26| "Wedding and honeymoon."

4.8K 375 123
                                    

Ben güvensizlik duygusu ile boğuşan bir insandım. Birilerine kolay kolay kendimi açamamanın olumsuz sonuçlarıyla çok kez yüzleşmiştim. Ama bazı anlar vardı ki... İnsanların söylediklerine inanmamak elde değildi. Yaşadığım mutsuzluk ve acı yüzünden dipsiz kuyuya düşsem de eninde sonunda bir gün o parlak ışığı göreceğimi söylemişlerdi. Yaşadıklarım tamamen bundan ibaretti. Çok acı çekmiş, çok fazla kayıp vermiştim ama en nihayetinde o ışığı görmeyi başarmıştım. Bugün benim en mutlu günümdü çünkü bir saatten az bir zaman sonra Jeon Jeongguk ile dünya evine girecektim.

Göğsüm heyecandan hızla inip kalkıyor, nefes alışlarımı neredeyse bir işkenceye çeviriyordu. Yine de bundan şikâyetçi değildim. Sonunda mutluluk vardı, bu işkenceyi çekmeye razıydım. "Saçının bitmesine çok az kaldı kelebeğim. Hyeri, sen çiçeği ve diğer şeyleri tekrar bir kontrol et. Çok az bir vaktimiz var, her şey mükemmel olmalı. Aksaklık olsun istemeyiz." bugün oradan oraya koşturarak kendini feda eden Jieun ve ikiz kardeşime çok şey borçluydum. Onlar olmasa onca işin altından kalkamazdım.

"Her şey hazır. Geriye bir tek saçının bitmesi kaldı. Ayrıca seni mihraba götürecek kişiyi ayarlamalıyız. Hem de acilen." Hyeri bana sorarcasına bakınca daha çok heyecan yapmıştım. Çünkü teyzem evli değildi, eski eşini düğünüme çağırmamıştım. Ailem zaten yoktu. Sikeyim, kim beni mihraba götürecekti?! Başka kimse aklıma gelmiyordu. "Bilmiyorum, Tanrı aşkına! Kimse yok!" kimseyi bulamamış olmak beni daha çok strese sokmuştu.

Hyeri kimi çıkartacağımızı oradan oraya giderek düşünürken Jieun ise telefonda Daniel ile konuşuyor, her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol ediyordu.

Bugün düğünüm hakkında hiçbir olumsuzluk olsun istemiyordum. Her şey mükemmel ve kusursuz olmalıydı. Ne olursa olsun bu düğün güzel geçecekti. Sadece kendimizi sakinleştirip her şeyin iyi olacağını düşünmemiz gerekiyordu. Aksi takdirde kötü düşünceler, kötü olayları çağırırdı.

“Ulan o kadar çevremiz var, seni mihraba götürecek bir kişi bile bulamıyoruz.” Hyeri nefesini sıkıntıyla dışarı verip konuşurken bir yandan da özenle yapılan saçımı izliyordum. İstediğim gibi bir model olacaktı ve bu Jeongguk’un bana en çok yakıştırdığı modeldi. Düğünümüzde de haliyle onun sevdiği gibi yapacaktım bazı şeyleri.

“Dani'nin söylediğine göre her şey hazırmış. Aşağısını halletmişler. İçecekler, ikramlıklar ve pasta da tamam. Hepsi hazır, davetliler de yavaştan gelmeye başlamış. Hoseok ve Jiwon onları karşılıyor. Yani şu anlık bir sorun yok, mihrap dışında.” son söylediği ciddi bir sorundu. Orada aırf ailem yok diye tek başıma yürümek istemiyordum. İllaki yanımda birisi olmalıydı.

“Zorlayın kendinizi, bulmamız gerekiyor. Hadi çiçeklerim lütfen bulun ya…” sıkıntıyla oflarken gözlerimi kapatmıştım. Evrene iyi mesaj yollamaya çalışıyordum ve sanırım başarılı olmuştum. Jieun’un sesi de bu düşüncemi onaylıyordu.

“Buldum!”

Çığırarak bana doğru gelen arkadaşımın ellerini tutup heyecanla kafamı sallamış, ona kimi bulduğunu söylemesi için merakla bakmıştım. Ellerimi sıkı sıkı tutarak konuşmuştu. "Daniel, mihraba seni o götürecek!" duyduklarım gerçek miydi? Daniel, yani sevgili arkadaşım bir aile büyüğüm olarak beni mihraba mı götürecekti yani? Hassiktir, davetlileri nasıl inandıracaktık peki buna? Bilemiyordum, aklım çok fena karışmıştı.

"Jieun, sevgili saf arkadaşım... Daniel İngiltereli, Taehyung Koreli amına koyayım! Sence sarı papatya ikizimin aile büyüğü gibi duruyor mu?" Hyeri isyan dolu bir şekilde konuşup ellerini beline koyunca, başka şansımız olmadığı için kabul edip konuşmaya başlamıştım. "Hayatım, sen bilmiyorsun ama Daniel bizim kuzenimiz sayılır. O Jiwon'un öz kuzeni ve haliyle biz de kuzen oluyoruz. Başka şansımız yok, Daniel olacak. Aramızda yaşı en büyük olan o."

One Night Stand Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin