Bekleyiş..

108 3 0
                                    

Yazardan..


Ameliyathanenin önünde saatlerdir Mehmet ve Eylül bekliyordu.

"Hayır anlamıyorum beni neden içeri almıyorlar! Oturdum kaldım burda. Ne bir bilgi almak için içeriye girebiliyorum ne de yardım edebiliyorum Esma'ya!"

"Çünkü içeri girdiğin anda durumunu öğrenir öğrenmez kimseyi dinlemeyip müdahale edeceğin için.. Hatta ortalığı bir birine katabileceğin için olabilir mi?"

"Sen kendinle karıştırdın herhalde?"

"Niye kendimle karıştırmışım pardon ?!"

"Ambulansta gelene kadar herkesi deliye çevirmişsin oğlum! Neden böyle ötüyor bu alet, şu neden durdu? Sen neden öylece duruyorsun.. Şoförü dövüyor muşsun sen nasıl şoför olacaksın böyle yavaş mı sürülür hasta taşınırken demişsin."

"Çok bilmişler konuşmuş yine. Aman ben orda arkadaşımın derdindeydim bir kere ne yapsaydım öküzün trene baktığı gibi Esma'ya mı baksaydım?"

"Öküz olduğunu kabul ettin yani sonunda ? Başımıza taş yağacak."

"Sen bırak laf sokmayı da Alp nerde yok ortalarda? Haber vermediniz mi?"

"Ben onu tamamen unuttum. Alp'in haberi yok ki.."

Eylül oturduğu yerde huzursuzlukla kıpırdadı, Mehmet'te bravo diyerek alkışlayıp karşısındaki duvarı izlemeye devam etti.

Aklına Esma ile okulda ilk tanıştığı an gelmişti.

Yıllar önce

"Çaldı sonunda şu zil bozuntusu! Ömrümü yedi bu dersler ömrümü. Son birkaç ay sonra artık gelsin özgür hayat ne üniversite ne okul kelimesi bitmiştir!" Kravatını hızla çekip çıkartırken ceketini eline aldı Mehmet. Basket sahasına doğru yürüdü. Elindekileri bir kenara atıp spor malzemelerinin olduğu odaya yürürken içerden gelen yavaşlayıp hafif aralık kapıdan sesi dinlemeye başladı.

Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar yüzünden
Sakın utanma..
Ağlamak senin kara dünyada hala sevdiğin ve hissettiğin tüm güzelliğin ve çirkinliğin ile varolduğundur..
Ağlamak..
Şu gelip geçici dünyada Herşey e rağmen varolmak demek.
Ağlamak yaşayan binlece duygu, insanca duygulu güzel birseydir.

"Ağlamak güzeldir diyor bak sezen ağla kalbim belki geçer." Esma derin bir nefes çekti içine..
"Müzik söylemeyi sevdiğim için katılmak istedim ama tabii ki hayır cevabını aldım! Tamam bunu duyunca gizlice yarışmaya başvurmuş olabilirim ama sadece güzel bir hatıra olsun diye! Sevdiğimden değil, hiç değil valla!"
Esma elindeki kediyi bir yandan eliyle başından sevip diğer yandan konuşurken, Mehmet arkadan bu durumu tebessüm ile izliyordu.

"Vay be bizim şaşkına bak sen.. Bunun içinde ne cevherler varmış da haberimiz olmamış.." diyerek pat diye odaya daldı Mehmet.

"Sen nerden çıktın!" Esma aniden bağırıp aniden ayağa kalkınca kediyi unuttuğu için kediden nasibini cırmık ile almıştı."

"Sakin sakin.. İyi misin?" Mehmet sakince Esma'nın yanına gidip eline baktı. "Çok birşey yapmamış hafif bir çizik ama sen genede doktora görün bence uyuz olmadan." Dedi göz kırpıp eline basket toplarından birini alıp Mehmet.

"Uyuz ben değilim sensin! Senin yüzünden oldu."

"Bu okul da herşey benim yüzümden zaten! Kediyi de ben verdim, ayağa da ben fırlayıp kediyi korkuttum. Kötü Çocuk, Serseri biriyim ya ben yüklenin bana! Stres topunuz muyum lan ben sizin? Yeter be!" Mehmet Esma'yı dinlemeden dışarıya çıktı. Elindeki topu sinirle sektirerek koşmaya başladı.

"Ya ben öyle demek istemedim ama.." Esma eşyalarını alıp sahaya gitti. Mehmet'i istemeden kırmış şimdi kendini affettirmek istemişti.

"Şimdide kafana yanlışlıkla top yeyip beni şikayet etmek için mi geliyorsun?!" Elindeki basket topunu potayı kıracak sinirle atınca Esma donup kaldı.

"Oha! Kırsaydın potayı rahat ederdin." Elindekileri eşyaları atıp sahaya bir adım attı Esma. "Hem neden bu kadar önyargılısın bana karşı?"

"Sence? Üstüme atılan suçu bile bile hepiniz göm yumdunuz. Sustunuz o maçta hatırladın mı?"

"Ben gayet dobra bir insanım bir kere! Sahaya gelirken babam engel oldu."

Mehmet topu yere atıp Esma'nın dibinde bitti "Dobra biriysen neden susturmalarına müsade ediyorsun? Konuş korkma! Bu senin hayat mücadelen başkasının değil ki!"

"Saygım var."

"Kusura bakma da senin ki ezikliğe terfi etti."

"Sende saygısızlığı aşmış durumdasın."

"Al işte! Sonra neden önyargılıyım? Aha bu yüzden! Ya biriniz bir kere bu çocuk neden serseri oldu? Derdi ne diye gelip sordunuz mu? Söyle bana düşündün mü hiç?"

Esma başını salladı sadece ama Mehmet kahkaha attı.

"Çok kötü bir yalancısın ama inanılmaz bir safsın."

"Seninle konuşanda kabahat!" Esma arkasını dönüp iki adım atınca duydukları ile dondu.

"Bahar ile ortak arkadaşın.. Neydi adı Melis mi ne? O şikayet etti seni babana. İnanmazsan kulaklarımla duydum ama ona da inanmazsın ki sen."

Esma kendini tutamayıp Mehmet'ten daha önce aldı topu biraz uzaklaşıp sinirle ona baktı.
"İnanmayacağını bildiğimiz için sorun yok ver şu topu hadi!"
Esma sahte bir gülümseme ile basını sallayıp "Al sana top!" Dedi ve tam sırtına fırlattı.

"Ah..! Sen görürsün sen gel buraya!" Esma Mehmet'in ona doğru roket hızıyla koşusunu gördüğü anda gülerek kaçmaya başladı.
"Kırk kaplan gücündesin ama beni hafife almakla hata yaptın ufaklık!"

Günümüz.

Mehmet'in kulaklarındaki sesler çoğalırken gözünden istemsizce yaşlar akmaya başlamıştı bile.

"Hocam?" Alp herkes ortadan biranda yok olunca aşağıya inip kontrol etmek istemişti.

"Alp.." Eylül şaşkınca Alp'e bakarken Mehmet gizlice gözünden akan yaşları sildi.

"Birşey mi oldu? Hastanede kimse kalmamış.. Kimi sorsam ameliyatta acil bir hasta mı geldi ?"

"Esma geldi." Dedi Mehmet sadece Alp'in tüm dikkatini üzerine çekerken.

"Nerede şimdi?" Alp sevinçle sorarken Mehmet ve Eylül'ün kaçamak bakışlarını görünce karşısındaki ameliyathaneye koştu.
Ama Mehmet ve Eylül izin vermeyip son anda yakaladılar.

(Emre Aydın - Herşey Biraz Hâlâ Sen şarkısını acınız)

"Alp!" Eylül son anda Mehmet ile birlikte Alp'i geriye doğru çekip koridordaki demir banka oturttular. "Giremezsin içeriye."

"Ne demek giremem ya! Doktorum ben girebilirim, girmek zorundayım!" Alp tekrar ayağa kalkmaya çalışınca Mehmet tek omuzuna baskı yapıp onu ayağa kalkmadan durdurdu.

"Doktorsunuz doğru ama bu kapıdan içeri Esma'nın yakını olan kimseyi almıyorlar şu an. Ki; Eylül az kalsın hemşire ile kavga ediyordu girebilmek için zor ayırdılar. Bu yüzden sabırlı ol ve bekle." Dedi Mehmet Alp'in yanına oturup başını ellerinin arasına alarak.

"Marmaristeydi son sesini duyduğum da.. Saatler geçti nasıl bir anda şimdi burada hem de ameliyathaneye sokmayı başardı bu kız kendini?" Alp Eylül ve Mehmet'e korkuyla baktı. "Aradığım için eğer benim yüzümdense o kapıyı kırıp içeri girer hatta gerekirse buradan atılırım ama Esma'yı tek başına bırakmam orada."

"Bende.." Mehmet'in sesiyle Eylül ve Alp garip garip bakınca "Marmariste bırakmamam gerekirdi.." yavaşça yutkunup konuşmaya devam etti Mehmet "Eve birşeyler almaya gittim bu da yalnızdı.. Açtı, sokağa çıksa düşüp kalma riski vardı ama yukarıya çıktı işte bende uyuyor diye gittim işte.. keşke yine alsaydım zorla yanıma.. " Gözünden akan tek damla yaşı silip ayağa kalktı pişmanlıkla.. "Son anda eve gelmesem kim bilir ne zaman bulacaktık.." Mehmet'in gözünün önüne arabanın düşüş anı geldi.. "Patladı araba Esma çarpmamak için dümeni kırdı ama kamyon görmedi bile.." Korkuyla yüzünü yerden kaldırıp baktığında, Alp duyduklarını kafasında yavaşça birleştirince Mehmet'in üzerine doğru yürüdü. "Alp Dur!" Eylül koşsa bile çoktan vurmuştu Mehmet'e Alp. "Senin kıza çektirmediğin acı kalmadı! Hâlâ buradasın. Ama bu sefer bende de suç var ama niye arıyorum ki o'nu! Düşünmüyorum bu kadar kötü olduğunu.. Aptalım çünkü hatırlamadım diye morali bozuk, yanımdan kovduğum için canı yandı diye düşündüm ama ölüme çağırmışım bugün!" Alp Mehmet'i itip küçücük koridorda duran sehba ve vazoyu yere fırlattı. "Benim yüzümden.." diyerek cam kırıklarının üzerine çöküp ağlamaya başladı.

Ve hala sen

Herşey biraz hala sen

Ve dönmeyecek bu gemi

Yoruldum beklemekten..

EsAlp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin