25. bölüm

470 39 18
                                    

Kai:

Kapı altıncı kez filan çalındığında uykulu bir halde kapıyı açmıştım. Malia'yı karşımda görmeyi beklemiyordum.

"Hey, burada ne işin var?"

"Okula niye gelmedin?" Dediğinde anlamaz bir halde ona bakmıştım.

"Dün gece Stiles ile kavga ettik, yine."

"Evet, bana gelip Kai niye seni koruyor, çocuğa ne yaptın? Diye sormasından bunu anlamıştım zaten."

"İçeri gelecek misin?" Deyip yana çekildiğimde tereddüt etmiş olsa da eve girmişti.

"Derek onunla konuşmuş, yani o gün bulamamış olsa da başka bir gün bulmuş."

"Biliyorum dün gece bana da söyledi. O konuda da bayağı kızgın çünkü Derek'ten ödü koparcasına korkuyor. Yine de olayı benim söylediğimi bilmiyor."

Koltuğa çöküp oturdum öylece. O da yanıma oturmuştu.

"Kendimi suçlu hissediyorum, o benim en yakın arkadaşım ve başı benim yüzümden belaya girdi."

"Sen doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın, Derek'i olaya bulaştıran şeyi söyleyen bendim. Hangi kafayla söyledim inan bilmiyorum."

"Seni sevmem de ona ihanet gibi geliyor." Dedim aniden. Bunu dediğim zaman bakışlarını üstümde hissetmiştim.

"Birini sevmek suç değil buna emin olabilirsin."

"Kendime sürekli bunu söyleyip duruyorum. Ama bazen yanlış geliyor işte."

"Bana da burada durup seninle sohbet etmek yanlış geliyor Kai ama gördüğün gibi buradayım."

"Benden hala nefret mi ediyorsun?"

"Hayır, senden artık nefret etmiyorum." Dediğinde resmen gözlerim ışıldayarak ona bakmıştım. "Nötr gibi bir şeyim sanırım."

"Unutturmayı başardım mı yani?"

"Hiçbir şeyi unuttuğum söylenemez ama hafifletmeye başladın yaptıkların ile."

"Bu sanırım, hayatımda duyduğum en iyi iltifattı." Deyip güldüğümde belli etmese de onun dudakları da yukarı doğru kıvrılmıştı. Sonrasında hemen yüzündeki tebessümü sildi.

"Her neyse, yalnızca ne halde olduğuna bakmak için gelmiştim. İyi olduğuna göre artık gitmeliyim."

Koltuktan kalkmaya yeltendiğinde onu bileğinden tutup durdurmuştum.

"Bunu daha iyi hale getirmek için daha başka neler yapabilirim?" Dediğimde düşünür gibi durmuştu.

"Bilmiyorum, bu hallerine devam edersen belki zamanla sana olan öfkem azalmaya devam eder."

"Ama hiçbir zaman başka türlü bir şansım olmayacak öyle değil mi?" Dediğimde kafasını evet dercesine sallamıştı.

"Olacağını sanmıyorum, üzgünüm. Sadece arkadaş olmayı deneyebiliriz hepsi bu. Daha fazlasını bekleme benden."

"Bununla idare etmek istemiyorum."

"O zaman benden tamamen uzaklaş çünkü daha fazlası olmayacak."

Kolunu benden kurtardıktan sonra kapıya yönelmişti.

"O zaman niye evime geldin? Sadece mesaj atabilirdin ya da arayabilirdin. Gelmen gerekmezdi."

Cevap vermeden evden çıkıp gitmişti.

Yine her şey harika ilerliyor...

...

Paint It BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin