele sahipti.

"Anneme vurmak için senden izin mi alacağım Dilemma? Beni ne çabuk unutmuşsun." dedi. Sesi sanki dublajmış gibi ayrı bir güzeldi. Ama bir de annesine vurmuştu. Hatta kadın duvarı çatlatmıştı. Ölmediğine bile şaşırmıştım.

Biraz daha yaklaştığında yeşilimsi mavi bir tondaki koyu gözleri netleşti. "Annene vurman hoş değildi." dedim. Niye dedim bilmiyorum ama hiç anne sevgisini hissetmediğimden annelere karşı biraz şeydim.

"Bunu daha 17 yaşındaki suçsuz bir çocuğu öldüren ve 15 yıl önce halkını düşünmeden kaçan kız mı söylüyor? Ayrıca annem ne düşünüyordu biliyor musun?"

Muhtemelen ne kadar güzel uyuduğumu felan düşünüyordu ama merak ettim şimdi. "Ne?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Akşam yemeğinde kalça etlerini hangi sosla kızartsa daha leziz olacağını."


CADI (Mu'nun gizemi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin