Uzun bir bekleyişten sonra yeni bir bölümle karşınızdayım.. Umarım beni özlemişsinizdir.
Yazardan:
14:10:2017 Bir cumartesi gecesi şiddetli bir sancıyla kalktı yatağından İrem SOYKAN, binlerce lanet okuyarak uyandırdı eşini yatağından. İrem ve Cihan hiç istemiyordu bu bebeği ama aldırmak için geç kalmışlardı. Büyük bir sıkıntıyla bebeklerinin doğumunu bekliyorlardı ve o gün gelmişti işte, bu sancı o lanet ettikleri bebeğin geleceğinin habercisiydi.
Apar topar hastahaneye gitmek için yola çıktılar. Hava kapkaraydı sanki tüm gökyüzü isyan ediyordu bir şeylere. Korkunçtu cihan için her şey, gökyüzünün bu kasvetli havasında süzülen yağmur damlaları, karısının sancıyla feryat etmesi! Buna rağmen sanki her şey çok sessiz gibiydi, sanki: Sanki bir felaketin habercisiydi bu sessiz yağmur taneleri.
Sessizliğe karşı camı açtı Cihan eşinin çığlıklarından kendini almaya çalışıyordu ama o kadar çok bağırıyordu ki karısı bir türlü kendini toparlayamıyordu. Dudaklarına nazikçe bıraktığı sigaradan derin bir duman daha çekti sakinleşmek istercesine, ve yavaş yavaş bıraktı ciğerlerine ulaştırdığı dumanı. Karısıyla zaten iyi anlaşamazlardı aile zoruyla evlenmişlerdi. İkisi de birbirlerini suçladılar yıllarca. Onların evliliğinde aşk,güven,tutku,sevgi yoktu! Onların evliliğinde öfke,suçlama,ihanet ve yalan vardı ama mecburlardı her şeye rağmen bu evliliği sürdürmeye. Bebeklerini de bu yüzden aldırmak istemişlerdi, o bebek sarhoş bir gecede şevkle yapılmış bir bebekti bilinçsizdi iki tarafta. Pişman olacaklarını bilmeden bu birlikteliğin neleri değiştireceğini bilmeden olup bitmişti her şey, sanki yasak aşkın meyvesi gibiydi.
Nihayet hastaneye vardıklarında doktorlar çiftimizi sedyeyle bekliyorlardı. Sedyeye alınan İrem baygındı, doktorlar "doğum başlamak üzere hemen doğum haneye almalıyız" diye bağırışıyorlardı. herkes bir şeyler yapmak için oradan oraya koşturuyordu Cihan'ın bakışları hastahane koridorundaki bir noktaya takılmıştı. İçini ürpertmişti bu görüntü yıllarca yaşadığı hayatı ona boş geldi o an düşünemiyordu bile sadece öyle bakıyordu. Sarı saçlı üzerinde t-shirtü olmayan bir kadın kucağında yeni doğmuş kanlar içinde bir bebekle öyle sallanıyordu oturduğu yerde belli ki bebeğini emzirmek istiyordu hemşirenin birine yaklaşıp "o bayana niçin hiç kimse yardımcı olmuyor?" diye sordu. Fakat aldığı cevap onun yok olduğu sandığı kalbini paramparça etti ve gözünden akan yaşa engel olamadı. "Cihan bey o bebek yaşamıyor! Bir saat önce doğum yaptı hanımefendi ve maalesef ölü doğum yaptı. Duyduğunda acısını yok sayarak bebeğini kucağına aldı öpüp kokladı ve buraya geldi emzirmeye çalışıyor ninniler söylüyor. Yanına yaklaşmak istediğimizde gözlerinde öyle bir korku beliriyor ki-" Cihan daha fazla dayanamayıp kadının yanına yaklaştı kendisini fark eden kadının gözlerindeki korku o kadar derindi ki tarif edilemez. Çocuğunu elinden almak istemediği için dönüp gitti oradan, dayanamıyordu çünkü kanlı bir kumdağa sımsıkı sarılan kadını öyle görmeye.
Mevsimler ne kadar güzel değil mi? Her biri birbirinden farklı fakat bir o kadarda uyumlu tıpkı gece ve gündüz, güneş ve ay gibi. Sizce de sanki kavuşamayan iki aşık gibi değiller mi her biri? Yakalanmaya gönüllü yakalanması imkansız ve farklı uçlarda iki sevgili. Sonsuz sevgiye sahip ama kavuştuklarında her şey biteceği için sevgilerini gökyüzüne anlatıyorlar sanki. Burada da devreye yıldızlar giriyor bu aşıkların simgeleri yada haberleşme aracı gibiler, hayal edin! Binlerce yıldız ay gökyüzünü terk ederken kocaman kalp oluşturuyor gökyüzünü kaplayacak biz gökyüzü büyük olduğu için göremiyoruz ama güneş görebiliyor ne kadar tutkulu bir aşk. Tıpkı insanların adlandırdığı imkansız aşk gibi, yakın ama bir o kadarda uzak.!
Doğum hane kapısında öylece oturan Cihan sonunda kucağında bebekle gelen doktoru görünce ayağa kalkıyor. Kucağına almaya korktuğu o bebek onun canından bir parçaydı kabullenmek istemesede. Sessizce aldı bebeği kucağına gözlerine baktı uzunca ve dediki, senin sıcaklığın mis gibi olan bebek kokun bize huzur değil ölüm getirecek. Sen bizim sonumuz olacaksın bu yüzden hakettiğin yerde sıcak bir yuvada olmalısın.!
Bakıpta doyamadığımız hatta bazen bakmaya bile kıyamadığımız hazineler vardır, bebeklerde bunların örneği değilmidir.? Minicik bedenleri, tatlı gülüşleri, bebek kokuları. Herkes dua ederken bir bebeğim olsun diye bazıları verileni istemez.
Suçu günahı olmayan o masumların iki şeye ihtiyacı vardır anne ve baba. Fakat bazen insanlar büyük bir gaflete düşer ve onlara verilen bu hediyeyi geri atarlar.Insanlığın hazin sonu, hak etmeyen anne baba olmamalı bence..
Cihan bu minnak bebeğe acaba ne demek istedi?
Hayatlarının felaketi olduğuna inandıkları bebek onlara ne gibi mucizeler yaşatacak?
Bekleyip görelim o zaman.
Bölüm geciktiği için affedin, yazım hatam varsa çok özür dilerim telefondan yazdığım için gözümden kaçabiliyor.🙏Yeni ve uzun bir bölümde görüşmek üzere, öpüldünüz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~KAD£RİN TANGOSU~
Ficção AdolescenteGitme ne olur ben sensiz nasıl yaşarım. Gitmek zorundayım affet beni. Beni bırakamazsın sensiz ölürüm ben sen gidersen ben kalamamki. Hiş ağlama kıyamam ki ben sana, bak benim hikayem kötü başladı sonra sen geldin güzelleşti, şimdi güzel bitiyor. Bi...