Halim acınasıydı. Üstüm başım sırılsıklamdı, makyajım akmıştı. Üstelik ağlıyordum. Üşümüştüm, ama bu halde eve gidemezdim. Annem çok üzülürdü. Onu üzmek, isteyeceğim en son şeydi."Kendini üzme daha fazla."
Örümcek adam sımsıcak eliyle beni tuttu ve kendine çekti. Yanağımdan akan yaşları baş parmağıyla sildi.
"Lütfen" diyordu.
"Lütfen. Senin ağlamana dayanamıyorum. Biliyorum, yaşadığın çok kötü bir şey ama..."
"Ben senin yanındayım."
Maskesini burnuna kadar çıkardı. O ağız, burun, çene... Bana o kadar tanıdık geliyordu ki.
Örümcek Adam -Peter'ın Ağzından
Bana nasıl şaşkınlıkla baktığını görebiliyordum. Sanki beni tanımıştı. Birden bakışları tamamen değişmiş, beni örümcek adam değil de Peter olarak görüyordu sanki. Ona partiyi berbat eden kişinin Liz olduğunu biliyordum. Böyle bir şey yapacağını Liz bana önceden bahsetmişti. Ama Liz'e o kadar aşıktım ki Alice'e bunu söylememiştim bile. Kendimden nefret ediyordum. Onun gibi bir kıza bunu yaptığım için kendimden nefret ediyordum. Karşımda kalbi paramparça bir kız duruyordu. Bunu ben yapmıştım, ben düzeltecektim. Soğuktan titriyordu. Rimeli akmıştı. Yüzü bembeyazdı. Dudaklarımı onun narin dudaklarına bastırdım. Bir kaç saniye karşılık verdikten sonra bitkin vücudu kollarımın arasına düştü.
Üstümü değiştirip onu kucağıma aldım. Eve doğru giderken Alice uyanmıştı. Ama bana hiçbir şey sormadan kucağımdan inmiş ve yürümeye başlamıştı.
Evine geldiğimizde Alice'i yatağına kadar götürdüm. Tam gidiyordum ki Lauren kolumu tuttu.
"Alice'i nerde gördün? Partiden çıkarken üstünde bu kıyafetler yoktu Peter. Bana doğruyu söyle."
"Bu seni hiç ilgilendirmez."
Alice'nin Ağzından
Başımda hissetiğim elle uyandım. Annem üzgün bir şekilde bana bakıyordu. Tam bir şey söylecekken: "Anne lütfen. O konuyla ilgili konuşmak istemiyorum" dedim.
"İstersen buradan gidebiliriz. Para biriktirdim. Ev tutacak kadar paramız var."
"Hayır anne. Ben burada kalmak istiyorum."
"Seni buraya bağlayan şey ne Alice?"
"Hiçbir şey anne, sadece gitmek istemiyorum."
O kadar bitkin ve yorgundum ki yaşadığım çoğu şeyi hatırlamıyordum bile. Tek hatırladığım o sımsıcak dudakların hissiydi.
***************
Pazartesi günü tüm okul partide çıkan yangını konuşuyordu. Yanlarından geçtiğimi görenler ise utançla gözlerini benden kaçırıyordu. Hatta bir kaç kişi olayın kimsenin bilmediğine dair yeminler etmişti. Fakat bunlar umrumda değildi. Bunu kimin yaptığını öğrenip cezasını çektirecektim.
Sınıfıma doğru giderken Peter beni durdurdu ve konuşmak istediğini söyledi.
"B-ben o gün yaşananlar için çok üzüldüm. Böyle olsun istemezdim Alice."
Elimi omzuna koyup yalandan tebessüm ettim.
"Bundan haberin olmadığına eminim Peter. Sen yapmadın. Üzülmene gerek yok."
"Bugün bize gelmek ister misin? Film falan izleriz. Yani -seni düşündüğümden..."
Sanki baloda rezil olan ben değilmişim gibi: "Tabii. Neden olmasın?"
X: Yaşananlar için çok üzgünüm fakat bunu sana kimin yaptığını biliyorum. Öğrenmek istersen bu akşam .......... gel.
"Peter kusura bakma ama işim çıktı. Size daha sonra gelirim." Dedim ve hızlıca Peter'ın yanından uzaklaştım. Belki de bu mesajı atan kişi bana yalan söylüyordu. Belki beni kaçıracak ve öldürücekti. Ama umrumda değildi. Çünkü bana bu iğrençliği yapanı öğrenmek istiyordum.
Eve gittiğim gibi üstümü değiştirdim ve mesajı yolladım.
Alice: Saat 10'da orada olacağım.
X: Bekliyor olacağım.
Saat 10'a yaklaştığında yazdığı yere doğru gitmeye başladım. Sokakta kimse yoktu. Sanki bile bile insanlar dışarı çıkmamıştı. Lanet olsun.
"Merhaba Alice."
Arkamı döndüğümde benim yaşlarımda bir çocukla karşılaştım.
"Merhaba. Bana mesaj atan sen misin?"
"Hayır o değil."
TANRIM HAYIR! ŞİMDİ HİÇ SIRASI DEĞİL ÖRÜMCEK.
Biliyorum kısa oldu ama bölümleri artık daha hızlı yayımlayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mask; Peter Parker
FanfictionOna baktım. Daha doğrusu, maskesine. Parmaklarımı hafifçe maskesinde gezdirdim. "Maskeni çıkarmayacak mısın Spiderman?" "Zamanı geldiğinde kim olduğumu öğreneceksin Alice." ••••••••••