4| "Functional high heels."

15.2K 1.2K 816
                                    

Karşınızdaki insanla kısa bir vakit geçirseniz de bazen ona delicesine alışabilirsiniz. Sanırım bu cümlenin yürüyen kanıtıydım. Yanımdaki herife alışmıştım. Evet, gerçekten fena hâlde alışmıştım. Onu dövmecide azarlamamın üzerinden bir hafta geçmişti ve artık uyarıyı almış olacak ki benimle ilgileniyordu. Sık görüşüyor ve sık vakit geçiriyorduk. Hatta dün gece Jeongguk ile bir gece kulübüne içmeye bile gitmiştik. Daha fazlasını istesem de şimdilik bu kadarı bana yeter de artardı.

Jeon arabayı durdurunca kemerimi çözüp çantamı elime almış, diğer taraftan çıkıp dolaşarak kapımı açmasıyla birlikte elinden tutarak arabadan dışarı çıkmıştım. "Bu şortun yarısını evde mi unuttun?" diyerek eli arasındaki elimi yukarı kaldırıp beni döndürmüş, merakla bana bir cevap alabilmek için bakmıştı.

"Şortun boyu bu. Neden, kıskandın mı yoksa beni?" diyerek yamuk bir gülüşle ona yaklaştığımda, çatık kaşlarını daha da çatıp bana bakmıştı. "Hiç sorma. Bir de gülüyorsun." sırıtarak omuzlarım sarsıla sarsıla gülmüş, ardından hafifçe göğsüne vurmuştum.

"Çünkü komiksin. Hadi yürü, içeri gideceğiz daha." diyerek ona baktığımda elimi bırakmamış, gözlerimin içine muzipçe bakarak bana yaklaşmıştı. "Sen bu makyaj işini çok mu iyi yapıyorsun acaba? Gözlerin hoş duruyor. Ara sıra böyle yeşil lens tak." bugün bu herife ne olmuştu böyle? İltifat edesi tutmuştu sanırsam. Sırıtarak onun gibi yapıp yüzüne yaklaşmış, gözlerimi her bir detayında gezdirmiştim.

"Klasik makyajım, benimle takıla takıla görmeye alışırsın. Ayrıca, sana bir gün lens koleksiyonumu gösteririm, eğer çok görmek istersen." sırıtışımız genişlerken başını onaylar mânâda sallamış, ardından elimi bırakıp gülümsemişti. "Önden yürüsene güzelim. Azıcık kalçanı keseyim." ah, azgın herif... Yine yapacağını yapmıştı. Göz devirerek ona bakmış, ardından başımı iki yana sallamıştım.

"Uzat kolunu." diyerek ona baktığımda Jeon bana kolunu uzatmıştı. Koluna girip çantamı boşta kalan koluma takmış, ardından iç geçirerek onunla yürümeye başlamıştım. "Bunlarla nasıl yürüyorsun? Seksen metre ayakkabı mı olur? Jieun da bunlardan giyiyor. Bana kalırsa işkence gibi."

Bu kadar detaycı mıydı bu adam? Her şeye kafa yormakta üstüne yoktu. "Devamlı yürüyünce alışıyorsun. İşkence değil, öyle olsa giymem. Ayakkabılarım benim için öz güven meselesi."

"Hmm, demek öyle? Öz güvenin bayağı yüksek olmalı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hmm, demek öyle? Öz güvenin bayağı yüksek olmalı. Çok iddialısın bakıyorum." bu konuda onu onaylayabilirdim. Her yönden iddialı olmak hoşuma gidiyordu.

Başımı hafif omzuna yaslayarak yarış alanına doğru yürümeye başladığımızda gördüğüm kalabalık ile yüzümü buruşturmuştum. Yine ve yine aşırı kalabalıktı. Özellikle son bir haftadır deli gibi izlemeye geliyorlardı. Bu beni ilgilendirmese bile fazla ses can sıkıcıydı. Ha bir de, eksikliğini asla ama asla hissettirmeyen abaza sürüsü. Felaketti.

One Night Stand Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin