Asya devam ediyor
Tüm kızgınlığım ile kızlara bakarken onlarda bana çarpık gülümsemelerini yolluyor. Şöyle ağızlarını bir yırtacaksın bir daha gülmeyecekler. Kollarımızdan birbirimize ip ile sıkıca bağlandıktan sonra oyun başladı.
.....
Yarım saat sonra
Maçın bitmesine az kaldı skor 6-5 tek yapmamız gereken bir gol daha atmalarına engel olmak. Biz 6 onlar 5. Karşı takımdan olan Jungkook ve Min Hee de top. Bizim takımdan olan Arya ile Bambam ise onları durdurmaya çalışıyor. Evet aldı topu. Top Bambam de. Tam tüm göz onlardayken bir anda ilgi odağı başka yere çekildi. Bir çığlığa. Kafamı çevirdiğimde o iğrenç manzarayla karşılaştım. Min Hee kendini Kookie min üstüne attı onun yalancı tabiriyle Min Hee kaşarı benim Kookie min üstüne düşmüş. Kolumdaki ipi çözmek için harekete geçtim.
Jaejae;
--Hey ne yapıyorsun oyun daha bitmedi
--Biliyorum ama başka bir oyun bitti dedim elimdeki ipi yere fırlatarak. O Min Hee nin saçından tutup yere savurdum. Zaten onlarında ipleri çözülmüş. Onun için sorun yok. Ona ardı ardına yumruk atarken hoca beni durdurmaya çalışıyordu ama nafile bir kere gözüm karardı o ölene kadar durmayacağım.
Min Hee;
--HAYIR YÜZÜME VURMA!!! AĞAHHH!!
Arya;
--Asya sakin ol Asya yapma.
Masal;
--Asya değmez Asya!!
Kulağımda arkadaşlarımın çığlıkları yükselirken ben hiçbir tepki vermiyor sadece öldürmek için programlanmış bir robot gibi ona vuruyordum. Kendime dur diyemeyecek kadar canavar olmuştum. Bir an boşluğuma karşın öğretmen beni geri itip Min Hee ye baktı. Her yer kan ve bir baygın kız duruyordu karşısında. Herkes bir canavar görmüş gibi bakarken bende farksızdım çünkü bende kendimi canavar olarak kabul ediyordum. Ayağa kalkıp spor salonundan gitmek için yürümeye başladığımda arkadaşlarım 'Nereye gidiyorsun' diye soruyordu ama cevap veremeyecek kadar bitiktim artık.
....
Eve geldim yaklaşık 2 saattir sadece etrafa bakıyorum. Arkadaşlarım derste onlara gelirlerse kendimi asacağımı söyledim onun için dersten önce gelmeyecekler. Ellerimdeki kanlar ve bu canavarlaşmış halimle başbaşayım artık. Benden o sürtükten özür dile diyorlar ama yapmam. Kendimi asmak daha cazip. Aynanın karşısına geçip kendime baktım sonrada kan içinde adeta yüzen ellerime. Onları inceledim ardından sabun ile çıkana kadar yıkadım. Ellerim kandan arındı ama ruhum asla bu canavardan arınmayacak çünkü canavar ruhuma kadar işledi artık yeni benliğim o. Bu kötü düşüncelerden beni telefonun duvarlarda yankılanan sesi çıkardı. Kim olduğuna bakmadan açtım.
--Alo.
--Alo Asya.
Bu Kookie olamaz ne yapacağım?
--..
--İyi misin Asya?
Hayır.
--Evet.
--Ben onun bilerek yaptığını anlamadım ama artık biliyorum.
En sonunda..
--Ne anlamanı sağladı?
--O..o beni öpmeye çalıştı.
Ne vay sürtük vay kaşar
--Ne zaman ?
--Bir kaç dakika önce o..bir sürtük. Ö..özür dilerim seni üzdüğüm için.
--Sorun değil.
Sorun..hemde büyük bir sorun..
--Umarım cidden öyle düşünüyorsundur Asya. Seni seviyorum.
--Bende seni Kookie.
--Gelmemi ister misin?
--Hayır ben böyle iyiyim.
--Beni görmek istemiyor musun?
Evet istemiyorum.
--Hayır sadece yanlız kalmak istiyorum biraz.
--Tamam görüşürüz.
--Görüşürüz.
Yalanlar dolu telefon konuşmasını kapattım ve gerçek hayatıma döndüm. Tam kendimi yatağa attım rahatlamak için uyuyayım dedim o şerefsiz telefon yine çaldı. Bir küfür savurarak yeniden açtım.
--Ne?!
--Noluyor ne bağırıyorsun abla?
--Ha pardon sadece uyuyacaktım Emir.
--Aa pardon üzgünüm. Annem uyandı görmek ister misin?
--Cidden mi hemen geliyorum deyip yüzüne kapattım. İşte bu an o hislerini kapamış canavardan biraz olsun sıyrıldığım an oldu. İçimde bir sevinç doğdu. Çantam ile ceketimi kaptığım gibi koşarak arabaya atladım. Hastaneye sürmeye başladım. 2 dakika sonra oradaydım. Koşarak annemin odasına vardım kapıyı kırarcasına içeri daldığımda annem ve Emirin ilgi odağı ben oldum.
--Anne..uyandın.
Annem;
--Evet kızım uyandım nasılsın ben uyuyalı neler oldu?
--Pek önemli şeyler değil bir kaç kişiye haddini bildirdim başka bir şey yok. Sen nasılsın?
--İyiyim kendimi iyi hissediyorum dedi kireç misali yüzü ile bana gülümseyerek.
Emir;
--Bende iyiyim sorduğun için teşekkürler abla.
--Önemli değil koçum.
--Ya!! Abla.
--Tamam tamam kızma hemen.
--Ben hiç kızar mıyım sana ablamm?
--Yok ya hiç kızmazsın en fazla mikrofon yutmuş gibi bağırırsın dedim gülerek. O da bana gülerek 'YA!!' dedi.
Annem;
--Tamam didişmeyin kızlar nerede Masal falan onlar nerede okuldan geldin de onlara haber vermedin mi?
--Yoo .
--Neye yoo?
--Herşeye anne ben okuldan değil evden geliyorum ve onlara da haber vermedim.
Emir ve Annem;
--NE?! NEREDEN GELDİN O ZAMAN?
--Tamam anlatacağım kulağım patladı yavaş..kavga çıktı bende sinirle eve gelmiştim bu işte.
Emir;
--Kiminle kavga ettin?
--Bir kaşarla.
--Haa iyi bari.
Annem;
--Kızım güzel konuş.
--Sende kaşar diyorsun sanki sen demiyorsun.
--Tamam tamam kaşarsa iyi yapmışsın.
--İşte benim hero annem dedim bir beşlik çakarak.
Susmayan dırdırcı telefonum yine çaldı odadan dışarı çıkarak açtım.
--Alo kimsiniz?
--Ben Min Jae. Bunun cezasını alacaksınız.
--Ne yapacaksın Min Jae ikizimi dövdü diye şikayet mi edeceksin?
--Uff nereden bildin?
--Kaşar ne olacak işte ?
--Yaa bana öyle deme!!
---Tamam sürtük.
--Yaa!!
--Kapa telefonu kapa diyerek telefonu çat diye kapattım. Mal ya mal boşuna demiyorum mal diye dimi yani. Bir saat daha durduktan sonra hastaneden ayrıldım. Eve geldim. Yemek yedikten televizyonu açtım bir şeyler izlemeye başladım. Zilin o iğrenç sesini duymamla bağırmam bir oldu.
--YA NE DİYE ANAHTARINIZI ALMIYORSUNUZ?!!!
Kapı ile salon yakın ama yinede bağırmak tercihim.
Cemre;
--Ya kızma pardon hadi aç.
--AÇMIYORUM KALIN ORADA!!
Ece;
--Donduk açsana kızım ya.
--BACADAN GİRİN OLMADI PENCEREDEN UMRUMDA DEĞİL!!
Ceren;
--Ya aç bak kıçım dondu.
Neşe;
--Evet nolur unnie nolur!!
Tabi Neşeye dayanamadığımdan kapıyı açtım kapıyı açtığımda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Karşımda Jaejae ile arkadaşları Jungkook ve arkadaşları ve bizim kızlar vardı benim tepki tabiki 'Noluyor lan' oldu.
Namjoon;
--PARTY TİME!!
--Why why?
--Eğlen diye Asya hemde bizde iyi anlaşıyoruz artık.
--Emin misiniz kavga edeni döverim.
--Eminiz emin deyince içeri buyur ettim. Tabi halen aklımda 'Noluyor lan' cümlesi dönüyor. Herkes koltuklara oturdu.
Jimin;
--Ee ne yapalım? D\C oynayalım mı?
Masal;
--Bize uyar.
Jaejae;
--Bizede.
Jungkook;
--Bizede.
Herkes yere oturdu şişe getirdim ve çevirdim. Soru kısmı Mark Tuana cevap bana geld. İçimden yardım çığlıkları koparken cevap verdim.
--Doğruluk.
--Hmm..mafyalığa nasıl başladın ve bunda felsefen noldu?
--Mafyalığa..derin bir iç çekerek konuşmaya devam ettim.
--Babam ben daha 4 yaşındayken elime silah vermiş. Küçüklüğümden beri bu işteyim ama ilk birini öldürdüğümde gerçek bir mafya oldun denmişti. 5 yaşındayken.
Mark Tuan;
--5?...Jaebum bile 14 yaşındayken başlamış woaw cidden.
Herkes bana şaşkınlıkla bakarken konuşmaya devam ettim.
--Felsefem başlarda yoktu. Yani 5 yaşındaki bir çocuğun felsefesinin olması zaten normal. Ama 5 yaşımın sonlarına doğru bir felsefem oldu bir mafyalık felsefesi. O gün bir çatışmadaydık. Ben kenarda korku ile saklanıyordum. Sonra o zamanlar çok sevdiğim babamın çığlığı ile saklandığım yerden hızla dışarı çıktım. Babam kolundan vurulmuştu. Ve onu vuran kişi benim öz annemdi. O anki bir hırsla yerdeki mafyaya ait silahı alıp onu kalbinden vurdum.*Gözünden bir damla yaş düşer*. Bunu istememiştim. Annem gözlerimin önünde can verirken babam çarpık bir gülümseme ile anneme bakıyordu o an bir felsefe edindim. 'Asla içindeki canavarın ruhunu ele geçirmesine izin verme'.
Mark Tuan;
--Ben..ben seni ağlattığım için özür dilerim.
--Sorun değil..bunca şeyden sonra bu yaptığın küçücük şey..sorun değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
True self -BTS
FanfictionBenliğini tamamen saklamış 7 kız normal bir öğrenciymiş gibi yeni bir okula gelir. Güney Kore'de ki bir okula. Dikkat çekmemek için herşeyi yapan bu 7 kız yinede 7 popüler kişinin BTS nin dikkatini çeker. Onlar okulun en popüler öğrencileridir bakal...