''Peter ve Liz'den intikamını nasıl alacağını sonra düşünürsün. Şimdi benim soruma cevap ver.''
Uyuşan bileklerimin acısıyla bağırdım: ''KAÇ KERE SÖYLEMEM GEREKİYOR? ONUN HAKKINDA BİR ŞEY BİLMİYORUM.''
Yavaşça yaslandığı masadan bana doğru yürümeye başladı. Her ne kadar karanlık da olsa sinirlendiğini görebiliyordum.
''Daha çok canının yanmasını istemezsin değil mi Alice Brown?
Tam kafamı iki yana sallıyordum ki ipleri sertçe sıktı. Acıdan ve sinirden ağlıyordum artık. Gücümü kullanmak istiyordum ama yapamıyordum. Belki de birdaha kullanamayacaktım. Yapabilecek bir şeyim kalmamıştı artık.
''Yemin ederim ki hiçbir şey bilmiyorum. Lütfen bırakın ben...''
''Öldürün gitsin şunu!''
Adamın emir vermesiyle birkaç kişi bana doğru yürümeye başladı. Bağırmayı düşündüm ama burada ne kadar bağırsam bağırayım kimse duymazdı. Gözlerimi bezle hızlıca sardılar. Artık hiçbir şey göremiyordum. Korkuyordum, canım yanıyordu; kırgın ve kızgındım. Şaka gibiydi ama öldürülecektim.
İpleri söküp beni sandalyeden kaldırdıktan sonra kolumdan sertçe tutup sürüklemeye başladılar. Rüzgarın yüzüme çarpmasıyla dışarıda olduğumuzu anladım.
"Sana son kez soruyorum."
Soğuk bıçağın boynumda gezdiğini hissettim. Tüm bedenim korkuyla titriyordu. Adam benden bir cevap bekliyordu ama ona hiçbir şey söyleyemezdim.
Bıçak boynumdan göğsüme kadar hızlıca indiğinde kan kokusu burnumu doldurdu. Ayaklarımdan kafama kadar her tarafım alev alev yanıyordu. Elektriği vücudumdan atmak istercesine ellerimi sertçe sıktım. Elektrik direklerinin patlama sesini duyabiliyordum. Ne olduğunu ve ne zaman gerçekleştiğini anlayamamıştım. Bileklerimdeki ipler yanarak koptu. Adamlar ise yerde baygın yatıyordu. Gözümdeki bezi çıkardıktan sonra ağzımdaki bantı çektim. Başımın şiddetle ağrıyıp vücudumun titremesinden sonra görebildiğim son şey elektrik direklerinin patlıyor oluşuydu...
Örümcek Adam-Peter'ın Ağzından
Neredeyse tüm şehri gezdikten sonra uzaktan gelen patlama seslerini duydum. Saatlerdir Alice'i arıyordum. Lauren'ın beni aramasıyla Alice'in yeniden o adamla buluşmaya gittiğini anlamıştım. Ona kötü bir şey olacak diye çok korkuyordum. Özellikle benim yüzümden. Tüm hızımla oraya ulaştıktan sonra yerde yatan 5 adam ve onların ortasında Alice'i gördüm. Adamın elinde kanlı bir bıçak vardı. Alice'in boynundan göğsüne kadar kanlar akıyordu. Tüm elektrik direkleri patlamıştı ve birkaç ağaç yanmaya başlamıştı. Bir an kendimden nefret ettim. Oraya gitmesine izin vermemeliydim. Alice'i kucağıma aldıktan sonra en yakın hastaneye götürdüm. Onun yanında kalmak, iyileştiğini görmek istiyordum ama bunu yapamazdım. Gerçek kimliğimi öğrenmemeliydi. Benim Peter olduğumu bilmemeliydi.
Alice'in Ağzından
Gözlerimi aralamaya başladığımda bulunduğum yerin hastane olduğunu anlamıştım. Yanımda Lauren vardı. Uyandığımı görünce sevinçle yanıma geldi.
"Nasıl hissediyorsun Alice? Senin yüzünden kendimi affedemeyeceğim. Sana bir şey olursa kendimi asla affetmem demiştim gitmeden önce."
"Ben iyiyim Lauren. Kendini suçlama lütfen. Benim hatamdı."
Doktor odaya gelince beni kontrol etti ve ne zaman istersem çıkabileceğimi söyledi. Lauren'a göre biraz daha dinlenmem gerekti ama ben buradan hemen çıkmak istediğimi, iyi hissetiğimi söyledim.
*******************
"Sana ulaşamayınca Peter'ı aradım. Seni saatler boyunca her yerde aramış ama bulamamış. Okuldaki herkese sormuş ama onlar da bilmiyorlarmış nerede olduğunu."
Peter'ın ismini duyunca sinirle iç çektim.
"Bana Peter deme Lauren. Adam her şeyi anlattı. Bana baloyu zehir eden kişi Peter'mış. Liz'in gözüne girmek için yapmış her şeyi."
Lauren ağzı açık beni dinliyordu.
"İnanmıyorum. Peki ya adam yalan söylüyorsa? Sadece senin canını yakmak içinse?"
"Bilmiyorum ama bana doğruymuş gibi geliyor. En kısa zamanda Peter'la konuşacağım."
Okulun kapısından girerken herkes bana bakıyordu. Yaralarımın dikkat çekmemesi mümkün değildi. Bahçeden geçip okul kapısına geldiğimde Liz ve sevgilisini gördüm.
"Sakin ol Alice. Lütf..."
Liz'i saçlarından tutup tuvalete kadar götürdüm. Çığlıkları kulağımı tırmalıyordu. Bir şeyler söylüyordu ama hiçbir şey duymuyordum. Sinirden gözüm dönmüştü.
Tuvalete geldikten sonra tüm kızları oradan çıkarttım ve Liz'i duvara yapıştırdım.
"Sana tek bir şey soracağım. Planı Peter'la mı kurdunuz?"
Cevap vermesini beklemeden yüzüne tokatı bastım. Ağlıyordu.
"E-evet, Peter'la beraber yaptık. Bırak beni lütfen. Özür dilerim Alice."
Nefes nefese konuşuyor ve korkudan her yeri titriyordu.
"Sana ne yaptım söyle! Bana bu iğrençliği yapacak kadar ne yaptım? Herkesin önünde beni rezil ettin!"
Mrs. Darcy'nin tuvalete gelmesiyle Liz'i bıraktım.
"Odama kızlar, lütfen."
Mrs. Darcy'nin arkasından yürürken Peter'la göz göze geldik. Kesinlikle mutsuzdu. 1 saniye içinde gözlerini başka tarafa çevirdi. Suçlu olduğunu bildiği için.
Öğretmenler her şeyi bildiği için benim Liz'e saldırmama kızamadılar ve sadece ikimizi de birdaha böyle bir şey olmaması konusunda uyardılar. Konuşma bittikten sonra çantamı alıp okuldan çıkacakken Peter'ın önümde olduğunh gördüm. Yanına hızlıca yürüyüp kolunu tuttum ve kendime çevirdim.
"Senin de işin içinde olacağını düşünmezdim. Üstelik bunu Liz için yapmışsın. Sana inanmıyorum! Tanıştığımız ilk günden beri seni çok sevdim. Ama sen ne yaptın? Sırf sevdiğin kızın gözüne girmek için seni sevenin kalbini kırdın. Böyle biri olduğunu bilmiyordum Peter."
"Özür dilerim. Yaptığım için çok pişmanım Alice. Liz'in nasıl biri olduğunu anlayamamıştım. Lütfen affet beni."
Hiçbir şey demeden arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım.
******************Lauren'a hiçbir şey söylemeden camdan atlayıp Örümcek'le her zaman çıktığımız binaya gittim. Korkuyordum, evet ama hala onu seviyordum. Onun yüzünden ölecektim ama bizi suçlayamazdım. Görüşmemi kesemezdim.
Gittiğimde o da orda oturmuş bekliyordu. Sanki geleceğimi tahmin etmişti.
"Sen de buradasın demek."
Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.
"Seninle konuşmak için geldim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mask; Peter Parker
FanfictionOna baktım. Daha doğrusu, maskesine. Parmaklarımı hafifçe maskesinde gezdirdim. "Maskeni çıkarmayacak mısın Spiderman?" "Zamanı geldiğinde kim olduğumu öğreneceksin Alice." ••••••••••