Bilinmezlik

46 3 0
                                    

         Jungkook yorgun ve bitkindi bir ona bir de onun yere serdiği Shawn'a baktım.
Jungkook;
--O..o bana bir panzehir olduğunu söyledi.
--Ne panzehiri?
Jungkook;
--Bir dağın en tepesinde bulunan bir mağarada saklı olan 2 şişe canavar panzehiri varmış. Bunu o arkadaşı ile telefonda sessiz sessiz konuşurken duydum.
--Sessiz mi ?
Namjoon;
--Sessiz konuştuysa nasıl duydun ?
Jungkook;
--B..ben bilmiyorum kendimi ona odakladım ve ben duydum.
Jaejae;
--O dönüşüyor hemen o panzehiri bulmalıyız.
--En çok ısırık alan oydu bu yüzden ilk dönüştü o dönüştüyse diğerleri de dönüşmeye başlayacak demektir hemen gidip alalım bu dağ nerede ?
Jungkook;
--Saklı..saklı dağ dedi diye hatırlıyorum. Ama bu panzehirin bir etkisi varmış...bunu içtikten sonra ya kendin dışında herşey hafızadan silinecek ya da kendini unutuyormuşsun yani tamamen herşeyi.
Jimin;
--Bu çok tehlikeli...ben sizi unutmak istemiyorum.
Suga;
--Ya herşey değişirse ne olacak ?
-- Ne demek istiyorsun Suga ?
Suga;
--Kaderi en ufak şeyler bile değiştirebilir değil mi ?
--Evet.
Suga;
--Hafızamızı kaybedersek belki bir daha asla karşılaşmayız..... karşılaşsak bile belki birbirimize karşı asla aynı şeyleri hissedemeyiz...ben..ben bunu istemiyorum.
--Bende istemiyorum ama gerçek bir canavar olarak yaşamak çok acı tamam mı bunu da istemiyorum. Bu yüzden şimdi gidiyoruz ve panzehiri alıyoruz ne olursa olsun! Benle olmayın bu da umrumda olmaz ama inan canavar olarak kalmak istemiyorum.
Jungkook;
--Shawn..o çocuk 1 şişede 7 damla bulunduğunu söyledi. Ve bir kişi için bir damladan fazlası panzehir olmaktan çıkıp bir şehir haline gelebileceğini söyledi.
--Hmm..Jaejae ve arkadaşları sizin canavar olma ihtimaliniz yok bir ısırık almadınız bu yüzden evlerinize dönün bu yol tehlikeli ve inan sizi de tehlikeye atmayacağım.
Hepsi;
--*üzgün bir sesle* tamam.
Jaejae;
--Biz gidiyoruz bay bay!
Diğer herkes;
--Bay!
Hepimiz hazırlandık ve Saklı Dağ'a yolculuğa çıktık. Yarım saattin ardından dağın yarısına çıkmayı başardık şimdiden herkes mızmızlanmaya başladı.
Ece;
--Yoruldum!
Ceren;
--Bende!
Masal;
--Çoook!
Arya;
--YORULDUK!
--Lan susun bir! Hadi kımıldayın daha yarısına çıktık bir bu kadar daha var.
Suga;
--HAYIRRR!
Jimin;
--ÇOK YORULDUM!
Cemre;
--Ayaklarım! Belim! Ellerim! Heryerim!
Namjoon;
--Gel yardım edeyim beraber çıkalım *belinden tutar*
Cemre;
--Teşekkürler Joonie!
Namjoon da tabiki kıkırdadı.
Neşe;
--Ayaklarım iflas etmek üzere.
--ETSİN!  Yeter ki sus! Hobie!
Jhope;
--Efendim?
--Neşeye yardım etsene.
Jhope kafasını salladı ve yavaşça aşağı indi ve aşağıda olan Neşeye yardım etmeye başladı. Bizde harikayız değil mi yüksekliği Maşallah Yarabbi olan dağı sohbet ederek tırmanıyoruz.
Taehyung;
--Ayaklarım ne çektin be ? Ne çektin ?
--Taehyung!
Taehyung;
--Tamam sustum Noona.
--Bak bir de Noona diyor!
Jungkook;
--Tamam sakin ol.
--Bak ya! Sakinim ben! Sadece tepemden ateş fışkırıyor! HADİ DAHA ÇOK YOL VAR!
Oyalana oyalana 1 saatte mağaraya geldik. İçeri girdik. Kitsune gözlerimi ortaya çıkardım etrafı görmek için. 1 km daha yürüdükten sonra bir sandık gördük.
--Bu olabilir mi ? Tahmini olan?
Jin;
--Ben olsam buna koyardım.
--Hmm 30 tane kilit var zaten.
Namjoon;
--Aynen zekası yüksek olan bir insan olarak aynı fikirdeyim.
Suga;
--He he zeka seviyen 10. Tabi sana göre fazla.
Namjoon;
--Ya!!
--Susun! Şunu nasıl açacağız onu düşünün siz!
Jungkook;
--Sen vampir değil misin ? Biz erkekler olarak tutalım sende pençelerin ile aç.
--Uff iyi tutun şu sandığı ve farklı yönlere doğru çekin bende kırayım *pençelerini çıkarır*
Tüm erkekler farklı yönlerinden tutup çekmeye başladılar. Pençelerim ile tuttum. Gücü hissettiğim an açmak için çekmeye başladım. Gözlerimin renkleri değişmeye başladı ve turuncu oldu. Dişlerim güç dolayısıyla ortaya çıktı. Kükredim. Sandığın kilitlerinin titrediğini ve zorlandığını hissetmeye başladım. Zorladım... zorladım. Artık ellerime sandığın sivri kenarlı kilitleri girmeye başladı. Canım acıyordu. Ama devam ettim ve son güçlü bir kükreme ile sandık açıldı. İçinde 2 tane şişe vardı şişelerin içinde ise sarı sıvılar vardı. Elime 2 şişeyi de aldım ve sonra yeniden aşağı inmek için dağlara yöneldik. 1.5 saat sonra aşağı indik. Ve yarım saate bizim eve geldik. Eve adım attığımız an koltuklara yerleştik. Bir şişeyi elime aldım diğer şişeyi ise masaya koydum.
--Herkes için 1 damla *eline bir küçük kaşık alır ve 1 damla döker* umarım işe yarar. *ve içer*
İçtiğim an kafam bir değişik oldu etraf dönüyordu sanki kanım çekiliyordu iyi değildim bu gerçekti ama iyi hissetmiyordum. Ve etraf karardı ve bir anda kendimi yerde buldum.
Jungkook un ağzından
Asya yere düştü bunu gördüğüm an koşarak yanına gittim. Sonra aklıma geldi Shawn ın sözleri.
İlk içildiğinde gözlerin kararırmış sonra bayılmanı sağlarmış ve sonra ya hafızanın bir kısmını kaybedermişsin ya da tamamen unuturmuşsun herşeyi. Abim bir kısmını unuttu ama beni unutmadı bu yüzden halen onunlayım. Bir süre sonra kendine geldiğinde beni hatırlıyordu kendini hatırlıyordu ama annem babam ve arkadaşlarını hatırlamıyordu.
Umarım beni unutmaz beni unutursa...ona kendimi hatırlatacağım.
--Durun bu bir etki Shawn ilk içtiğinde içen kişinin bayıldığını bir süre sonra uyandığını söylemişti. Hadi içelim şunu biri gelmeden.
Ben bunu deyince Suga ağzına bir damla damlattı saniyeler sonra bayıldı. Herkes teker teker aynı şeyi yaptı. Tam içecektim ki bize herşeyi hatırlatması gereken birinin olması gerektiği aklıma geldi. Telefonumu aldım ve Jaebum u aradım.
--Alo Jaebum acil Asya nın evine gel.
--Ne niye ?
--Panzehri bulduk yan etkileri var bazılarımız herşeyi bazılarımız hayatının bir kısmını unutacak bize hatırlatmak için gelmelisiniz.
--Tamam geliyorum zaten sizin evin önündeki kafedeyiz.
Telefonu kapattım camdan baktığımda hepsi koşarak geliyordu. Kapıyı açtım ve onlar girer girmez son damlayı içtim. Başım dönüyordu ve yere yığıldım son hatırladığım Jaebum un bağırışıydı.
Jaebum un ağzından
Arkadaşlarım ile Asya'nın evine geldiğimizde Jungkook un yere yığıldığını ve diğerlerinin de bayıldığını gördüm bu yan etkiydi.
Hepsini koşarak dürtüklemeye başladık. Asya ve Arya yı dürtüyordum. 1 dakika sonunda uyandılar hepsi. Hepsi garip garip etrafa bakıyordu. Bakışlarında binbir soru olduğu belliydi. Herkes birbirine bakıyordu kimse kimseyi tanımıyordu sanki.
Asya ya elimi uzattım uzattığımda  elime baktı ve sonra da yüzüme baktı ve geri çekildi. Beni hatırlamıyordu ve inan bu bana büyük bir acı verdi. Gözlerime nefretle bakıyordu sebebini bilmiyordum ama beni tanımadığından dolayı olduğunu düşünüyorum. Arya ya baktığımda herkese korkuyla bakıyordu. Şaşkındı bakışlarında "Bunlar da kim? Bana zarar verebilirler mi?" soruları vardı. Erkekler de de aynı durum vardı bazıları bu da kim derken bazıları bunu birine benzetiyorum bakışları atıyorlardı.
Asya nın ağzından
Uyandım. Etrafımda tanımadığım 13 kişi vardı. Biri başımda bekliyordu diğerleri ise yerde yatıyordu etrafa garipçe bakıyorlardı. Bunlar kim tanımıyorum neden buradalar burası neresi ve neredeyiz hiçbir fikrim yok. Ama hepsi çekik gözlü Kore olsa gerek burası Güney Kore. Ama ben Koreli miyim ? Etrafımdaki kızlar çekik gözlü değildi ama diğerleri öyleydi. Neler oluyor diye düşünürken karşımda oturan çocuk bana elini uzattı. Çocuğa baktım ve bir de eline. Çocuğun merak dolu bakışları vardı. Belli ki düşünüyordu elini tutup tutmayacağımı. Elini ittim ve geri çekildim. Kim olduğumu bile hatırlamıyordum ve bir evde neden bu kadar çok kişi olduğunu bilmiyordum. Ev yıkılabilir tehlikesi var yani. Bir de neden herkes yerde onu anlamıyorum. Masanın üstünde 14 tane kaşık ve 2 tane boş şişe var. Konuşacaktım ama kendimde o gücü bulamıyordum çünkü daha ses tonumun nasıl olduğunu dahi bilmiyordum. Adeta yeni doğmuş bir bebek kadar saf hissediyordum kendimi tabi bu saf kelimesi kötü anlamdaydı. En sonunda biri konuştu. Bayılan erkeklerden biri;
--Aramızda benim adımın ne olduğunu bilen var mı ? Ya da nerede olduğumuzu bilen ?
--Şimdi konuşmasaydım kendi ses tonumu bile bilmiyor olacaktım.
Herkes başıyla bunu onayladı. Kendimi yalnız hissetmiyordum ama yinede azıcık yalnızlık vardı. Kendimi pek yalnız hissetmiyordum çünkü herkes benim gibi hissediyordu. Yalnızlığın sebebi ise bilinmezliğin acısıydı. Bilinmezliğin verdiği boşluk karanlık beni kendine çekmişti ve boş hissediyordum. Ben kendimi bile tanımıyordum çünkü. Ben kimim neredeyim bunlar kim neden bayıldım daha doğrusu ben neden hiçbir şeyi hatırlamıyorum.
Evet bölümde geldi. Umarım beğenirsiniz. Kendi ortaya çıkarttığım karakterden nefret ettim bu nasıl bir çelişki ya. Shawn Park dan nefret ettim 😂😁. 15 tatil is coming. Keşke 15 gün olmasaydı ama yinede tatil bu bile mutlu ediyor.

True self -BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin