Acıyor

538 20 6
                                    


"Acıyor, acıyor, acıyor..
Her yolu denedim bitmiyor.
Kalbimin ortasında bıraktın aşkını Acıyor."

Cafe'de yaşananlardan sonra basan ani yağmurla işi gücü biranda bitirip herkes Eylüllerde toplanmıştı.

Mehmet her ne kadar gitmek istese bile Eylül ve Ali Asaf onunla konuşmak için zorla eve götürdüler.

Şimdi ise Eylül, Ali Esma, Alp ve Mehmet masada sessizce oturup yemek yiyorlardı.

Kimsenin ağzını bıçak açmıyor, Mehmet ve Alp arasındaki gerilim hala devam ediyordu.

"Sevgilinde amma somurtkanmış." Mehmet sessizliği bozulduğunda Alp başını kaldırıp sinirle baktı. "Hastanede böyle değildi bu neşeli, sempatik yanındaki arkadaşlarıyla deli dolu birşeydi.. Ne ara bu hale geldin sen?" Mehmet'in bunları söyleyip hafif gülümseyişi Alp'in elindeki çatala baskı yapmasına neden oldu.

Esma Alp'in sakin olması için yavaşça elini tuttu. İkisinin gözleri birbirini bulunca Alp tamam dercesine gülümsedi.

"Sohbet başladığına göre biz masayı toplayalım yavaştan değil mi Eylül?"

"Tabii, tabii hadi Esma."

Eylül ve Esma erkekleri yalnız bırakmak için hemen mutfağa geçtiler.

"Eylül ya sende yangına körükle gidiyorsun hatta koşuyorsun resmen! Mehmet burda kalsın ne demek?! Sen katilmi edeceksin Alp'i?" Esma mutfağın dışına bakarak sessizce konuşuyordu.

"Eğer bıraksaydım başına bela açacaktı, bize daha çok zarar verecekti. Tamam yaptığı affedilmez ama en azından gözümüzün önündeyken pişman olur, niye yaptığını daha kolay öğreniriz!"

"Alp sinir oldukça sadece kendine ve çevrene zarar veriyorsun. Bu meseleyi konuşarak bitirmeniz gerek! Bak bende çok çektim Mehmet'ten zamanında ama şimdi eskisi gibi öfkeyle değil, aklımla hareket ediyorum sende öyle yapman gerek."

Alp hocasını dinleyerek başını kaldırdı.
Gözündeki duygular sadece sinir değildi Alp'in acı, çaresizliğin izleride gayet iyi okunuyordu. "Hocam, yapmayın." Alp Mehmet'e baktı. "Durumu biliyorsunuz."

"Anlaşılan ben değilim tek mesele baksana şu yüze belli saklıyor birşeyler. Ama ben anlamıştım ilk gördüğümde seni üzeceksin bu kızı sen, kesin." dedi Mehmet bir eliyle sakallarıyla oynarken.

"Belki üzeceğim doğru olabilir ama; Senin gibi hayvanlık yapmayacağım ya da Esma'nın saf, iyi kalbini kullanmayacağım!"
Alp işaret parmağını havaya kaldırarak konuşmaya başladı.

"Önce o eli bir indir. Kavga etmeden gerçeği öğren sonra da Esma'yı her niçin üzeceksen o kullanmadığın ya da kullanmaya çalıştığın aklını tekrar yokla. Çünkü o kız benim kardeşim gibi eğer onu üzersen o aklını yerinden söker eline veririm senin doktor!" Mehmet uyarıcı ses tonuyla konuşup göz kırptı.

"Neyini öğreneceğim hırsızsın işte!"

"Geçmişimi bilseydin Esma gibi dinlerdin ama senden adam olmaz işte."

"Bana bak!" Alp hızla ayağa kalktığında Ali Asaf kolundan tutup geriye oturttu.

"Yeter!" Hem Mehmet hem Alp'e sinirle bakmıştı.

"Esma bekle Ali halledecek biliyorsun."

"Halledemeyecek bunu ikimizde biliyoruz!"

Esma dayanamayıp salona döndü. Ellerini beline koyarak herkesin karşısına dikildi.

"O deli inatlarınızı durdurup ikinizde beni dinleyin! Sen kardeşim gibisin, sen sevgilimsin. Ne ikinizin arasında kalmak gibi bir düşüncem ne de affetmek ya da aranızı yapmak gibi bir niyetim hiç yok!"

EsAlp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin