34 bölüm.

384 29 58
                                    

Diğer bölüm final olacak.

3 ay sonra

Malia'dan:

"Neden kendimi bu denli halsiz hissediyorum." Diye bağırdığımda Kai hızlıca odaya girmişti.

"Sen hala yatakta mısın? Kahvaltı da yapmadın Malia."

"Çünkü çok mutsuzum."

"Neden?"

"Bilmiyorum. Çok korkunç bir şekilde kafamda sesler duyuyorum. Su damlası sesi gibi ve delireceğim. Sanırım Lydia gibi kafamda sesler duymaya başladım."

"Malia saçmalama, öyle bir şey mümkün değil."

"Ses susmuyor Kai, anlamıyorsun beni işte. Susmuyor! Biri şu şeyi sustursun." Ellerimle kulağımı kapadığımda yanıma çöküp oturmuştu.

"Bu ne zamandır oluyor?

"Birkaç gündür. Korkuyorum, yataktan çıkmak istemiyorum hiç."

"Birlerine haber vereyim mi? Deaton ya da Derek."

Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Ben yatmak istiyorum, ve yalnız kalmak."

"Tamam kimseye haber vermem."

"Tamamen yalnız kalmak istiyorum Kai, sen de git şu evden."

"Ne? Hayır yalnız bırakmam seni saçmalama."

"Kimseyi görmek istemiyorum, git lütfen."

Kai kafasını olumsuz anlamda sağladığında kendimi geriye vermiştim.

"O zaman odadan çık çünkü yalnız kalmak istiyorum."

Kai biraz sinirle yanımdan giderken ona haksızlık ettiğimi düşündüm ama bir şey demedim. Uyumak istiyordum şu an.

...

"Malia uyan ve bir şeyler ye." Kai elindeki tepsiyi bana uzattığında yatakta oturur pozisyona geçmiştim.

"Yemek istemiyorum. Kai ben ölecek gibi hissediyorum, bence bir hastalığa filan yakalandım. Çakal hastalığı filan ve öleceğim sonra da seni yalnız bırakacağım."

"Malia ne saçmalıyorsun sen, ye hadi şunları."

Tepsiyi üstüme koyup yanıma oturdu ve zorla yemeği yedirmeye başladı.

"Çocuk gibisin şu an."

Yemeği yerken bir yandan da onu süzüyordum.

"Bugün Stiles ve Scott ile dışarı çıkacağız, hafta sonu için kasabaya gelmişler. Sorun olmaz değil mi?"

"Olmaz, Stiles nasıl peki? Derek ondan ayrı kalmanın acısını çok kötü çıkaracaktır diye düşünüyorum da."

"Ben de öyle düşünüyorum ve Stiles da öyle düşünüyor. Sonumu ne denli geç hazırlarsam o kadar iyi deyip dışarı çıkmayı teklif etti işte."

"Neyse iyi eğlenin o zaman, çok fazla içme!"

"İçmem merak etme."

...

Gece yarısı odada tek başıma olduğum için şu tuhaf sesler yine beynimi ele geçirmişti.

Sürekli devam ediyordu.

Sağa, sola döndüm. Başka şeyler düşünmeye çalıştım ama etki etmedi.

"Sus artık, kes şunu."

Beynim deliniyor gibi hissediyordum.

Telefonumu elime aldım ve Kai'yi aradım ama telefon çalmasına rağmen açan olmadı.

"Hadi ama Kai, sana ihtiyacım var."

İkinci kez aradım, sonra üçüncü kez.

Yine açan olmadı.

Mesaj attım, defalarca kez mesaj attım ama yanıt yoktu.

Yataktan çıkıp odanın duşuna girdim ve biraz ses olması için de bir müzik açtım.

Sıcak bir duş iyi gelmiş olsa da yalnız kalmak istemiyordum ve Kai'den başka arayacağım kimse de yoktu.

Tekrar telefonu elime aldım ve onu aradım, yine açan olmadı.

Gözlerim sinirden yaşarmaya başlamıştı. Telefonu elimde parçalamak istedim ama son anda kendime hakim oldum.

Derin derin nefesler almaya başladım ama o ses yine beynimi ele geçirmişti.

"Sus, lütfen sus artık."

Kulaklarımı kapadım ama hala devam ediyordu. Son ses bir müzik açtım. Duymamak adına her şeyi yaptım ama mümkün değildi.

Sabaha kadar gözüme bir gram uyku girmeden öylece yatakta uzandım. Sonrasında bir araba sesi doldu kulağıma.

Hızlıca yataktan çıkıp aşağı kata yöneldim. Kai endişeli bir halde kapıdan girdiğinde ona sinirli bakışlar atıyordum.

"Nerdeydin?"

"Üzgünüm, biraz fazla içince Scott bizi kendi evine götürdü. Biliyorsun ki o sarhoş olmuyor. Orada sızmışız ve mesajlarını sonradan gördüm. Malia üzgünüm ben..."

"Yanımda olmanı istedim ve sen yoktun. Sana çok içme demiştim!"

"Bak sorun ne bilmiyorum ama birlikte..."

"Birlikte mi halledelim? Kafamdaki sesleri duyan tek insan benim, onları sen duymuyorsun ve bana inanmıyorsun bile. Nasıl birlikte halledelim? Ve... ve destek olmanı istediğim zaman da yanımda yoksun."

"Malia ne yapabileceğimi bilmiyorum. Son zamanlarda sürekli sana destek olmaya çalışıyorum ama bir haftadır böylesin. Bir haftadır kendinde değil gibisin ve ben... elimden geleni yapıyorum ama..."

"Bu halimden rahatsız mısın?"

"Hayır ama düzelmek için çaba göstermiyorsun!"

"ÇÜNKÜ BEYNİMDEKİ BU LANET SESLER BENİ DELİRTİYOR ANLADIN MI BENİ? HAYIR BEKLE, ANLAYAMAZSIN. SEN ANCA BENDEN UZAKLAŞMAYA ÇALIŞ."

"Ne? Sence bunu mu yapıyorum? Malia elimden ne gelirse yapıyorum ben?"

"Bana inanmayarak çok güzel yapıyorsun her şeyi. Ben.... ben pes ediyorum. Buna dayanacak halde değilim pes ediyorum."

"Anlamadım?"

"Senden ayrılıyorum tamam mı? Artık rahat edebilirsin."

Yanından geçip kapıya doğru yöneldiğimde beni durdurmuştu.

"Saçmalama, mantıklı düşünmüyorsun bence şu an."

"Gayet mantıklı düşünüyorum. Seni görmek istemiyorum Kai, bir süre benden olabildiğince uzak dur. Çünkü artık sevgine inanmıyorum."

"Bekle ne? Sevgime inanmıyor musun? Malia ben senin için onca şey yaptım biliyorsun değil mi? Ben senin fotoğrafın ile uyuyorum yanımda olmadığın zaman,  ne demek sevgine inanmıyorum. Asıl ne var biliyor musun, bence sen kendi sevgine inanmıyorsun. O yüzden çekip gideceksin ve suçu bana atmak sana daha kolay bir seçenek gibi geldi öyle değil mi? Evet, şimdi gidebilirsin çünkü seni görmeyi istediğimi sanmıyorum."

Gözlerimin dolduğunu hissetmiştim, neredeyse ağlayacak gibi olduğumda hızlıca kapıya yöneldim ve sertçe kapıyı açıp dışarı çıktım.

Ona olan sevgimden bir kere bile şüphe etmemiştim şu ana kadar.

Ama şu an, ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.

Onu seviyorum, ama o beni sevmiyor gibi hissediyordum.

Ve bu durum... beni öldürüyor.

...

Paint It BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin