BÖLÜM ONÜÇ

3.3K 270 23
                                    


Bir kız sesi iki saattir, içinde en nefret ettiğim kelime olan, "uyanmak" fiilini içeren cümleler kuruyordu. Sonunda kafama inen bir yastıkla yatakta zıpladığımda Nora gülmeye başladı.

Bu hâliyle Enrique'ye ne kadar da benziyordu. İlk bakışta anlamasanızda sonradan onların kardeş olduğuna inanıyordunuz bir şekilde.

Kafam nasıl oluyorsa sızlıyordu artık. Buna yastığın sebep olmadığı barizdi. En son ne olmuştu ki?

Biraz hatırlamaya zoraldığımda kareler tek tek belirmeye başladı. Pablo'nun kusursuz suratı, esrar içişim, yarım kalan evlenme ritüleimiz, Enrique'nin düğünü basması, klanlar arasındaki savaş, orda uyuyup uyandığımda Enrique'yi öpmem ve aptalca bir soru sorup sızmam...

Enrique'yi öpme düşüncesi gözlerimin açılmasına ve kalbimin atışını hissetmeme sebep olurken kafamın hâla inatla zonklaması ağlama isteğimi artırıyordu.

Nora'nın yaydığı auradan zihnimi okumaya çalıştığını anladım. Zaten bokunda boncuk bulmuş gibi sırıtması da buna işaret değil miydi?

"Öpüştüğünüze inanamıyorum! Anlatsana biraz, nasıldı, iyi öpüştü mü abim?" diye heyecanla yatağıma oturdu. "Ama önce şu ağrıdan kurtulalım." dedi ve elini alnıma, hissetmiş gibi tam da ağrıyan bölgeye yaklaştırdı ama değdirmeden gözlerini kapadı.

Kafamda bir tür enerji patlaması yayılmışken ağrı hızla yok oldu. Şaşkınlığımı ve hayranlığımı saklama gereği duymadım. "Nasıl yaptın bunu?" dedim hayretle.

"Şifacılık... Bunlar bizim klasik özelliklerimiz. Aslında siz insanların 2000 yıl önceki ataları bizleriz. Bu güçler sizin içinizde de var fakat kullanmadıkça körelmiş. Şimdiki insanlara, bakan kör terimi çok uyuyor biliyor musun? Aslında tüm bu güçler Taoizm gibi antik dinlerde saklı ama siz görmek istemiyorsunuz ve kendinizi kısıtlıyorsunuz." dedi.

Yani bana istersem onların yaptıklarını yapabileceğimi mi söylüyordu? Ondan biraz daha anlatmasını istedim çünkü acaip derecede merak ediyordum.

"Bu bedenlerin ardında çok şey var. Biz bile bazı güçleri kullanmayı bilmiyoruz Aslı. Denesek bilmediğimiz bir çok gücü ortaya çıkarabiliriz. Ama siz bizden daha çok sığsınız. Her gün; kinezi (aerokinezi, biyokinezi, telekinezi vs.) yapabilen, astral seyahat yapabilen, lucid rüyaya geçebilen, büyü yapabilen, wu wei'ye ulaşabilen, psikoterapi ve hipnoz yapabilen insanlarla iç içesiniz. İçinizde bunları yapabilen insanları biliyor fakat inanmadığınız için yapamıyorsunuz. Yapmanız gereken tek şey inanmak ve chi'yi kullanabilmek. Senin zihnini okuyabiliyorum çünkü buna izin veriyorsun. Biraz Star Wars klişesi olacak belki ama gücü kullan. İnana bana chi evrendeki en güçlü silahtan bile daha güçlü ve bunu kullanabilmeyi öğrendiğinde ve insanlara gösterdiğinde yakın çağ kapanacak. Bir çağı kaptıp yeni bir çağ açmanın sırrı; akıl, beden ve ruhun eşitlenmesi kadar basit." dedi. Anlattıklarını, evrenin sırlarını veriyor gibi canla başla dinliyordum.

"Peki chi'yi nasıl kullanacağım?" dedim gülümsemeye çalışarak.

"Her şey Tao denen Taoist insanların görüleriyle aynı. Chi, göbekdeğinin hemen altında bulunan; tanden veya hara denilen noktadan çıkar. Chi'ye inanmalı ve onu sevmelisin. Bir insanı sevdiğin gibi... Abimle öpüştüğünde hissettiğin gibi..."

diye eklediğinde yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Dediği şeyi anlamıştım çünkü. Kalkıp vampirlere has bir hızla gitti ve elinde beyaz kapaklı bir kitapla geri döndü. Kitabın adının 'Boşver Gitsin!' olduğunu görüyordum.

"Stephen Russel otobiyografisini yazmış. Şüphesiz içinizdeki en akıllı insan. Şifacılık, Taoizmle ve Tai Chi ile ilgili birçok bilgi var. Bundan sonra bizim hakkımızda yazılan bir kitap vereceğim. Umarım kitap okumayı seviyorsundur." dedi muzipçe gülümseyerek.

Gerçekten boşvermeye fazlasıyla ihtiyacım vardı. Sonra cebinden bir paket prezervatif çıkardı. "En önemli genelgeçer kural! Korunun!"

Allah aşkına bu kızda bu kadar prezervatif olması yasal mı?


CADI (Mu'nun gizemi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin